Kemal Kılıçdaroğlu, HDP’nin kendi adayını çıkarma kararına ne dedi?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Uğur Dündar ile Haftanın Panoraması programında HDP'nin seçimde kendi adayını çıkarmasıyla ilgili "HDP'yle ilgili benim bir şey söylemem siz de hak verirseniz doğru değil. Ama tabii ben şahsen altılı masadan tümüyle bağımsız olarak CHP'nin genel başkanı olarak ifade edeyim şahsen bir cumhurbaşkanı demokrasiden yana tavır alan bir cumhurbaşkanı adayı çıktığında demokrasiyi savunan herkesin cumhurbaşkanı adayına destek vermesi lazım" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, HDP’nin kendi adayını çıkarma kararına ne dedi?

tv100'ün yeni yayın döneminin ses getiren transferi Uğur Dündar ile Haftanın Panoraması programının ilk konuğu Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oldu. CHP lideri duayen gazeteci Uğur Dündar'ın sorularını yanıtladı.

Bütün anketlere baktığınızda muhalefetin alacağı oyları alt alta topladığınızda cumhur ittifakının kazanmasının mümkün olmadığı gözüküyor. Ancak HDP kendi adayını çıkartma kararı aldı. Şimdi HDP'nin bu kararı almasıyla ilk turda altılı masa adayının cumhurbaşkanı seçilmesi ihtimali nispeten zayıfladı. Hele yüzde 45-45 olduğunda çok kritik bir tabloyla karşılaşıyoruz. Yüzde 10'da HDP'nin aldığını düşünürsek çok kritik bir tablo çıkıyor ortaya. Bunu nasıl aşmayı planlıyorsunuz? HDP'nin ayrı aday çıkartmasına nasıl bir yorum getiriyorsunuz?

Tabii. HDP'yle ilgili benim bir şey söylemem siz de hak verirseniz doğru değil. Ama tabii ben şahsen altılı masadan tümüyle bağımsız olarak CHP'nin genel başkanı olarak ifade edeyim şahsen bir cumhurbaşkanı demokrasiden yana tavır alan bir cumhurbaşkanı adayı çıktığında demokrasiyi savunan herkesin cumhurbaşkanı adayına destek vermesi lazım. Tabii HDP'ye de Türkiye Cumhuriyeti’nde vatandaşların oylarıyla seçtiği parlamentoya taşıdığı haftada bir kez TBMM'nin yönettiği saygın bir parti. Biz bütün partilerle ilişkimiz var. AK Parti'yle nasıl görüşüyorsak MHP'yle nasıl görüşüyorsak HDP'yle de görüşüyoruz. Herhangi bir sorunumuz yok. Bayramlaşmayı tüm partilerle yapan tek partiyiz. Onu da ifade edeyim.

 Bu girişim altılı masa adayının cumhurbaşkanı seçilmesini engellemeyecek diyorsunuz?

Bana göre, her koşulda millet ittifakının cumhurbaşkanı adayı kazanacak. Her koşulda. O konu da herkesin emin olmasını isterim. Hiçkimse karamsarlığa kapılmasın. Gençlerle de toplantı yaptım. Denizli'de gittiğim diğer yerlerde de yapıyorum. Gençlerin mutlaka sandığa gitmesi lazım. Önümüzde bir sorun var. Mayıs'ta yapılırsa seçimler üniversitede okuyan gençler bulundukları yerle evlerinin bulunduğu yerler farklı olabilir. İki seçeneğiniz var ya ikametgahlarını oraya taşıyacaklar veya oy kullanmak için anne babalarının bulunduğu yere gidecekler. İki konuda da biz çalışma yapıyoruz. İkametgahların taşınması konusunda örgütlerimiz yardımcı olacaklar. Gitmek istiyorlarsa onlarla ilgili geçen bayramda gençlik kollarımız bir kampanya yaptı ve çok sayıda genç herhangi bir ücret ödemeden otobüsleriyle ailelerinin bulunduğu yerlere bayramlaşmaya gitti. Buna benzer bir çalışmayı örgütlerimizde destek vererek gençlik kollarımız yapacak. Dolayısıyla gençlerimizin mutlaka sandığa gitmesi lazım. 6 milyon genç ilk defa oy kullanacak. Bu olağanüstü bir şey. Gençler demokrasi, özgürlük, hak, adalet istiyorlar. Değişim aslında onların elinde. Türkiye'yi değiştirecek olanlar onlar. Gençler gerçekten güzel bir Türkiye'de yaşamak istiyorlarsa attıkları bir tweet dolayısıyla polis kapılarına dayanmasın istiyorlarsa sandığa gidecekler, bir otoriter rejimi tarihin karanlık sayfalarına gömecekler. İşin özeti bu.

