Osmanlı Devleti'nde birçok gizemli, korkutucu ve ilginç ölümlerin olduğunu ve hanedana mensup kişilerin boğularak idam edildiğini biliyoruz. İşte o hanedan üylerinden bir sadrazam var ki hikayesini eminiz ki çok az kişi duymuştur. Bu sadrazam her hanedan üyesi gibi idam ediliyor fakat öldükten sonra cesedi ile ilgili yapılanlar kan donduran cinsten..
Öldürülen bu sadrazamın cesedi önce bir çınar altına atılıyor, sonra parça parça edilip yağları halka para karşılığında ilaç niyetine satılıyor. İşte o sadrazam ve hikayesi...
Dönem, Deli İbrahim olarak da bilinen Kösem Sultan'ın oğlu İbrahim Paşa dönemi. Hezarpare Ahmed Paşa ise bu dönemde on ay on altı gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamı. Ahmed Paşa sadrazam olmadan önce ilk meslek olarak maliye kalemliği görevine getirilir.
Güzel yazısı nedeniyle 40 yaşına kadar yaptığı maliye kalemliği işinden katiplikte ilerleyerek Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'ya tezkereci olmuştur. Daha sonra ise mevkukatçı defteremini olur. 1646'da sipahi bölüğü ağası olan Ahmed Paşa, Divan-ı Humayun'daki işine gittiği ikinci gün Osmanlı Padişahı İbrahim'in dikkatini çekti ve derfterdar olur.
Rivayete göre, Deli İbrahim olarak da bilinen Sultan İbrahim'e 300 bin kuruş vererek kendini sadrazam ilan eden Ahmed Paşa, sultanın henüz iki yaşındaki kızı Beyhan Sultan Beyhan Sultan ile sözlenerek kendisini hanedana 'damat' yapar.
1947 yılında Osmanlı Devleti Venedik'le savaş halindeydi. Ahmed Paşa, savaşla ilgili kötü haberleri Deli İbrahim'e sadrazamlık makamını kaybetmemek için söylemiyordu. Bir yandan savaş devam ederken diğer yandan sultanın tuhaf isteklerini karşılıyordu. Deli İbrahim'in isteklerinden biri de bir cariyeden duyduğu samur kürküydü.
Deli İbrahim sarayın her yanını samur kürkü ile kaplarsa ölümsüz olacağını düşünüyordu. Sultan, Osmanlı'daki tüm samur kürklerini toplatmaya başladı ve sarayı samur kürkü ile çevirdi. Ahmed Paşa ise halktan samur kürkü vergisi almaya başladı. Ayrıca padişahın gözüne girmek için her yanı kıymetli taşlarla süslenmiş çok pahalı bir saltanat kayığı yaptırdı.
Ahmed Paşa diğer yandan da oğlunun düğünü için eğlenceler düzenliyor ve yaptığı harcamalar tüm şehirde yayılıyordu.7 Ağustos 1648'de kapıkulu ocakları ağaları Etmeydanında Orta Camii'de toplandılar ve padişahın samur kürkü ve kayık harcamalarına karşı ayaklanma başlattılar. Sabahta kapıkulu askerleri silahlanıp Fatih Camii'ine geldiler. Bunu haber alan Ahmed Paşa korkusundan saklandı.
O günün akşamında Ahmed Paşa'nın konağına saldırdılar ve Ahmed Paşa yakalandı. Ahmed Paşa Sofu Mehmed Paşa önüne getirilip, Cellat Kara Ali tarafından boğularak idam edildi. Öldürüldüğünde 50 yaşında olduğu söylenen Ahmed Paşa'nın cesedi, bir beygire bağlanıp günümüzde kanlı çınar olarak da bilinen Atmeydanı'ndaki çınar altına atıldı.
Yeniçeriler cesedi paramparça etti ve çok şişman biri olan sadrazamın yağları "mafsal ağrılarına iyi gelmektedir" denilerek halka para karşılığında satıldı. Bu olaydan sonra da Ahmed Paşa'ya "bin parça" anlamına gelen "Hezarpare" lakabı takıldı.