Bilimsel bir deneye dahil olan gönüllü kişiler, 40 gün ve 40 gece mağarada kaldı ve orada yaşadı. İlginç bir olayı tecrübe ederek dikkat çekici açıklamalarda bulundular. Zaman kavramının ötesine geçildiği bu deney, herkesi çok şaşırttı.
Human Adaptation Institute’deki bilim insanlarının gerçekleştirdiği “Deep Time” isimli deneyde yedi kadın ve sekiz erkek katılımcı olmak için gönüllü oldu.
Deneyin amacı ise oldukça dikkat çekici. Işık, iletişim ya da günlük hayata ait olan hiçbir faktörün olmadığı bir ortamda insanların duruma nasıl uyum sağlayacaklarını açığa çıkarmak. Deneyi gerçekleştiren araştırmacılar, bu kişilerin davranışsal tepkilerinden uyku düzenine kadar her şeyi kayıt altına almak için sensörleri kullandılar.
Kapsül içerisinde bulunan bu sensörlerde termometre bulunuyor. Bu sayede katılımcıların vücut sıcaklığı ölçüldü ve elde edilen tüm verilen uzmanların bilgisayarlarına gönderildi. Bu kapsüller, doğal yollarla vücuttan atılabilecek özellikte.
Deneyde yer alan 15 gönüllü, mağarada yaşarken tüm ihtiyaçlarını kendi biyolojik saatlerine göre gerçekleştirdiler. Yemek yemek, uyumak ve uyanmak tamamen biyolojik saate bağlı olarak devam ettirildi. Mağaranın sıcaklığının 10 derece olması da bu deneyi daha farklı bir boyuta taşıdı. Katılımcılar, tüm bunların yanı sıra sıcaklık faktörüyle de mücadele etmek durumunda kaldılar.
Deneyin tamamlanmasının ardından mağaradan çıkan gönüllüler, alkışlar eşliğinde karşılandı. Uzun süredir gün ışığından mahrum kalan kişilerin gözlerinin zarar görmemesi için çıkış esnasında özel gözlükler kullanıldı.
Ekipte yer alan katılımcıların yaptığı açıklamalar ise oldukça dikkat çekiciydi. Yaşamlarının en ilginç tecrübesini yaşayan bu kişiler yaşadıkları duyguları “dur düğmesine basmak” olarak aktardı. Deneyi yöneten Christian Clot ise 40 gündür zamandan bağımsız gibi yaşamayı keşfetmenin gerçek bir sürpriz olduğunu vurguladı.