Bir dilim sıcak pizza için...
Vicdanın başlama noktası empatidir.
Beklenen kar geçen hafta da yağmadı. Bir kaç gündür aralıklarla devam eden yağmur, soğuk rüzgarlarla birlikte içimizi titretti. "Sibirya soğukları" yine gelmedi. Ve meteoroloji İstanbul için bir kez daha yanıldı.
Arabayı stop ettim. Sitemizin otoparkından hızlı adımlarla oturduğum binaya yürümeye başladım. Karla karışık yağmur yağıyordu. Rüzgar kuvvetliydi, şemsiyeyi açmak mümkün değildi..Yürürken bir kaç damla su ensemden içeri girdi ve sırtıma sülük gibi yapıştı. Bence en kötü soğuk ıslak olan soğuktur. Saat 19.00 olmasına rağmen, caddede trafik hala kilitliydi. Arabaların farlarının önünden bulgur gibi yere akan kar miydi, karla karışık yağmur damlaları mıydı? Yüz metrelik yolum bitmek bilmedi.
Apartmanın giriş kapısında elinde paket olan bir kurye gördüm. Anlaşılan sipariş verenler zile basmasına rağmen, henüz "kim o" dememişti. Kapıyı açtım. Birlikte asansörün başına geldik. İki asansörden biri o saatte çöp toplandığından 6. katta bekliyordu. Diğer asansör ise, 8.katta meşguldü.
Başımızla selamlaştık. Çok bilinen pizza şirketlerinden birinin kuryesiydi. Yemek kutusunu tutan sol elinde eldiven vardı. Soğukan moraran çıplak elinde pos cihazı ve fişler vardı. Parmakları titriyordu. Kaskından aşağı süzülen sular naylon montunun eteklerinden zemine akıyordu. Pantolonu da naylondu, paçaları lastik çizmelerinin içindeydi. Her iki asansör hala yerinde duruyordu. Kaskının yüzü açıktı, açık tenli ve gözleri maviydi. Yaşı en fazla 25 olmalıydı. Kısa zamanda iki kez telefonuna baktı, telaşlıydı, anlaşılan acelesi vardı. Konuşma ihtiyacı hissettim:
"Kaçıncı kata çıkacaksın kardeşim"
Cevap verdi ama anlayamadım. Dikkatlice yüzüne baktım. Çenesi de titriyordu
"6. kata çıkacağım ama asansör bozuk galiba" dedi.
"Bozuk değil, birinde görevli çöpleri topluyor, diğerinde pazar poşetlerini indiriyorlardır, gelir şimdi" dedim.
Bir süre sessizce bekledik. Genç kuryenin titreyen bedeni ve gelmeyen asansör insicamımı bozmuştu. Kendi kendime şimdi bu çocuk, önce kan şekeri düşen "aç" müşterisinin azarını işitecek, sonra "niye siparişten geç döndün" diyen müdüründen veya patronundan fırça yiyecek diye düşündüm. Kurye çocuğun naylon montunun üzerindeki yazı ve logo çok albeniliydi, ama niye naylondu. Böyle motosiklet kıyafeti mi olur dedim kendi kendime.
Asansör kapısı önünde bekleyişimiz 3-4 dakika kadar sürdü. Ama bu bir kaç dakika, ikimize de uzun geldi. Duramadım:
"Bir kar bir yağmur yağıyor hava çok soğudu trafik de kilitlendi zor oluyor değil mi" dedim.
Cevap vermedi, Belli ki aklı "aç" müşterisine vereceği cevabı düşünüyordu. "Asansör gelmedi" deyince müdür ya da patron inanacak mıydı?
Çalıştığı ünlü pizza markası, televizyon reklamlarında ne diyordu.
"Soğumadan kapında" ,.
"Aklındaysa yanında"
"Sıcak sıcak, daha sıcak"
"Dakikalar içinde kapında"
Reklamlar böyle diyorsa, kurye çocuk "aç" müşteriye nasıl cevap vermeliydi?
Bir iki dakika içinde asansör'ün kapısında bekleyenlerin sayısı 6'ya çıktı. Asansör üç kişilikti Sıcak yuvasına bir an önce girmek isteyen apartman sakinleri kedi mırıltısına benzer sesler çıkararak, soğuktan ve yağıştan şikayet ediyordu.
Nihayet, üst kattaki asansör aşağı doğru hareket etti. Diğeri, çöp toplamaya devam ediyor. Ben en öndeyim yanımda kurye çocuk var. Şimdi asansör sırası bekleyen bizim apartman sakinleri "biz kat malikiyiz sıra beklemeyiz" diye kurye çocuğu en sona bırakmaya kalkarlar diye gerildim.
Asansör geldi, kapısını açtım. Öne atılmaya çalışan memur emeklisi apartman sakinini elimle nazikçe durdurdum.
"Çocuk çoktandır bekliyor, ona müsade edelim " dedim
Homurtuları duymazdan geldim. Hareket ettik.
Kurye çocuk titreyen dudaklarının arasından "teşekküre" benzer bir şeyler söyledi. Anlamadığımı farkedince başıyla gülümseyerek selam verdi. Ve indi. İçim burkuldu.
Evde çayımı içerken internetten haberleri okuyorum.
Algıda seçicilik mi, Takdir-i İlahi mi? Başlık şöyle
"Adana'da beş dakika geciken kuryeye saldırı"
İsminin içinde "sepet" olan bir şirkette kuryelik yapan Ahmet Ertaş, Mahal Karma Kitchen adlı restoranın sahiplerinin saldırısına uğradı. Ertaş, "Restoranın önüne geldiğimde işyeri ortaklarından Halil ve Mehmet isimli kişiler, 5 dakika geç kaldığım için, bana hakaretler ederek saldırdı. Saldırganlardan biri silah çekerek, öldürmekle tehdit etti. Çok korktum" dedi.
Sonra başka bir haber gözüme ilişti.
"İstanbul Sarıyer'de bir otomobil ile çarpışan kurye Kadir Erçok hayatını kaybetti"
Kaza Poligon Mahallesi Çeşminaz Sokak'ta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, G.K yönetimindeki otomobil karşı yönden gelen motokuryeyle çarpıştı.Kazada motosiklet sürücüsü Kadir Erçok hayatını kaybetti."
Haberde Kadir Erçok'un yaşı yoktu. Fotoğrafına bakılırsa Kadir 27-28 yaşlarındaymış.
Dedim ya, algıda seçicilik ya da İlahi bir tesadüf:
"2024 yılında, en az 6'sı çocuk, 63 kurye çalışırken hayatını kaybetti"
Google aramaya "motokuryelerle ilgili düzenleme geliyor² yazdım. Bu başlık, 28 Kasım 2024'te, 7 Ekim 2024'te,16 Eylül 2024'te, 17 Ocak 2024'te gazetelerin manşetlerinde çıkmış.
Tirajikomik bir durum ama, bu başlıklar 2023 yılında da ortalama 3 ayda bir manşet olmuş.
Ortalıkta somut ne bir düzenleme, ne de bir kanun teklifi var.
Başta söyledim. Vicdanın başladığı nokta empatidir.