Bireysel ve toplumsal şiddet, tespitler, teklifler, tedbirler

Son yıllarda şiddetin artış gösterdiğini, toplumun her alanına nüfuz ederek yaygınlaştığını fark ediyoruz. Sadece ülkemizde değil dünyada da şiddete eğilim hızı inanılmaz derecede yükseliyor. Rahatsız edici bu gelişmeler şiddetin nedenlerini ciddiyetle sorgulamamız gerektiğini ortaya koyuyor.

Öte yandan şiddetin normalleşmesi tehlikesi ile karşı karşıyayız. Şiddetin normalleşmesi sosyokültürel, ekonomik ve psikolojik birçok faktöre bağlıdır. Başlıca nedenler arasında medyanın rolü hayli büyüktür. Dizi, film, reklam, gündüz kuşağı yayıncılığı ve üçüncü sayfa haberciliğinde medya kuruluşlarının ve yapımcıların ahlaki ve etik kaygılarla hareket etmediğini gözlemliyoruz. Sunulan içeriklerin, verilen haberlerin kan dondurucu seviyede olması artık kimseyi şaşırtmıyor. Her gün daha kötüsü daha korkuncu olamaz dediğimiz vahim olaylar zinciri birbirini kovalıyor...

Şiddetin normalleşmesi, insanların şiddete karşı durmasını engelleyen, yaygınlaşmasını sağlayan etkenler arasında yer alıyor. Ekonomik kaygılar, adalet ve güven duygusunun zayıflaması, belirsizlik, göç, terör, aile yapısının yıpranması, toplumsal çözülme ile milli ve manevi değer yargılarının kaybolması sonucu anlamını yitirmiş, kendine yabancılaşmış bireylerin tahammülsüz, empati yapabilme yetisini kaybetmesiyle ortaya çıkan şiddet olayları etrafımızı hızla sarıyor…

İnsanların şiddete yatkınlığı şüphesiz bir gerçektir. İnsan var olduğundan bu yana sayabileceğimiz birçok nedenle şiddete başvurmuş ve şiddete maruz kalmıştır. Ancak hiçbir dönemde bu kadar görünür ve kapsayıcı olmamıştır. Nitekim gelinen süreç, dijital dönüşüm ve toplumsal etkileri üzerine düşünme, vizyon geliştirme, alışılagelmiş yönetim dinamiklerini yeniden güncelleme zorunluluğu veriyor.

Yeni medya kavramı, siber zorbalık, dezenformasyon, bilgi kirliliği, yalana, iftiraya, itibar suikastına dayalı paylaşımlar, etki ajanlığı, algı, manipülasyona karşı devletin her yönüyle hazırlıklı ve donanımlı olması büyük önem taşıyor. Dolayısıyla Türkiye yüz yılını güçlü bir şekilde inşa etmenin yolu içinde bulunduğumuz çağı doğru anlamaktan ve doğru yönetmekten geçiyor.

Şiddeti artıran sorunları, biyolojik, psikolojik, ekonomik ve toplumsal bakış açılarıyla durum analizi yaparak net bir biçimde saptamak, önce tetkik sonra tedavi ile şiddeti azaltmaya yönelik çalışmalar ortaya koymak ve çözüm odaklı uygulamalara hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyuyoruz.

Gündelik hayatımızı ve geleceğimizi olumsuz yönde etkileyen şiddet sarmalından kurtulmak ancak toplumsal bilinç ile mümkündür. Şiddetle etkili mücadele seferberliği başlatmanın gerekliliği ortadadır. Genellikle sonuçlardan hareketle olayları değerlendiriyoruz ve sonucu oluşturan sorunun kaynağı nedir sorusunu sormaya pek yanaşmıyoruz.

Bu bağlamda MHP yine farkını konuşturdu ve beklenen siyasi atılımı gerçekleştirdi. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin talimatları doğrultusunda bireysel ve toplumsal şiddetin önüne geçmek için MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter önderliğinde AR- GE çalışması başlatıldı. Uzman isimlerin ve akademisyenlerin yer aldığı Bireysel ve Toplumsal Şiddetle Mücadele Komisyonu, “Bireysel ve Toplumsal Şiddet, Tespitler, Teklifler, Tedbirler” konulu çalışmanın ilk toplantısını İstanbul’da gerçekleştirdi. Toplantıda şiddet vakalarındaki artışın nedenlerine dikkat çekildi ve alınabilecek tedbirler masaya yatırıldı.

Toplantıya başkanlık eden MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter, şiddete karşı sessiz kalınmaması gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi: “Milliyetçi Hareket Partisi, bireysel ve toplumsal şiddete karşı seferberlik ruhuyla direnişin, ayrıca insanlık onuru namına mücadelenin amaç ve azmindedir. Biz hem parti olarak hem Cumhur İttifakı olarak şiddete karşı seferberlik başlatılmasını mecburi görüyoruz. Yoksa bunun altında kalacağız. Bireysel ve toplumsal şiddetin artan ve yükselen dalga boyuna karşı MHP olarak biz göğsümüzü germeye sonuna kadar varız ve buna kararlıyız.

Toplumsal ve bireysel şiddetin her gün başka örneklerini görüyor ve yaşıyoruz. Narin yavrumuz ve Sıla bebeğimizin uğramış olduğu mezalim, vandallık ve barbarlık insanız diyen herkesin yüreğine ateş düşürmüştür. Biz sadece bugünden değil gelecekten de sorumluyuz. Gelecek nesillere güvenli, huzurlu, müreffeh içinde bir ülkeyi miras bırakmakla mükellefiz. Şiddete karşı birlik beraberliğin, kardeşliğin, refahın, müşfik, merhamet ve vicdanın hâkim olduğu bir yüz yılı inşa edelim istiyoruz. Adaletli, merhametli, bilgi, akıl, ahlak dolu bir maziyi kucaklayıp gelen bir millet olarak bu şiddet selinin önünü Allah’ın izniyle keseceğimize inanıyoruz. Biz bu şiddete layık bir toplum bir millet bir medeniyet değiliz.

MHP şiddete karşı seferberlik ilan etti. Çok boyutlu bir mücadele halindeyiz. Bu kaba güç gösterisinin, bu şiddetin mutlak suretle bir arka planı ve elbette bir çözümü olmalı. Bu önemli milli insanlık meselesine beraberce eğilelim istiyoruz. Şiddetle mücadele bir insanlık meselesi ve hep birlikte bunu önlemenin üstesinden geleceğiz. Saygıdeğer hocalarımızla, bu meseleye kafa yoran gönül insanlarıyla beraber ‘insanlığın huzur’ projesini hazırladık. Ruh sağlığı konusunda TBMM’ye kanun teklifi sunduk. Aile çalıştayı düzenledik. Hocalarımız değerli fikirlerini ve görüşlerini bizlerle paylaştılar. Toplumsal ve bireysel şiddete karşı açılan cepheyi tahkim etmek istiyoruz…”

Önemsediğim, hayat memat meselesi dediğim bu projeye bizatihi katkı sunmakla birlikte şiddetin önlenmesi adına yapılan çalışmaları yakından takip etme imkânım olacak. Köşemde bu konuyla ilgili gelişmeleri ve değerlendirmeleri sizlerle paylaşacağım. Böyle bir çalışmayı önceleyip hayata geçirdikleri için MHP Lideri Devlet Bahçeliye ve MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter’e ve projeye katkı sunacak değerli hocalarımıza teşekkür ediyorum. Dilerim önümüzü, yönümüzü kapatan karanlığı aydınlatıcı, başarılı, hayırlara vesile bir çalışma olur…