Bir Encümen-i Daniş; Necmettin Karaduman! İmamoğlu’nun bitmeyen vefa duygusunun sırrı

YÖK 1981 yılında ülkenin üniversitelerini kontrol altında tutmak, istenmeyen “siyasi cereyanları” barındırmamak amacıyla 12 Eylül faşist cuntası tarafından kuruldu. Üniversitelerdeki özerklik ve özyönetim kaldırıldı. İlk işi üniversitelerde başörtüsü yasağı getirmek oldu. Ve tabii İmam Hatip okulu mezunlarına katsayı şartı konularak onların ancak fark dersleri vermeleri koşuluyla üniversitelere girebilmelerine imkân tanındı.2004 yılına kadar YÖK’ün yönetiminde Genel Kurmay Başkanlığı’nın bir temsilcisi de bulunmaktaydı.

Öylesine güçlü bir kurumdu ki üniversitelerin üzerinde, neredeyse taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmıyordu.

Bu kesintisiz ve mutlak iktidar, beraberinde güç zehirlenmesini, kokuşmuşluğu ve çürümüşlüğü getirdi.

Üniversitelere sınavla girişlerde başaramayan avantajlı kesimlerin ve siyasetin en üst kademelerindeki isimlerle yakın ilişkiler kuranların çocukları, YÖK’teki çeteleşmelerin göz yumduğu üniversitelerdeki çeşitli kayırmalar, hukuksuzluklar sayesinde kendilerine bedavadan, kolay yoldan ikbal edindiler. Dirsek çürüterek, gecesini gündüzüne katarak çalışan ve yüksek puanlar tutturan çocukların haklarını çatır çatır yediler. Biri ikisi değil, tahminimiz yüzlercesi hukuk dışı yollarla üniversitelere kapağı attılar.

Yan yollar neydi?

En bilineni Kıbrıs’ta pıtırak gibi ortaya çıkan iki yıllık, 4 yıllık üniversitemsi okullar. Parayı bastıranın kabul edildiği, eğitim kalitesi çok düşük, bu yüzden YÖK tarafından bile tanınmayan bu okullardan şimdi anlıyoruz ki pek çok yasa dışı yatay geçiş olmuş.

1981-2000 ARASINDA YÖK VE KARANLIK İLİŞKİLER

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 1990 yılında YÖK’ün tanımadığı Girne Amerikan Üniversitesi’nden İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İngilizce İşletme bölümüne yasa dışı yatay geçiş yapmasını konuşuyoruz haftalardır.

Ve bu tartışmanın başlamasından ve sonuçta dün gelinen noktada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne diplomanın iptali talebinin iletmesine kadar geçen süreçte adı zikredilen bir isim daha vardı sosyal medyada.

Necmettin Karaduman.

Bu yatay geçişte onun rolü var mıydı?

KİMDİ NECMETTİN KARADUMAN?

Necmettin Karaduman 1983 yılında iktidara gelen Anavatan Partisi’nin (ANAP) en güçlü isimlerinden biriydi.

6 Kasım 1983 seçiminde Trabzon’dan ANAP Milletvekili seçildi.

Türkiye’nin en uzun süreli Meclis Başkanlığı’nı yapmış kişi olarak tarihe geçti; 4 Aralık 1983 ve 12 Eylül 1985 tarihlerinde iki kez. 29 Kasım 1987 tarihine kadar bu görevde kaldı. 22 Haziran 2017 günü, 90 yaşında iken İstanbul'da vefat etti.

Necmettin Karaduman’ın tek özelliği bu değildi.

Yıllarca Encümen-i Dâniş adlı yarı karanlık, darbecilikle suçlanan, içinde ülkedeki en etkili ve güçlü askerlerin, diplomatların, iş adamlarının, akademisyenlerin olduğu bir yapının Başkanıydı.

