Biraz da TRT’nin oyunculuk ajanslarını konuşalım

Önceki gün beni arayan kişi sinema filmleri ve televizyon dizilerinde oynayan bir kadın oyuncuydu. Çok güçlü bir üniversitenin sinema ve tiyatro bölümünden birincilikle mezun olmuş bir isim.

Sözlerine “Benim gibi mağdur edilmiş tüm arkadaşlarım size minnettarlar Fuat bey. Sizin sayenizde her şey ortaya döküldü ve konuşulur hale geldi” diyerek başladı.

Sonra artık kulağıma çok tanıdık gelen o cümleler döküldü ağzından:

“Tüm bunları size anlatıyorum ama aman benim adımı hatta beni ele verebilecek ipuçlarını yazmayın lütfen.”

Nasıl bir sistem kurdularsa, farklı bir siyasi kimliğiniz varsa, birileri hakkında konuştuysanız, dizi sektörünü ve oyunculuk ajanslarını eleştirdiyseniz vay halinize.

Hayır, yanlış anlamayın. Tutup da size bağıran çağıran, nasıl böyle konuşursun diye eleştiren kimse yok.

Sadece SESSİZLİK var.

Aranmıyorsunuz, sorulmuyorsunuz, sizi yok sayıyorlar.

Hiçbir teklif almıyorsunuz ve açlığa mahkûm ediliyorsunuz.

Onlar için geriye iki seçenek kalıyor. Boğaz tokluğuna tiyatro ve düşük bütçeli sinema filmleri.

Ya da ailesinin yanına dönüp güvenlikçilik dâhil herhangi bir işi yapmak.

Şaka değil gerçek bu.

O zaman geriye kalan tek şey dizi sektörü.

Son bir ayın en çok konuşulan mevzusundan TRT’yi azade tutabilir miyiz?

Sonuçta TRT de kamu televizyonu olmasına rağmen elindeki parasal gücü kallavi bütçeli, önemli bir kısmı tarihi dizilere yatırıyor. Her bir dizide onlarca oyuncu rol alıyor. Son dönemde devam eden en önemli dizileri, Teşkilat, Gönül Dağı, Mehmed; Fetihler Sultanı, Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi, Kod Adı Kırlangıç…

Tabii Kuruluş Osman, Diriliş Ertuğrul, Payitaht Abdülhamid gibi yüksek bütçeli filmleriyle de esti gürledi TRT.

Beni arayan oyuncu TRT’ye sürekli ama sürekli oyuncu sağlayan ajansların ve onlarla birlikte hareket eden yapım şirketlerinin mağdur ettiği isimlerden biri.

Çünkü birkaç oyunculuk ajansı adeta TRT’ye üs kurmuş durumda.

TRT yöneticilerinin kurumlarındaki bu tekelleşmeyi hiç sorgulamaması da son derece enteresan.

TRT’DE ONLARDAN HABERSİZ KUŞ UÇMUYORMUŞ

Anlattıklarını ve başına gelenleri burada aktaramıyorum. Çünkü ufacık bir rol alabilme imkânı bile olsa elinden alınır diye korkuyor.

İstişare ettiğim pek çok kişi TRT’deki dizi sürecini özellikle iki ismin domine ettiğini belirtiyor. Biri Talento Menajerlik adlı ajansın sahibi Tuncay Altunoğlu, diğeri de rds İletişim’in sahibi Rabia Sultan Düzenli.

Şu anda TRT’de görebildiğim kadarıyla Mehmet Fetihler Sultanı ile Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi’nin kastı Talento’nun sahibi Tuncay Altunoğlu tarafından yapılıyor. Oyuncu kadrosuna baktım. Pek çok ünlü isim var aralarında. Misal Kızılcık Şerbeti’nde oynayan Sıla Türkoğlu ile Altan Erkekli onun kadrosunda. Ama Altan Erkekli’ye son 5 yılda 29 rol verdiren Tuncay Altunoğlu’nun başarısına şapka çıkarmak gerekiyor aslında. Ben de bilmiyordum YouTuber Murat Soner’in araştırmasından öğrendim.

