Bu ilân neden 15 gündür İÜ Rektörü Osman Bülent Zülfikâr’ın masasında? Ekrem İmamoğlu ile Rektör Zülfikar’ın iletişimini sağlayan ilginç isim
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 1990-91 senesinde İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesinin İngilizce İşletme bölümüne YASA DIŞI YATAY GEÇİŞİNE BİR FORMÜL aradığı artık bir sır değil. Bunun için de tüm imkânları, açık noktaları ve kişileri bulmaya çalıştığı, her tuşa bastığı muhakkak.
İnanılmaz bilgiler akıyor bana İstanbul Üniversitesi’nden.
Onları sırasıyla anlatacağım ama öncelikle şunu belirteyim. Geçen günkü yazımda hatırlarsanız Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikâr ile gece yarısı 3 kez görüştüğü iddiasını paylaşmıştım.
Her iki taraftan da bir yalanlama gelmedi.
REKTÖR ZÜLFİKÂR O İLÂNI NEDEN İSTETTİ?
Ancak ardından dün Rektör Zülfikâr’ın Ekrem İmamoğlu meselesini “anlamak” için 1990-91 öğretim yılı için 30 Temmuz 1990 tarihli Milliyet gazetesinde yayınlanan bir ilânı istettiğini ve bu ilânın masasında durduğunu öğrendim. İlânda yatay geçiş yapmak isteyenlere son başvuru tarihinin 14 Eylül 1990 olduğu ve yatay geçiş için İngilizce İşletme bölümünün ikinci sınıfına 10 öğrencinin alınacağı belirtiliyor. Yani Ekrem İmamoğlu’nun hak etmediği halde kayıt yaptırdığı sınıfa. Üçüncü ve dördüncü sınıflar için ise bu sayı 5 kişi. İlan aşağıda:
Tabii ilânda yatay geçiş için koşullar sıralanıyor. Bu koşulların arasında yatay geçiş yapacak öğrencinin okulunun İstanbul Üniversitesi’nde DENKLİĞİNİN BULUNMASI gerekiyor. Bu denklik, Ekrem İmamoğlu’nun nakil yapmak istediği Girne Amerikan Üniversitesi ile İstanbul Üniversitesi arasında yok. Zaten bu ilânın birinci maddesinde açıkça belirtilmekte.
“Yatay geçişler ancak eşdeğer eğitim programları uygulayan okullar arasında yapılır”
Denklik olmamasının sebebi de bu satırlarda belirtiliyor. Girne Amerikan Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ile eşdeğer bir eğitim programı uygulayabilen bir üniversite değil.
Dolayısıyla diğer koşullar da Ekrem İmamoğlu için YOK HÜKMÜNDE. Yani eski dilde Keenlemyekûn…
DİYELİM Kİ DENKLİK VARDI…
Buna rağmen Ekrem İmamoğlu bu okula giremezdi ve girseydi yasa dışı okula kaydedilmiş olurdu.
Neden?
İlânda şöyle yazıyor:
“ÖSYS ilgili puanının 1990-91 eğitim öğretim yılında üniversitemizdeki eşdeğer eğitim programının birinci sınıfına kaydedilecek öğrencilerin ilgili en düşük puanından daha yüksek olması ve bu hususları resmî belgelerle kanıtlamaları şartıyla anılan eğitim öğretim yılının başlamasından itibarın en geç bir ay içinde yüksek öğretim kurumlarının ilk sınıflarına yatay geçiş için başvurabilirler. “
Bu şart Ekrem İmamoğlu’nda mevcut değildi çünkü zaten çok düşük puan aldığı için kapağı Kıbrıs’a atmıştı.
Gelelim zurnanın zırt dediği yere.
REKTÖR ZÜLFİKÂR İLE EKREM İMAMOĞLU ARASINDAKİ İLETİŞİMİ KİM SAĞLADI?
Burada iki isim öne çıkıyor.
İlk akla gelen isim rektörün kendisine danışman olarak atadığı kardeşi Prof. Dr. Haluk Zülfikar.
Haluk Zülfikar’a danışman deyip geçemiyorsunuz çünkü o bir danışmanın çok ötesinde. Adeta her şey.
Tüm akçeli hesaplar konusunda son karar verici merci o. Ağabeyini adeta yöneten de ondan başkası değil. Görevleri neler diye sordum. Konuştuğum isimler bana “Size liste gönderelim” dediler. Açıp okuduğumda gözlerime inanamadım. Bunlar doğru mu? Aşağıda sıralıyorum, sabırla ve ibretle okuyunuz:
Misal Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi üyesi. Buradan aylık ek ödeme almakta.
