"Bıktım"

Lakin ben bıktım... Tüm hevesler kursakta. Ben bıktım eşitin adil sayılmasından. İyi şeyler yapmanın enayilikle eş tutulmasından. Susanın pısırık, saygı duyanın ezik anılmasından. Birilerinin üstüne basa basa yükselenlerden, Düşeni tekmelemenin fırsatını kollayanlardan bıktım. Bir şeye sahip olmayanın düşüklüğünden değil, olanın rezilliğinden bıktım.

Sevgiden anlamayan, sevilmekten nasipsiz ruhların sığlığından, nankörlerin vefasızlığından, narsistlerin bencilliğinden yıldım. İnsandan bıktım. İnsanı insan yapan ne varsa zerresine muhtaç kalmaktan bıktım.

Kalp ağrısından, yürek sızısından, kabuslara uyumaktan, harap bitap uyanmaktan, elimden bir şey gelmeyince kendimi suçlamaktan, Hiçbir yere boşaltamadığım öfkemin namlusunu her seferinde kendime doğrultmaktan, hep kendime çarpmaktan bıktım.

Sevdiklerime her bakışımda, acaba bu son bakışım mı diye düşünmekten, sürekli diken üstünde oturmaktan bıktım. Yaşamayı bu kadar severken yaşayacak dermanı bulamamaktan bıktım. Şans eseri bir şeye sevinecek olsam, başka şeyler için üzülenler var diye utanmaktan bıktım.

Bitiş çizgisine ulaşayım derken her dönemeçte bir çelme yemekten, Yediğim çelme de hep canım dediğimden...

Canımdan bıktım... Bıkmaktan bile bıktım.

"Ben sevgiden, sevinçten söz açmak istemez miyim, delice, çılgınca, içim taşa taşa, bir sevinçten söz açmak istemez miyim? Ben sevinçli adamım. Bu dünya böyle olmasa, böyle kara, karanlık olmasa, ben sevinçten taşar coşardım. Yaradılışım karanlıktan çok aydınlığa, acıdan çok sevince... Ne çare, ne çare ki sevinmek gelmiyor elimden... " Yaşar Kemal