Maşallah, demek ülkemizde hiç oyuncu kalmamış.

GÜÇ KAYNAKLARI YUKARILARDAN!

TRT’nin dizisi; Diriliş Ertuğrul ile ATV'de yayınlanan Kuruluş Osman’ın oyuncu kadrosunu ise rsd İletişim’in sahibi Rabia Sultan Düzenli kurmuş. Devam eden dizilerdeki durumunu öğrenemedim açıkçası. ATV’de bir de Ateş Kuşları var portföyünde.

Acaba bu iki isim nereden güç alıyor diye merak ettiğimde ise cevap gülümsemeyle “Yukarılardan” şeklinde oluyor.

Acaba ilişkiler çok mu derin?

Bu iki isimden habersiz TRT’de kuş uçmuyormuş.

Mağdur oyunculardan biri TRT Genel Müdürü Zahid Sobacı ile konuşmuş ve durumunu anlatmış. O da halledeceğini söylemiş ve hatta özel kalem müdürüyle arattırmış ama sonuç?

Sıfır.

Müdürü bile dinlemiyorlar.

Belki de Müdür bey de dinlenmek istemiyor, bilinmez.

Neyse, bu isimler bana söylendiğinde “Bir yerden tanıyorum” diye aklımdan geçti. Yanılmamışım. Üç dört gün önce menajerlik ve oyunculuk ajanslarının örgütlenerek kurdukları WhatsApp grubuyla yapım şirketlerine “isyan ateşi başlattıkları” ve konuşmaları ortaya saçıldığında görmüştüm bu isimleri.

Evet, yapım şirketleri ajansların oyuncuları için kendilerinden aldığı yüzde 20’lik komisyonu yüzde 10’a indirmeye karar verince açmışlar bu grubu. Çok öfkeli olduklarını özellikle Menajer Gülden Avşaroğlu’nun "60 şirketiz arkadaşlar. Gücünüzün farkına varın. Mayadrom'dan mı yapacak kastını? Max 48 saatte çözülür bunlar. Zaten oyuncu da bu eksilen yüzde 10'un bir süre sonra kendisine döneceğini fark edecek matematiği varsa" demesinden anlıyoruz.

Bakın siz.

Tehditler çok fena.

TRT MÜDAVİMİ TUNCAY ALTUNOĞLU: “PİLAVDAN DÖNENİN KAŞIĞI KIRILSIN”

Bunun ne anlama geldiğini aşağıda biraz değerlendirelim ama önce yazışmaları hatırlayalım:

Kahraman Özden-Talent Menagement: "Hatta kendi ayaklarına bir nevi sıktılar. Gülden'in dediği gibi 60 şirket bir araya geldi ve böyle bir güç karşısında direnemezler. Aynı şekilde hepimiz ortak kararla hareket ettiğimiz için oyuncularımızın da bizimle aynı tarafta olacağı konusunda şüphem yok."

Gülden Avşaroğlu-Black Listt Casting: "Bu şirketlerin dışından dizi kastı oluşturabiliyorsa buyursun çeksin izleriz."

Ömer Duran-P.O.V. Management & Casting: "Bunun rekabet kanunu açısından sakıncası olabilir."

Gülden Avşaroğlu: "Ama biz böyle çalışıyoruz diyorum. Kendi şirket prensibimi belirtiyorum. Ben şirket olarak kendimden bahsediyorum. Sadece erkek oyuncularla çalışıyorumla aynı bence."

Rabia Sultan Düzenli-rsd İletişim: "Yapımcılar bizden bu kararı alan ajansların listesini istediler sanırım. Çarşamba net liste verebiliriz. E normal kimde oyuncu alabilecek onu soruyorlar. Kim kırıyor zinciri diye."