ENCÜMEN-İ DÂNİŞ; DARBELERDEN ÖNCEKİ SON DURAK

Bu “yapılanma” yı zamanın güçlü isimlerinden Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç bu gruba sempati beslemekle beraber üye olmadığını kaydederek şöyle tarif etmişti:

“Burası ne bir dernek ne de bir vakıftır. Doğrudan doğruya bir düşünce kuruluşudur. Her bir mensubu yıllarca devletin en üst kademesinde görev yapmıştır. Her türlü bilgiye sahip. Bu bilgileri bugünkü ortamda kullanmak suretiyle gerek dünya gerekse Türkiye’nin meseleleri görüşülür. Uygun bulunduğu takdirde hepimizin imzalarını içerecek tarzda ilgili yerlere gönderilir” 

Bir nevi masonik karanlık yapılanma olan Encümen-i Dâniş’in Başkanı Necmettin Karaduman ise grubun derin devletle ilintilendirilmesi üzerine şunları söylemişti:

“Derin devlete yüklemek istediğimiz mana nedir? Derin devlet bütün dünya devletlerinde vardır. Bugün de vardır, yarın da olacaktır. Bizi ve devletimizi korumaya yöneliktir. Tehlikelere karşı alınan tedbirlerin toplamıdır.”

Aslında Encümen-i Dâniş, Osmanlı döneminde Fransız Akademisi’nden etkilenerek başlatılmış ve ömrü 11 yıl sürmüş olan (1851-1862) bir kurumun adıydı.

“TAVSİYELERİMİZE KULAK ASILMADIĞINA ŞAHİT OLMADIK”

Karaduman bu arada 15 günde bir Moda Deniz Kulübü’nde toplandıklarını, güncel konuları görüştüklerini, BAZEN cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve meclis başkanlığına rapor gönderdiklerini anlatmış “Ancak bu çok nadir olur. Çok önemli olayların cereyan etmesi şartına bağlıdır” demişti. Karaduman, grubun tavsiyelerine bugüne kadar kulak asılmadığına şahit olmadığını, tersine, cumhurbaşkanlığından katkıları nedeniyle teşekkür mektubu aldıklarını belirtmişti.

Encümen-i Dâniş’in o zamanki üyelerinden bazılarını sıralayalım:

Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, eski Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ, Emekli Kara Kuvvetleri Komutanı Necdet Öztorun, Hatay Milletvekili Murat Sökmenoğlu, Emekli Tümgeneral İsmail Hakkı Akgün, Eski Vekil Şener Akyol, eski İçişleri Bakanı Hıfzı Oğuz Bekata, Emekli Büyükelçi Oğuz Gökmen, Eski İstanbul Belediye Başkanı Faruk Ilgaz, emekli Tümamiral Sezai Orkunt, Eski İçişleri Bakanı Mukadder Öztekin, Eski İçişleri Bakanı İlyas Seçkin

Ve pek çok her biri tanınmış, üst düzey isimler…

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ’NİN HÂKİMİ İSE O REKTÖRDÜ

Yukarıda da anlattığım üzere YÖK’ün üniversiteler üzerinde esip gürlediği yıllardı.

İstanbul Üniversitesi Rektörü o esnada Cem’i Demiroğlu idi.

1980, 1982, 1987 ve 1992 yıllarında 4 dönem kesintisiz İstanbul Üniversitesi Rektörü seçildi. Cuntacılar tarafından çok “sevilen” bir isimdi.1991 yılında aynı zamanda dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından YÖK üyeliğine atandı. 

Uzun süre sansasyonel ve skandallarla gündeme gelen Demiroğlu 1993 yılında mahkeme tarafından USULSÜZLÜK nedeniyle görevden alınmıştı.

Mason localarının önemli bir siması olduğu bilinirdi ve son derece güçlü bir figürdü. Kendisiyle ilgili Asil Nadir’in “yatay geçiş” ini de konu eden bir yazı (*) yayınlamıştım, hatırlayanlar vardır.

İstanbul Üniversitesi Rektörü Cem’i Demiroğlu ile Necmettin Karaduman’ın “dostlukları” ise bir sır değildi. İki güçlü isim pek çok konuda işbirliği yapıyor, karşılarına çıkan her problemi bu işbirliği sayesinde çözebiliyordu.

İMAMOĞLU’NUN YATAY GEÇİŞİNDE KARADUMAN ETKİSİ Mİ VAR?

Tüm bunları neden anlattım.

Tüm yukarıda aktardığım bilgiler nedeniyle İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yatay geçişinde Necmettin Karaduman faktörüne işaret eden yazılar çıkıyor, iddialar ortaya atılıyor sosyal medya ve ana akım medyada.