Bilim ve Araştırma Kurul Üyesi.
Bilimsel Araştırma Projeleri Kurul Üyesi.
Dr. Ziya Gün İstanbul Üniversitesi’ne Yardım Vakfı Yönetim Kurulu’nun mali işlerden sorumlu Üyesi.
İstanbul Üniversitesi Yönetim kurulu Üyesi.
Uygulama ve Araştırma Merkezleri İzleme ve değerlendirme Kurulu Üyesi.
İstatistik araştırma Merkezi Müdürü.
Akademik yapılanma Sürekli Komisyonu Üyesi.
Sosyal Tesisler Yürütme Kurulu Üyesi.
İÜ İdari Mali İşler daire Başkanlığı İHALE KOMİSYONU üyesi.
İstanbul Teknokent Yönetim kurulu Üyesi.
Kalite komisyon Üyesi.
Sadece kardeş Zülfikâr değil, Rektör Osman Bülent Zülfikar’ın icra-i faaliyetlerini çok detaylı bir şekilde önümüzdeki günlerde anlatacağım.
Şu kadarını söyleyeyim. İstanbul Üniversitesi binmiş bir alamete, gidiyor kıyamete.
15 Temmuz 2016 FETÖ’cü darbe girişiminden sonra 160 Fetullahçı ile birlikte atılan ve sonra AK Parti içindeki çevresini kullanarak bir başka KHK ile okula iadesini sağlayan Nurkan Yağız’ın nasıl üniversiteyi ele geçirdiğini, kendisi Cerrahpaşa’da kaldığından gelemeyince adamı; Cemil Kaya’yı Osman Bülent Zülfikar’ın yanına gönderdiğini, neler yaptıklarını vs. hepsini anlatacağım.
Ama şimdi konudan uzaklaşmayalım.
ZÜLFİKAR’IN ARKADAŞLARINDAN BİRİ DAHA; İLETİŞİM KOORDİNATÖRÜ SEÇKİN ÖZMEN
Nerede kalmıştık? Rektör Zülfikar’la Ekrem İmamoğlu arasındaki bağlantıyı kuran iki isimden biri kardeşi Haluk Zülfikar olabilir dedik.
Bir diğer isim ise SEÇKİN ÖZMEN…
Seçkin Özmen, Haluk Zülfikâr tarafından Kurumsal İletişim Direktörü tayin ettirildi ağabeyine.
Kurumsal İletişim direktörü ne demek?
Tüm kurumlarla, siyasal partilerle, hükümetle, belediyelerle ve dolayısıyla başkanlarıyla, dizi yapımcılarıyla iletişimi sağlayan kişi demek.
Dizi yapımcıları ne demek?
İstanbul Üniversitesi’nin tarihi salonları var malum. Cumartesi-pazar ya da tatil günleri bu tarihi salonlar çok rahatlıkla doğal dekor olarak kullanılabiliyor. Günlük kiraları ise 200-300 bin lira civarında. Bu işte on milyonlarca lira para dönmekte. Yapılan çekimlerin ve elde edilen gelirlerin İstanbul Üniversitesi kasasına girdiğini varsayıyorum tabii.
Ama biz Seçkin Özmen’i asıl daha önce paylaştığı ve attığı şu tweetlerle tanıyalım.
Şimdi bu paylaşımlara baktığınızda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından atanan bir rektör olan Osman Bülent Zülfikâr’ın kurduğu çekirdek kadro hakkında ne düşünürsünüz?
Vallahi ben ne düşüneceğime karar veremedim.
Ancak aklımdaki şu.
Rektör Zülfikâr ve kadrosu eğer İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İngilizce İşletme bölümüne yasa dışı yatay geçişine MİNAREYE KILIF HAZIRLAR GİBİ bir kılıf hazırlıyorlarsa şimdiden vazgeçmesini öneririm.
Yapması gereken tek şey, bu geçişin YASA DIŞI olduğu hakkında bir rapor vermek, elde edilen diplomanın iptali konusunda da bir süreç başlatmak olmalıdır.
Bu arada DANIŞTAY meselesine de kimse umut bağlamasın çünkü durum orada da bambaşka. Gelecek yazımızın konusu o.
Haberiniz olsun.