Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Su Kaynakları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, "Her şeyi doğaya bırakmamız lazım. Bu bölgeyi korumamız gerekiyor. Doğal drenaj hatlarını açıp, içeriye canlı hareketinin normal sirkülasyonda sürdürülebilmesi gerekiyor" dedi.
YOK OLMA TEHLİKESİ ALTINDA
Bodrum yarımadasının tatil beldesi, Gölköy Mahallesi'nde 354 dekarlık sulak alan yok olma tehlikesi altında. Yerli halk tarafından Akdeniz Gölü olarak anılan ve 1'inci derece sit alanı olan göl içerisinde 60'tan fazla kuş ve balık türleri yer alıyor. Bunun yanı sıra göl çevresinde doğal hurma ağaçları bulunuyor.
KİRLİ ATIKLAR GÖZE ÇARPTI
Denizle birleşen 2 dereye sahip gölün, kirlilik ve moloz atıkları nedeniyle drenaj hatları tıkandı. Tıkanma sonucu balık türleri göle erişim sağlayamadı. Drenaj hatlarının bulunduğu noktalarda kirli atıklar göze çarparken, göl çevresinde su kirliliğinin olduğu görüldü.
SİVRİSİNEK SAYISI ARTTI
Öte yandan, azalan yağışlarla birlikte kuruma tehlikesi geçiren göl içerisinde bataklık ve sivrisinek oluşumunda da artış oldu. Suyun azalmasından dolayı biyolojik dengenin değiştiğini söyleyen Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Su Kaynakları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, "Neredeyse nisan ayına geldik, bu bölgede büyük oranda yağış eksikliği söz konusu.
CİDDİ BİR SU EKSİKLİĞİ VAR
Buna bağlı olarak karasal su kaynaklarımızda da azalma meydana gelmiş durumda. Yer altı sularımız azaldığı zaman burayı besleyen sularımız azalmış oluyor. Diğer taraftan yağış sularının eksik olmasından kaynaklı olarak Akdeniz Gölü içerisinde ciddi anlamda su eksikliği var. Bu bölge göçmen kuşların göç güzergahı üzerinde bu göçmen kuş popülasyonunu da doğrudan etkiliyor.
CİDDİ TIKANIKLIKLAR VAR
Aşağıda eskiden kalma balık çiftlikleri var. O bölgelerde bir miktar su bulunmakla beraber kapsama alanı içerisindeki su miktarı oldukça çekilmiş durumda. Denizle bağlantılı olan kanallar üzerinde de ciddi tıkanıklıklar söz konusu.
EKOLOJİK DENGE DEĞİŞİYOR
Bu tıkanıklıktan kaynaklı olarak denizden içeriye üreme veya taze oksijen için balıklar içeri giriş sağlayamıyor. Dolaysıyla buradaki ekolojik dengeyi de değiştiriyor. Su azaldıkça yer yer göllenmeler oluşuyor" dedi.
HER ŞEY DOĞAYA BIRAKILMALI
Göllerdeki oksijen miktarı azalınca anaerobik bir biyolojik faaliyetin söz konusu olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Özçelik, "Bu bölgelerde bataklık, sivrisinek ve kötü koku yayılması başlıyor. Buradaki su miktarının artmasıyla canlı hayatı, biyolojik çeşitlilik artmış olacak. Her şeyi doğaya bırakmamız lazım.
YAPILAŞMAYA İZİN VERİLMEMELİ
Bu bölgeyi korumamız gerekiyor. Doğal drenaj hatlarını açıp, içeriye canlı hareketinin normal sirkülasyonda sürdürülebilmesi gerekiyor. Üst havzalarda kesinlikle yapılaşmaya izin vermememiz lazım" dedi.