Neslihan Uzer-Neslihan Uzer Menajerlik/Neslihan Uzer&Yaprak Bayraktar Cast Danışmanlığı: "Ver gitsin şimdiden 40 kişi devamı geliyor. 10 tane ajansla 2 dizi kastı yaparlar. Sonra ne olacak acaba."

Tuncay Altunoğlu-Talento: "Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın."

Mesele aslında ne biliyor musunuz?

Yapılan dizilerin her bölümü yaklaşık 12-15-20 milyon liraya mal oluyor televizyon kanalına.

Ama oyunculuk ajansları sosyal medyada ve iletişim ağlarında köpürtülen, yurtdışı satışları nedeniyle tanınmışlığı artan oyuncuları ellerinde bulundurunca öyle yüksek fiyatlar çekiyorlar ki neredeyse bir bölümün maliyetini bu oyunculara ödenen kaşeler oluşturuyor.

Örneğin bu tür oyuncuların bölüm başı kaşelerinin 4 milyon liraya kadar çıkarıldığı oluyor.

Bu nasıl deli paradır Allahaşkına? Ayda 16 milyon lira.

İYİ HİKÂYE YERİNE “ÜNLÜ” OYUNCULARLA PARSAYI TOPLAMA KOLAYCILIĞI

Yapımcı, ajansın ünlü oyuncusunu almak istediğinde ajans sahibi karşısına 3 ya da 5 oyuncu ismiyle daha dikiliyor ve “Bunları da alırsan sana başrol oyuncusunu veririm” şartı dayatıyor.

Sonuçta iki oyuncuya 8 milyon, diğer yardımcı ya da yan rollere totalde 3-4 milyon lira ödendiğinde bir bölümün maliyeti kapatılmış oluyor. Prodüksiyon, kurgu, dekor, set işçilerinin ve diğer set çalışanlarının maliyetini unut artık. Bir yapımcı dostum dizide bir şarkı kullanmak istediklerinde, şarkının bestecisine bile 250 bin lira para ödediklerini belirtiyor.

Ajansın sahibi oyuncu başına 4 milyon lira kaşeyi yapım şirketine dayattığında kendisine verilecek komisyon 800 bin lira oluyor. Ama yüzde 10 komisyonda bu para 400 bin liraya düşüyor. Bu yüzden de kaşeleri artırdıkça artırıyorlar. Böylece bir kısır döngü başlıyor.

Çoğu yapımcı iyi hikâye peşinde koşmak yerine ünlü oyuncularla parsayı toplama yolunu seçiyor. Ajanslar da oyuncularını yurtdışında alıcısı var diye pazarlıyorlar.

Oysa daha düşük bütçeli ve daha az tanınır oyuncularla başlayan Kızılcık Şerbeti bugün Türkiye’nin en çok izlenen dizisi. Keza Tabii’de oynayan Gassal dizisinin kazandığı başarı ortada. Neredeyse 20 milyon insan izledi ve çok beğenildi. Ben de dâhilim beğenenlere. Müthiş bir hikâye, kara mizah ve olağanüstü oyunculuklar.

TÜRKİYE’DE 281 OYUNCU MU VAR YALNIZCA?

YouTuber Murat Soner milyonlarca izleyeni olan bir isim. Beş gün önce “Tüm gerçekleri açıklıyorum” başlığıyla sinema ve dizi sektöründeki tekelleşmeyi, kurulan düzeneği çok imrendiğim, “Hay Allah ben neden yapmadım” dedirten bir gazetecilikle anlatmış.

İMDB verilerinden son 5 yılda tüm dizi ve sinema filmlerinde rol almış oyuncuları tespit etmiş. Tam 281 oyuncu.

Bu kadar mı diyeceksiniz?

Kuşkusuz değil. Türkiye’de sinema ve tiyatro okullarında son 5 yılda yüzlerce genç mezun olmuştur. Daha önceki yıllardan gelenleri de ekleyin bu sayıya.

