Bir savaşı ihtiraslarla yönetmeye kalkmak!
- Rusya’nın Karadeniz’deki savaşını, yapacağı olası Odessa çıkartmasını, harekata katılacak birliklerini ve savaş gemilerini koruyan muhafız/amiral gemisi Moskova Kruvazörünün vurulması,
- Savaşı yöneten 10 civarında Rus generalinin etkisiz hale getirilmesi,
- Geçmişte Avrupa’ya yıllık 55 milyar m3 gaz taşıyan Kuzey Akım-1’le birlikte Kuzey Akım-2 doğalgaz boru hatlarının sabotaja uğrayarak kullanım dışı kalması.
- Rus Birliklerinin özellikle Harkov cephesinde inisiyatif kaybetmesi, buna karşılık Ukrayna ordusunun bölgesel taarruz inisiyatifi kazanması, Ruslardan asker ve toprak kapması,
- Rusya’nın Batı’nın Ukrayna ordusuna verdiği vuruş yüzdesi, menzili, kullanma becerisi yüksek ateş destek vasıtalarına mütekabil karşılık verememesi, dengeyi istediği şekilde kuramaması,
- Rusya’nın Herson ve Zaporajya cepheleri başta savaşını ve Kırım yarımadasını besleyen Kerç köprüsünün vurulması.
Bu 7 etki Ukrayna savaşını çok maniple etti, kırılgan, öfke, intikam duyguları, çaresizlik ve dengesizlik üretti, gerilimi çok yükseltti, savaşı yönetmeye ve yönlendirmeye kalktı ve buna hala devam ediyor.
Özellikle Kırım’daki Kerç Köprüsünün vurulması, tekrarlanır, ulaşım tamamen kapanır, cepheye paralel giden diğer ikmal yolları da baskı/ateş altında kalırsa, o zaman bu cephelerdeki konvansiyonel savaşın akıbeti ne olur?
Sonuçta Herson ve Zaporajya cephelerinin silah, asker, araç, mühimmat, teçhizat, yakıt, gıda, ilaç ve ekipmanı bu ana can damarından gidiyor. Yaralılar, naaşlar, hasarlanan araçlar vs buradan Rusya’ya geri dönüyor.
Bunun üstüne Ukrayna Ordusunun Ozi/Dinyeper nehrinin karşı kıyısında kalan Gazi Kerman-(Ukr’ca) Berislav’a kadar ilerlediği, eğer karşı kıyıya geçmeyi başarır ve/veya karşı kıyıdaki İslam Kerman-(Ukr’ca) Kakhovka düğümünü (karayolu-demiryolu kavşağını, Kırım’ı besleyen barajı) Melitopol yol ve kavşaklarıyla birlikte etki/ateş altına alırsa, Rusya’nın bu cephedeki savaşı, birlikleri ve Kırım ne olur?
Rusya'nın tam bu noktada bir nükleer tehdit/söylev/şantaj/blöf üretmesi boşuna değil.
Sorumuz şudur:
Her ne kadar şu ana kadar muazzam kazanımları olsa da, konvansiyonel savaşta ağır yaralar alan, gerileyen ve gerilemesinin sonuçlarını göremeyen Rusya ne yapar?
/
Rusya’nın ürettiği nükleer söylevi; kazandığı toprakları korumaya ve fiili oldubitti durumu stabil/siyasi bir gerçeklik hale getirmeye çalışan bir ön alma olarak okumak mümkün.
Ancak bu sefer de bu oldubittiyi Ukrayna’nın, özellikle Ukrayna Ordusunun kabul etmesi pek mümkün değil. Sonuçta, bütün zorluklarına rağmen, ülkelerini işgal ve istila eden, onurlarını yaralayan, geçmişlerini ve geleceklerini yok eden Rusları kendi güç ve kabiliyetleriyle geriletebileceklerini, hatta konvansiyonel alanda yenebileceklerini gördüler.
Bir nükleer tehdit, onları caydırır mı? Kararlılıklarını bozar mı? Belirsizliği savaş yordamıyla ortaya çıkartmaya kalkarlar mı?