Grup başkanvekillerinizden sayın Özgür Özel geçen gün bir basın toplantısı yaptı. Ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun müşaviri olduğunu öne sürdüğü ki, bakanlık bunun müşavir olmadığını sadece danışman olduğunu belirtti. 8 bin kişilik bir trol ordusu yönettiğini ve bu trol ordusunun sürekli olarak siyasetçileri muhalif siyasetçileri gazetecileri linç ettiklerini, bunları telegram hesabında bazı milletvekillerinin de dahil olduğu bir dar grupta faaliyet gösterdikleri ve oradan 8 bin trole talimatların verildiklerini o talimatlar doğrultusunda da linçlerin yapıldığını iddia etti. En vahimi de bu kişinin içişleri bakanlığının emrinde bulunan emniyet genel müdürlüğü ve jandarma genel komutanlığına ait tweetleri kendi cep telefonlarından atabildiğini iddia etti. Mağdurlardan biri de benim. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Gecikilmiş bir açıklamamıydı yoksa yeni mi elinize geçti?

Bilinen ama elde verinin olmadığı bir açıklamaydı. Özgür Bey veriler ulaştıktan sonra çünkü veri olmadan açıklama yaptığınızda 10 dakika içinde yalanlayacaklardı. Hepimiz biliyorduk zaten. Ama veriler ulaşınca kamuoyuna açıklamalar yapıldı. Sık kullandığım bir deyim var. Devletin süratle çürüdüğü şeklinde. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devletini bürokrasi özetle çürüttüler. Bürokraside saygın insanlar neredeyse hiç kalmadı. Ve herkes malı nasıl götürürüm arayışı içinde. Trol ile çalışıyorsanız göreviniz oysa kamudan ihale alıyorsunuz. Onlarda aldıkları para dolayısıyla da kendi görevlerini yerine getiriyorlar. Acı olanı şu. Valilerin emniyet müdürlerin, kaymakamların yasa dışı işlerin içine girmiş olması. Acı olanı bu. Ve bunun baş aktörlüğünü de koltuğunda oturan bakanın yapmış olması. Ve onun bilgisinde dahil yapmış olması. Normalde o bakının şunu demesi lazım. Jandarma genel komutanlığına siz niye siyasetle uğraşıyorsunuz demesi lazım. Bir partinin genel başkanı yok mu? Kendisi konuşamıyor. Bürokrasiyi kullanıyor. Bürokrasiyle bize gözdağı vermeye çalışıyor. Ama onun bilmediği bir şey var. Onun bilmediği şey CHP'nin 100 yıllık geleneği. Biz Kuvayi-i Milliyeci’yiz. Senin iki tane tweetinden mi korkacağız. Biz emperyalizme karşı mücadele etmiş bir gelenekten geliyoruz. Devlet kuran bir partiyiz biz. Nasıl olurda size pabuç bırakabiliriz. Bunun farkında değiller. Tabi devletteki çürüme sadece İçişleri Bakanlığında değil, Adalet Bakanlığında da çürüme var. Ben grup başkanvekili arkadaşımı gönderdim birkaç hukukçu arkadaşla birlikte. Adalet Bakanlığına gönderdim. Ekrem Beyle ilgili sürülen hâkimin hakkında soruşturma açın. Duyumları var gazetelerde yer alıyor. Bunlar ciddi iddialar. Soruşturma açın gerçek meydana çıksın diye. Bakan korkudan soruşturma açamıyor. Hakimler Savcılar Kurulu talimat gelmeden kıllarını bile kımıldatmıyorlar. Çürümenin hangi boyutlara ulaştığını biliyoruz. O nedenle diyoruz ciddi bir çürüme var diye. Çürüme olduğu takdirde devlet kendi içinde çökmeye mahkumdur. Altı lider niye bir araya geldik. O çürümeyi sonlandırmak için. Yeni bir fidanı dikmek ve yeniden Türkiye'yi inşa etmek için.

Bir aftan söz ediyorsunuz. Biraz bilgi verebilir misiniz? Neleri kapsayacak bu af?

Tweette de vardı zaten o. Diyelim ki esnafla ilgili bazı sıkıntılar var. Ehliyeti alınan vatandaşlar var. Buna benzer. Bunun bir şekilde bitmesi lazım. Yeni bir başlangıç yapmamız lazım. Yeni bir başlangıç için bir tarih belirlemek gerekiyor. Bir süreç başlatmak gerekiyor. Tweetin temel hedefi de bu. Yeni bir başlangıç ve kucaklaşma dönemi.

 Pazartesi gününe kadar sermaye piyasası kuruluna bir süre tanıdınız. İstanbul menkul kıymetler borsasında inişli çıkışlı bir grafik söz konusu. Bir ara maliye ve hazine bakanı sayın Nebati tasarrufçuyu, tasarruf sahiplerini borsaya davet etti. Siz o süreçte bir manipülasyon olduğunu ve küçük tasarruf sahiplerinin çok zarara uğrayacağını ifade ettiniz. Ama geçen hafta içinde devreler kesildi, inişler, kayıplar oldu. Pazartesi günü siz ne yapacaksınız?