Yani koskoca sektör yalnızca bu 281 oyuncu ile mi çevrilir.

Tabii, Ajans tekeliyle, yapımcıların, televizyonların ve dijital platformların al takke ver külah ilişkileriyle olacağı bu.

Sonra da benimle görüşen mağdur edilmiş oyuncu gibi kenarda bırakılmış pek çok kişiyi dinliyoruz.

EN ÇOK ROL ALANLARIN LİSTESİ

Murat Soner öyle ince çalışmış ki son 5 yılda hangi oyuncunun kaç dizi ve sinema filminde rol aldığını sayılarıyla tespit etmiş. Seçerek yazdım aşağıya:

Altan Erkekli 29, Erkan Can 19, Ahmet Mümtaz Taylan 18, İlker Aksum 18, Cemal Hünal 18, Cengiz Bozkurt 18, Nur Sürer 16, Hatice aslan 16, Necip Memili 15, Gonca Vuslateri 12, Mehmet Günsür 12, Fırat Tanış 11, Haluk Bilginer 11, Funda Eryiğit 11, Şifanur Gül 11, Zafer Algöz 11, Melis Sezen 9, Pınar Deniz 9,  Aslıhan Güner 8, Büşra Pekin 8, Çağatay Ulusoy 8, Hazar Ergüçlü 8, Ecem Erkek 8, Şükran Ovalı 8, Bennu Yıldırımlar 7, Ahmet Kural 7, Halit Ergenç 7, Esra Dermancıoğlu 7, Kerem Bürsin 7, Deniz Baysal 6, Demet Özdemir 6, Ezgi Mola 6, Hazal Kaya 6, Kıvanç Tatlıtuğ 6, Özge Özpirinççi 6, Timuçin Esen 6, Mert Yazıcıoğlu 5, Hande Erçel 4, Lale Mansur 4, Murat Boz 4, Nehir Erdoğan 4, Serenay Sarıkaya 4, Şevval Sam 4, Afra Saraçoğlu 4, Ece Uslu 3, Melissa Sözen 3, Vahide Perçin 3, Sinem Kobal 2, Oktay Kaynarca 2…

Şaşırıyorsunuz değil mi?

Altan Erkekli, Ahmet Mümtaz Taylan, Erkan Can, Nur Sürer ve diğerleri, ikiye üçe bölünüp de mi çalışmışlar acaba diye insan sormadan edemiyor.

EN ÇOK ROL ALAN EN ÇOK KAZANAN ANLAMINA GELMİYOR

Burada çok ilginç bir ayrıntı var ki Murat Soner onu da izah ediyor. Piyasayı domine eden oyunculuk ajansları öyle en üst sıralarda değil. Ama en çok kazanan oyuncular listesine baktığımızda o ajanslar en üst sırada. Böyle de bir ters orantı var. Daha açık bir deyişle 29 rol alan Altan Erkekli, totalde 6 rol alan Kıvanç Tatlıtuğ’un ancak 50’de birini kazanabiliyor.

Kısaca bu kara düzenin sacayaklarını tekrar hatırlatalım:

Yapım şirketleri+oyunculuk ajansları+televizyonlar ve dijital platformlar+medya…

Şimdi Rekabet Kurumu’nun yaptığı incelemenin sonucunu bekleyelim görelim bakalım. Soruşturma nasıl sonuçlanacak. O zaman herkes eteğindeki taşları dökecektir, sözlü savunmada hesap verirken. 

Afrika kökenli bir Fransız şarkıcı var, adı Tiken Jah Fakoly…

Onun son zamanlarda çok dinlenen bir protest şarkısı çalınıyor sık sık. Şarkı dünya emperyalist sistemini eleştiriyor ve Plus rien ne m’etonne adını taşıyor.

Dünyayı paylaştılar

Artık beni hiçbir şey şaşırtmıyor.

Bu düzenin sac ayaklarına baktığımda hep bu şarkı geliyor aklıma.