Peki ortaya çıkan bu fiili durumu; savaşı yönettiğini, sınırlarını, etkilerini ve sonuçlarını belirlediğini düşünen, en azından belirlemeye ve yönetmeye çalışan ABD-İngiltere önderliğindeki Atlantik Paktı bunu kabullenebilir mi?
Aradığı jeopolitik sonuçlar ve hedefler garanti altına alınırsa, neden olmasın!
Ama şu an ortaya öyle bir şey yok.
Onlar hala, Rusya’yı çektikleri kuyuda boğmaya çalışıyorlar. Hatta şöyle düşünmeleri bile pekala mümkün. Sınırları ve etkisi kendilerini sarsmayan, düştüğü kuyudaki Rusya’yı çok daha derine çekebilen ve çok daha kısa sürede boğulmasını sağlayabilen, paktını, hedeflerini, yatırımları ve menfaatlerini sağlamlaştıran bir taktik nükleer saldırı! Neden olmasın!
O nedenle Rusya’nın taktik nükleer silah kullanma tehdidine, Batı liderlerinden gelen ‘nükleer nükleerle karşılık vermeyeceğiz’ açıklamaları son derece manidardır. Bu sayede gelecek dahi onların istediğini gibi yazılabilir. Hem de bazı teolojik dogmalarda birlikte.
Bütün bu çılgınlığa rağmen, son derece önemli bir savaş damarı olan Kerç köprüsünün vurulması sonrası, Putin’in taktik nükleer başlık taşıma kapasitesi olan füzelerle bazı siyasi hedefler dahil, ortalık pekte ayaklanmadan Ukrayna’nın altyapısını vurması, kendi içinde pek çok anlam taşır.
Bunu kontrollü bir karşılık, kontrolü bir kararlılık ve reste rest kontrollü bir gerilim tırmandırma olarak okumak mümkün.
Bir başka tarafıyla ayar ve gözdağı verme, iradeleri test etme.
Tabii bir de Putin’in bu tür tepkilerinin içinde de yığınak seviyesiyle ilgili, özellikle yüksek teknolojisi ve depo doluluğuyla ilgili bazı fısıltılar var.
Bunu da doğru okumak gerek.
/
L’Express’e konuşan Batılı bazı uzmanlar ‘Putin nükleer silah kullanırsa ne olur’ sorusuna yanıt aramışlar. 4 olasılık üzerinde durulmuş:
- Karadeniz üzerinde herhangi bir can kaybına yol açmayacak, ancak Rusya'nın nükleer eşiği geçebileceğini gösteren ve en kötüsünün henüz gelmediğinin sinyalini veren bir patlama meydana gelebilir.
- Zelenski ve danışmanlarını yeraltı sığınaklarında öldürmeyi amaçlayan, doğrudan Ukrayna yönetimini hedef alacak bir saldırı düzenlenebilir.
- Ukrayna’nın askeri hedeflerinden birine, belki bir hava üssü veya tedarik deposuna yönelik, sivillere zarar vermeyi amaçlamayan bir nükleer saldırı gerçekleştirilebilir.
- Bir Ukrayna kentinin yok edilmesini amaçlayan, kitlesel sivil kayıplara neden olarak, Ukrayna’nın hızlı teslim olmasını sağlayacak bir saldırı planlanabilir. (Bu saldırı gerçekleşirse Hiroşima ve Nagazaki’den sonra tarihte yeni bir atom bombası vakası yaşanmış olacak.)
/
İnsanı sinirlendiren tespitler. Sizlerin taktirine bırakıyorum. Çoğu gel gel kokmuyor mu? Örneğin Zelenski’yi devre dışı bırakmak isteyen bir akıl, neden sivil halkı da katledecek, astarı yüzünden pahalı bir nükleer saldırıya girişsin?
Ama yine de ortalık yerde Putin'in nükleer tehdidinin de dahil olduğu ‘tırmanma merdiveni metaforu’nun çalım satıp durduğunu da görmek gerek.
Kontrol edilmeye, bir yerde durmaya muhtaç tırmanma merdiveni metaforu.
Çünkü bu işin içinde tırmandığın yerden baş aşağı düşmekte var.
Ve orası da çok karanlık.