Büyük Mutabakat’ın adayı…

Bir önceki yazımı şu cümlelerle tamamlamıştım:

“Sanki birisi için ortam hazırlanıyor, alan temizleniyor.

Davayla yaralanmış bir Belediye Başkanı…

Onun durumunu görüp iyice kabuğuna çekilen diğer Belediye Başkanı…

Ortalığa çıkmaya cesaret edemeyen diğer potansiyel adaylar…

Bir hafta içerisinde meydan boşaldı. 

İyi de kim için?

Bana kalırsa altılı masadaki tüm liderlerin iki ellerini birden kaldırıp onay verecekleri bir isim olacak aday. 

Bir düşünün bakalım kim olabilir?”

***

Sahi kim olabilir? 

Önce biraz dünyaya açılalım. 

Dünya tek kutupludan çok kutuplu düzene geçerken devletler kendini yönetecek liderleri tesadüflere bırakmıyor. 

Çünkü devletlerin en birinci önceliği artık ‘güvenlik’ oldu. 

Güvenlik mi, demokratikleşme mi tahterevallisi artık güvenlikten yana basıyor. 

Devletler varlıklarını riske edecek bir yöneticiye teslim olmak istemiyorlar. 

Hadi Rusya ve Çin otoriteryen başkanlara teslim.

Peki ya demokrasinin beşiği Amerika…?

Tekme tokat Trump’ın elinden nasıl geri aldılar devleti…

Elon Musk daha geçen hafta sosyal medyada döndürdükleri dolapları tek tek anlattı. 

***

İşte bu yüzden de Türkiye bir "Mutabakat Adayı" arıyor. 

Altılı masa ve dolayısıyla Millet İttifakı öyle bir aday çıkarmalı ki…

Hem avucunun içine kadar gelmiş seçimi almalı hem de Türkiye’nin geride kalanının gönlünü almalı. 

(Nagehan Alçı bundan sekiz ay önce “Türkiye’de artık yüzde 80'in temsil edildiği bir iktidar kurulacak. İnsanlar istese de muhalif olamayacaklar" demişti. Pek duyan olmadı.)

Hem devletin uluslararası arenadaki ilişkilerini düzeltmeli hem de güvenlik konseptinden milim ayrılmamalı.

Yeni müttefikimiz Rusya’yla yol yürümeye devam ederken bir yandan da ABD’yle flörtleşmeye devam edebilecek esneklikte olmalı. 

Yani hem dağ manzarası hem göl manzarasına sahip bir ev gibi. 

Nasıl ki S-400’leri getirip diktiğimiz halde NATO’dan çıkmadık.

Bunun daha fazlasını yapabilen bir Cumhurbaşkanı olmalı.

Sonra… 

Türkiye’nin yüzyıllık iki problemine iyi gelecek bir aday…

Kürt meselesindeki siciliyle de… 

Yüreği ağzındaki mütedeyyinler için de sıcak gelecek bir isim.

Yani Türkiye’nin yüzde 80’ini içine alan bir “Büyük Mutabakat” adayı üzerinde çalışılıyor.

***

Konuşulan bu ciddi senaryoya göre…

"Büyük Mutabakat"ın adayı olarak Abdullah Gül aday ilan edilebilir.

Peki masadan Gül’ün ismi çıkar mı? 

***

Tek tek sayalım... 

Babacan… Davutoğlu… Karamollaoğlu… 

Üç lider bir değil, iki ellerini birden havaya kaldırırlar. 

Onlarda itiraz olmaz.

Gültekin Uysal… Kemal Bey’le birlikte hareket edeceği için…

Geriye iki lider kalıyor. 

Biri Kılıçdaroğlu… Diğeri Akşener…

***

Kemal Bey’le Abdullah Bey’in ilişkisi aslında bir başka uzun yazının konusu olacak özgünlükte. 

Refah Yol hükümetinde SSK genel müdürlüğünden alınacağı sıra devreye Abdullah Bey’in girip durdurmasından…

2012'deki Cumhuriyet Bayramı'nda polis ablukasındaki Birinci Meclis binasına Kemal Bey’in barikatı yarmasına kadar Abdullah Gül’ün izlerini görüyoruz.

2018'de CHP’nin adayı Abdullah Gül’dü unutmayın.

Allah şifa versin… Temel Bey bana o günü şöyle anlatmıştı:

“Ben gittim Kemal Bey’e… Abdullah Bey’i düşünüyoruz dedim. Hiç duraksamadan tamam dedi.”

Sonra helikopter indi… Gül adaylıktan vazgeçti. Mecburen Muharrem İnce aday ilan edildi. 

Yani Kemal Bey’in ideal cumhurbaşkanı profili olarak aklında Abdullah Gül hep vardır. 

***

Abdullah Bey de CHP siyasetinde sanılanın aksine çok etkindir.

Maslak’ı aşındıran belediye başkan adaylarını o yıllarda çalıştığım CNN Türk ekranında söylemiştim.

Ama asıl ilginç olay İmamoğlu’nun aday belirlenmesindeki rolüydü.

Karadenizli aday arayışında ilk düşünülen isim Prof. Muhammed Şahin’di.

Hatta Muhammed Hoca çalışmalara başlamıştı.

Abdullah Gül devreye girdi ve Muhammed Hoca’nın adaylığı askıya alındı.

Bu aday belirleme sürecinde Kemal Bey’le 2,5 saatlik görüşme yaptıklarını Hande Fırat bizim gece görüşünde duyurmuştu.

Yani…

Abdullah Bey, CHP siyasetinin kenarında değil tam ortasında…

***

Peki ya Meral Hanım…?

Son bir yıldır bu tarafa gül atıyor… 

Bir TV programında Gül için…

“Kendisi benim arkadaşım, olumsuz bir düşüncem yok” demişti.

Kesmemiş olacak ki grup konuşmasında bir gül daha attı…

“Keşke Erdoğan’ın da Sayın Gül gibi yurt dışına gönderilip orada okuması sağlansaydı, bu olanları yaşamazdık” dedi. 

Kimse bu örneğine bir anlam veremedi. Ama Akşener durduk yere Gül’ün ismini telaffuz etmişti.

***

Meral Hanım’ın da Gül ismine büyük bir rezervi yok gözüküyor. 

Abdullah Gül’ün ismi masadan firesiz çıkabilir. 

*** 

Ankara önümüzdeki günlerde bu ilginç senaryoyu konuşacaktır.

Tabii siz buna…

YSK Başkanı Muharrem Akkaya’nın hiç üzerine vazife olmadığı halde Erdoğan’ın adaylığı için “Kendime göre bir çalışma yaptırdım. Konu YSK önüne gelir gelmez, bakacağız. Belki aday olmaz, belki başka bir şey olur... Cumhurbaşkanı, resmen adaylığa başvurmadan bu konuyu değerlendiremiyoruz” sözlerini de ekleyin. 

*** 

Ankara birçok gelişmeye gebe…

Ve Mansur mu, Ekrem mi tekerlemesinden çok daha ciddi hesapların yapıldığı bir döneme giriyor.

Benden söylemesi…