Böyle bir ihtimalin varlığı bile tek başına korkunç…

İstihbarat kaynağımla son yazılarım nedeniyle sohbet ediyoruz.

Sonra birden “Sizle konuşmak istediğim konu başka aslında” dedi ve bir soru yöneltti:

“Bir yüksek yargı kurumunda FETÖ iltisaklı bir başkan seçilme ihtimali olduğunu size söylesem ne dersiniz?”

Küçük bir şok yaşadım.

Bu saatten sonra mı?

Hâlâ mı?

Böyle bir ihtimal gerçekten var mı?

Peş peşe seri biçimde gelen sorularımın devam ettiğini görünce sözümü kesti:

“Bu ihtimal var, evet. Ve yavaş yavaş da pişiriliyor ve nabız yoklanıyor. Üstelik hazırlanan bir ismin olduğunu da görüyoruz.”

Konuştuk. İsimleri de öğrendik.

Olay gerçek olsa da ne isimleri vereceğim ne de yüksek yargı kurumunun adını. Ama İLGİLİ herkes kimin kim olduğunu biliyor ve susuyor. Herhalde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendilerini tek tek arayıp talimat vermesini bekliyorlar. Durdukları yerde hiçbir şey yapmadan çürüyüp gidecekler inanın.

Anlatacağım.

ÖNCE KISA BİR HATIRLATMA VE İKİ KARAR

Bilindiği üzere Yargıtay 16. Ceza Dairesi ankesörlü telefonla ARDIŞIK aranmanın FETÖ üyeliği suçu için yeterli olabileceğine dair bir karar verdi. FETÖ’cüler bu konuda Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel hak ihlali başvurusunda bulundular ve kararın iptalini istediler. AYM de FETÖ'nün askeri mahrem yapılanmasına yönelik ankesörlü/sabit hatlar üzerinden iletişim kaydı belirlenen kişinin, elde edilen kayıtların delil olarak kullanılamayacağı yönündeki başvurusunda hak ihlali olmadığına karar verdi.

OLAY ŞÖYLE GERÇEKLEŞTİ

Soruşturma kapsamında 24 kez ardışık, 46 kez de tekil arandığı tespit edilen bir astsubay hakkında FETÖ'nün askeri mahrem yapılanmasında yer aldığı gerekçesiyle kamu davası açıldı. Yargılama sonunda "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılan astsubay hakkındaki hüküm Yargıtay tarafından da onandı. Söz konusu kişi AYM’ye başvurdu. AYM, Anayasa'nın 36'ncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edilmediğine hükmetti.

PEKİ, BU ANKESÖRLÜ TELEFONLA ARDIŞIK ARAMA SORUŞTURMASINDAN BİR HÂKİMİN ADI ÇIKARSA NE OLUR?

Önümde Oda TV’nin bir haberi var. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü “ankesörlü telefon” soruşturmasından bir YÜKSEK YARGI KURUMU’nun çıktığını anlatıyor. Haberde yazılı ama ben kurumları yıpratmamak adına isimleri rumuzlu bile olsa belirtmiyorum.

Habere göre bu soruşturmada o yüksek yargı kurumunun ÜÇ ÜYESİNİN ADI geçiyor. Başsavcılık bunun üzerine üç ismin dosyasını, yüksek yargıç oldukları gerekçesiyle görevsizlik kararıyla ilgili yüksek yargı kurumuna gönderiyor. Kurumdaki 1. Başkanlık Kurulu da bunun üzerine üç üyeyle ilgili inceleme izni vererek, olayı soruşturması için ilgili kurumun 5. Ceza Dairesi Başkanı'nı muhakkik olarak tayin ediyor. Eğer suçlu bulunurlarsa O ÜÇ KİŞİNİN ilgili yüksek yargı kurumunun Ceza Genel Kurulu’nda yargılanacakları belirtiliyor haberde.

Peki suçlu bulunuyorlar mı?

Hayır!

Ankesörlü telefonla, yani sabit hatlarla ARDIŞIK arama yapan yüzlerce kişi ihraç edilir ve bazıları yıllarca hapis cezasına mahkûm olurken onlar aklanıyorlar.

İlginç tabii.

BİTMEDİ…

O üç isimden biri ilgili kuruma Sayın Cumhurbaşkanı tarafından atanmış. Artık nasıl isimler öneriliyorsa… 15 Temmuz öncesi yaverlerinin neredeyse tamamının FETÖ’cü çıktığı hatırlanırsa “gelenek” aynen devam ediyor olmalı.

Diğer iki kişi ise, FETÖ’nün eskiden etkin olduğu HSYK (şimdiki HSK) tarafından söz konusu yargı kurumuna atanan 160 kişi arasında yer alıyordu.

İKİ KİŞİDEN BİRİ ŞU AN DAİRE BAŞKANI

Sonunda ne oldu biliyor musunuz?

Hakkında ankesörlü telefonla ardışık aramayla suçlanan iki isimden biri 2022’de yapılan seçim sonucunda ilgili yüksek yargı kurumunun HUKUK DAİRELERİNDEN BİRİNİN BAŞINA BAŞKAN olarak seçildi.

Ne hoş.

Şimdi size EN ÇARPICI ve KORKUTUCU İHTİMALİ söyleyeceğim.

Aldığım istihbarata göre hakkında ankesörlü telefonla ardışık arama soruşturması bulunan ve daire başkanlığına kadar yükselen bu kişi, ilgili yüksek yargı kurumunun başına seçilmek için nabız yoklamaya başladı ve birtakım hazırlıklar yürütmekte.

Akıl alır gibi değil.

Olur mu olur…

Sonrasını siz oturun bir düşünün.

Hakkında FETÖ İLTİSAKLI olduğu gerekçesiyle soruşturma olan BİR YÜKSEK YARGI KURUMUNUN BAŞKANI, ne dersiniz?

Sonra kafanızı taşlara vurun. Yapmadığınız şey değil. Yıllardır aynı kısır döngü.

Oysa böyle bir ihtimalin varlığı bile tek başına korkunç…

Peki bu isimler nasıl seçiliyor?

Seçiliyor çünkü zaten örgütün kripto elemanları yüksek yargı kurumlarında varlıklarını sürdürüyorlar. Artı bir de renklenerek sızdıkları cemaatlerin desteğini alıyorlar.

Lütfen yazdıklarımızı küçümsemeyin.

Renklenme ciddi bir tehlikedir.

Her yerde.

Sadece cemaatlerde değil, derneklerde, vakıflarda, kamu kurumlarında…