Bilim insanları, üzeinde çalıştıkları son keşifleriyle inanılma bir buluşa imza attı. Yumurta ve sperm ihtiyacını ortadan kaldıran çalışmada, kök hücreler kullanılarak sentetik insan embriyoları yaratılıyor.
Bu çalışma gelecekte nüfus çoğalması için kadın ve erkeklere ihtiyaç olmadığının kanıtı. Laboratuvarda üretilen ürünler gelişip önce fetüse ardından bebeğe dönüşebiliyor.
Bilim insanlarının asıl amacı genetik bozukluklar ve sürekli tekrarlayan düşük problemlerine çözüm bulmak. Pek çok soruna mantıklı bir cevap arıyorlar.
Bununla birlikte, laboratuvarda geliştirilen bu kök hücre canlıları Birleşik Krallık'ta ve diğer birçok ülkede mevcut mevzuatın dışında kaldığından, çalışma aynı zamanda ciddi etik ve yasal sorunları da gündeme getiriyor.
Üretilen bu varlıkların atan bir kalbi veya beynin başlangıcı yok. Ancak tipik olarak plasentayı, yolk kesesini ve embriyonun kendisini oluşturacak hücreleri içerir.
Konu hakkında konuşan araştırmacılardan biri, "[embriyonik kök] hücrelerin yeniden programlanmasıyla insan embriyosu benzeri modeller yaratabiliriz" dedi.
Sentetik embriyoların klinik olarak kullanılmasına dair yakın vadede bir beklenti yok. Bunları bir insanın rahmine yerleştirmek yasa dışı olacaktır ve bu yapıların gelişimin en erken aşamalarının ötesinde olgunlaşmaya devam etme potansiyeline sahip olup olmadığı henüz net değildir.
Çalışmanın motivasyonu, bilim insanlarının sözde "kara kutu" geliştirme dönemini anlamalarıdır, çünkü bilim adamlarının embriyoları laboratuvarda yalnızca 14 günlük yasal bir sınıra kadar yetiştirmelerine izin verilir. Daha sonra hamilelik taramalarına ve araştırma için bağışlanan embriyolara bakarak gelişim sürecini çok daha ileriye taşıyorlar.
Londra'daki Francis Crick Enstitüsü'nde kök hücre biyolojisi ve gelişim genetiği başkanı Robin Lovell-Badge şunları söyledi: "Fikir şu ki, kök hücreleri kullanarak gerçekten normal insan embriyonik gelişimini modellerseniz, hakkında çok fazla bilgi edinebilirsiniz. Araştırma için erken embriyoları kullanmak zorunda kalmadan geliştirmeye nasıl başlarız, ne ters gidebilir.”
Gelişme, bu alandaki bilimin ne kadar hızlı bir şekilde kanunları geride bıraktığını ve Birleşik Krallık'taki ve başka yerlerdeki bilim adamlarının şimdiden sentetik embriyolar üzerindeki çalışmaları yönetmek için gönüllü yönergeler hazırlamak için harekete geçtiğini gösteriyor.
Bu yapıların teoride bir canlıya dönüşme potansiyeline sahip olup olmadığı konusunda da önemli bir cevaplanmamış soru vardır. Fare hücrelerinden yetiştirilen sentetik embriyoların, doğal embriyolarla neredeyse aynı göründüğü bildirildi. Ancak dişi farelerin rahmine yerleştirildiklerinde canlı hayvanlara dönüşmediler.