Muhtelif sebepleri olabilir.

1-Tabii ilk evvel hem Karaduman hem de İmamoğlu’nun Trabzonlu olması akla geliyor.

2-Ama sonra ikinci bir ortak payda daha beliriyor; Karaduman ANAP Milletvekili, İmamoğlu’nun babası da ANAP Trabzon yöneticisi.

BÖYLESİNE MİNNETTARLIK MESELE İMAMOĞLU OLUNCA GÖZE BATIYOR

Ancak bir Google taramasıyla karşıma çıkanlar karşısında çok şaşırdığımı ifade etmeliyim. Sanki her şey yukarıda sıraladığım iki maddelik ihtimaller zincirinin çok çok ötesinde.

Ekrem İmamoğlu ve Hasan İmamoğlu ile Necmettin Karaduman ve ailesi arasındaki ilişki öyle böyle izah edilecek gibi değil.

Çok derinlerde bir GÖNÜL BAĞI var.

Öyle bir gönül bağı ki bu içinde bitmeyen bir vefa duygusunu, minnettarlığı barındırıyor sanki.

Misal Necmettin Karaduman bir aile dostu olmakla kalmıyor aynı zamanda Ekrem bey ile Dilek hanımın nikâh şahidi.

İmamoğlu ailesi her fırsatta Necmettin Karaduman’a kadirşinaslıkla davranmış. Hastalandığında hiç ihmal etmemişler. Eşi Dilek İmamoğlu, Babası Hasan İmamoğlu ile sık sık ziyaret ettikleri Necmettin Karaduman’la fotoğrafları mevcut.

Bir Encümen-i Daniş; Necmettin Karaduman!  İmamoğlu’nun bitmeyen vefa duygusunun sırrı - Resim : 1

Bir Encümen-i Daniş; Necmettin Karaduman!  İmamoğlu’nun bitmeyen vefa duygusunun sırrı - Resim : 2

Necmettin Karaduman 2017 yılında vefat ettiğinde cenaze töreninde, ailesinin yanında hep İmamoğlu’nu görüyoruz yine.

Bitmemiş, Ekrem İmamoğlu İBB Başkanı olunca Necmettin Karaduman adına Caddebostan Kültür Merkezi’nde anma törenleri, paneller düzenlemiş. Hatta bu panellere konuşmacı olarak katılarak Necmettin Karaduman’ı anlatmış.

Bir Encümen-i Daniş; Necmettin Karaduman!  İmamoğlu’nun bitmeyen vefa duygusunun sırrı - Resim : 3

Bir Encümen-i Daniş; Necmettin Karaduman!  İmamoğlu’nun bitmeyen vefa duygusunun sırrı - Resim : 4

Bir Encümen-i Daniş; Necmettin Karaduman!  İmamoğlu’nun bitmeyen vefa duygusunun sırrı - Resim : 5

Bir Encümen-i Daniş; Necmettin Karaduman!  İmamoğlu’nun bitmeyen vefa duygusunun sırrı - Resim : 6

Bir Encümen-i Daniş; Necmettin Karaduman!  İmamoğlu’nun bitmeyen vefa duygusunun sırrı - Resim : 7

Ama bununla da kalmamış Ekrem bey.

Necmettin Karaduman adına Trabzon Tonya’da bir de okul yaptırmış.

Bir Encümen-i Daniş; Necmettin Karaduman!  İmamoğlu’nun bitmeyen vefa duygusunun sırrı - Resim : 8

Ben bu muhabbet ve vefa duygusu karşısında saygıyla eğiliyorum.

Kim olsa aynını yapardı diyemeyeceğim.

Nicelerini biliyorum, parası var, pulu var, gücü var ama onlara iyilik edenlerin adını bile ağzına almıyor.

Ekrem İmamoğlu ve Hasan İmamoğlu öyle değil.

Kadir kıymet biliyorlar.

Hakkı ödenmez rahmetlinin.

Mekânı cennet olsun. 

(*) Yataydan diplomanın alameti farikası ve Ekrem İmamoğlu ile Asil Nadir’in üç ortak noktası

https://www.tv100.com/yataydan-diplomanin-alameti-farikasi-ve-ekrem-imamoglu-ile-asil-nadirin-uc-ortak-noktasi-makale-785114