CHP farkında mı Erdoğan yeniden yükselişte

Bugünlerde CHP, İmamoğlu ceza alacak mı, Yavaş adaylıkta ısrar edecek mi, Kılıçdaroğlu yine ne dedi gibi iç meselelerle uğraşa dursun Cumhur İttifakı yeniden yükselişe geçti.

Metropol’ün anketine göre en güçlü Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan, ORC’nin anketine göre AK Parti CHP ile arasındaki oy farkını kapatıyor.

CHP yerel seçimde yakaladığı üstünlüğü kaybediyor çünkü yine aynı hatayı yapıyor ve ekonominin düzelmeyeceği tezi üzerinden genel seçimi alacağını var sayıyor.

Oysa ekonomide az da olsa stabilizasyon görüntüsü çıkar ve geniş kitlelerin önceliği geçim derdi değil ülkenin savaşa sürüklenmemesi olursa CHP ilk tercih olmaktan çıkar.

Muhalif okuyucuların “Yine mi milli beka?” dediğini duyar gibiyim.

Evet yine milli beka…

Üstelik bu sefer çok daha inandırıcı…

İsrail’in Gazze’den sonra Lübnan’a, İran’a ve Suriye’ye saldırması, yani savaşın bölgeye yayılma riski Türkiye kamuoyunun duygu dünyasını hızla değiştiriyor, tehdit algısını yükseltiyor.

Erdoğan’ın “İsrail, Lübnan’dan sonra gözünü topraklarımıza dikecek” sözünden etkilenen, endişe duyan ve her gün yağan füze görüntülerine bakarak bunun olabileceğine inanan milyonlar var.

Önceki gün yıllarca AK Parti’ye oy veren ama son dönem mesafe koyan bir tanıdığım bana “Yayınlarda söyle Erdoğan Basketbol Gelişim Merkezi açacağına Türkiye’ye demir kubbe yaptırsın” dedi. Gözlerinde panik vardı.

Devlet Bahçeli de bu yeni tabloyu görüyor.

Dün Bahçeli ile görüşen gazeteci Sinan Burhan, TV 100 Ana Haber’de MHP Lideri’nin DEM Parti ile tokalaşma kararının nedenlerini anlattı.

“Beni harekete geçiren Sayın Cumhurbaşkanı'mızın yaptığı konuşmadır" diyen Bahçeli, Erdoğan'ın Meclis açılışındaki "İktidar ve muhalefetiyle hasımlarımıza korku verecek bir şekilde çalışması elzemdir" sözleri üzerine DEM Partililerin elini sıkma kararı almış.

Burada bir CHP parantezi açalım.

Özgür Özel’in tabandan ve partiden gelen mahalle baskısına rağmen sürdürdüğü normalleşme adımları CHP’yi geniş kitleler nezdinde oy verilebilir parti konumuna taşıdı.

Sesi çok çıkan ama CHP’ye yıllarca kaybettiren keskin muhalifler “Özel Erdoğan’a yaranmaya çalışıyor” zannedecek kadar körler.

Özel Erdoğan’a değil Erdoğan’a her seçim oy veren, yerel seçimde CHP’ye kaysa da her an geri dönebilecek seçmeni kazanmaya çalışıyor.

Çünkü Özel’in çarşamba akşamı yaptığımız programda anlattığı gibi Erdoğan ile kavga görüntüsü sağ seçmeni CHP’den uzaklaştırıyor.

“Benim seçtiğim Cumhurbaşkanı’na saygı göstermiyorsun” diyorlar ve bu CHP açısından bir dezavantaj.

CHP birinci parti olmak istiyorsa Özel doğrusunu yapıyor.

Peki yeter mi?

Yetmez zaten AK Parti aradaki oy farkını hızla kapatıyor.

Bunun iki sebebi var.

Bir, CHP’nin içi karışık. Hem de dışarıdan bir el karıştırıyor sahiden karışık.

Kılıçdaroğlu, Özel, İmamoğlu, Yavaş… Hepsi birbirinin ayağını kaydırmaya çalışıyor gibi bir manzara var.

Bu istikrarsızlık görüntüsü halka doğrudan geçiyor.

İki, Cumhur İttifakı CHP’nin başlattığı normalleşmeyi bir üst seviyeye çıkarıp “Dışarıdaki hasımlarımıza karşı içeride birlik” söylemi geliştiriyor.

Yani normalleşme ikliminden sadece CHP’nin fayda sağlamasının önüne geçtiği gibi vatandaşın gözünü dış tehditlere çeviriyor.

AK Parti kurmayları çıktıkları her yayında “Türkiye 2030’a Erdoğan liderliğinde girmeli çünkü bölgesel veya küresel savaş çıkabilir” demeye başladı.

Bu söylem hızla AK Parti tabanını konsolide eder.

Erdoğan aday olmama kararı alırsa da AK Parti’nin elinde Selçuk Bayraktar ve Hakan Fidan gibi yine kitlelerin güvenlik kaygıları karşısında tercih edebileceği iki isim var.

Buna karşılık CHP’nin elindeki hiç bir aday “Türkiye’yi savaş riskine karşı koruyacak adam” izlenimi uyandırmıyor.

Özel, dış politikada yeni söylem geliştirmeye çalışsa da bu alanda gündem üstünlüğü sağlayamıyor.

Muhalefet siyasi adımlarını belirlerken, güvenlik duygusunun, değişim arzusundan da, ekonomik refah veya demokrasi talebinden de önce geleceğini unutmamalı…

Hele de ekranlarda komşu topraklara yağan füze görüntüleri varken…