Tabii şimdiden söylemem doğru değil. Siz de bilirsiniz. Ama şu var. Bürokrasinin içindeki aktörlerle dışarıda vurgunu yapacak aktörler arasında ciddi bağlantılar var. Ve bunlar küçük tasarrufçuyu bir şekilde soyuyorlar.

Dolandırıcılık var diyebilir miyiz?

Evet diyebiliriz. Bir gün bana bir iş insanı geldi. Ayrılmış bürokrasiden. Kendi şirketini kurmuş. Gayet saygın. İçeride ve dışarıda ihracat yapıyor, ihracat yapıyor. Bir gün bürosuna birisi geliyor. Bana sermayenin şu kadarını vereceksin diyor. Durumu çok iyi. Vermem diyor. Benim şirketim denetlenebilir diyor. Bir sabah kapısına savcı dayanıyor, polis dayanıyor. Ve savcı ifadesini aldıktan sonra ellerine kelepçe vurarak hâkimin huzuruna çıkarıyorlar. Hâkim diyor senin ne işin var burada. Ben de bilmiyorum diyor. O ihbarı yapan kişi, yine bu sermaye piyasasıyla ilgili sosyal medyada haber yapan haber sitelerine haber gönderiyor. O kişi tutuklanacak biraz sonra diye. Ama bu kişi tutuklanmıyor. Hâkim serbest bırakıyor. Senin bir günahın yok diye. Bürokrasi karar alıyor bununla ilgili. İnceleme başlattığına dair. Benim yurt dışındaki itibarım sarsıldı diyor. Artık benim hiçbir şeyim yok diyor. İçeride ve dışarıdaki vurguncular arasında iş birliği yapılıyor. Ben bunu gayet iyi biliyorum. Bunu o piyasada çalışan bütün dürüst insanlar biliyor. Bunun önleminin alınması lazım. Ama almıyorlar. 2,5 milyon dolar rüşvet alan bir kişi nasıl olurda güzel yüzle 600 milletvekilinin önüne çıkar. Bu nasıl ahlaktır. İnsan yerin dibine girer. Hiçbir şey olmamış gibi. Sanki o hiçbir şey çalmamış gibi mümkün olsa dürüst insanı suçlayacak sen nasıl bu kadar dürüstsün diye. Şener Şen'in güzel bir filmi vardı. Namussuz diye. Türkiye şimdi o süreci yaşıyor.

Türkiye'nin OHAL sürecinde seçime gitme olasılığı var mı? Çünkü atmosfer giderek gerginleşiyor. Sayın Ekrem İmamoğlu'na yönelik yargı kıskacının verdiği izlenimler maalesef üzücü. Bu süreçte bir OHAL ilan edilip Türkiye seçimlere OHAL'de gidebilir mi?

Hangi hal olursa olsun biz bu ülkeye demokrasiyi getirmeye kararlıyız. Ama sabır istiyoruz. Elbette tahrik edilecek toplum bir şekilde. Gerginlik ortamı yaratılmak istenecek. Hepimiz büyük bir sabırla sandıkta bekleyeceğiz oyumuzu kullanacağız demokratik yollarla bunları göndereceğiz. Türkiye bir daha bu tür kara tablolarla karşı karşıya kalmasın. Çünkü çok ağır bir deneyim yaşıyoruz. 7'den 70'e herkes huzursuz. Bir avuç var tepede çok mutlu olan. Ama onun dışında Saray'da çalışanların bile huzuru yok. Onu da ben gayet biliyorum. Türkiye büyük ve güzel bir ülke. Saray'da da herkes kötü diyemem yani. Orada çalışan bürokrasi var. Namuslu bürokratlar her yerde var.

Sayın Özgür Özel'e son açıklamalarıyla ilgili bilgiler AK Parti içindeki bir hesaplaşmanın sonucu olarak gelmiş olabilir mi?

Onu bilemem. Ama bürokrasiye bir çağrı yapmıştım. Evde çektiğim bir videoyla. O çağrıdan sonra bürokraside yanlış dosyalara çok sayıda bürokrat imza atmadı. Onların bir kısmı görevden alındı, bir kısmı ayrıldı. Dolayısıyla herkes yerinde bekliyor. O namuslu insanların bürokraside önüne çıkan bütün engelleri kaldıracağız ve onlar devlette liyakatine uygun olarak çalışacaklar.

Seçimlerde sandık güvenliği nasıl sağlanacak? Güvence altına alınmayan tek bir sandık kalacak mı?

SANDIK GÜVENLİĞİ İÇİN ÇALIŞMALARI NE?


Sandık güvenlik konusuna çalışıyoruz. Sadece biz değil altı liderle beraber çalışıyoruz. Biz şu anda seçim sandıklarında görev alacak arkadaşlarımızın yanlış hatırlamıyorsam yüzde 75,76'sını tamamladık. Türkiye'de 200 bin sandık var. 198 bin küsür var, biz yuvarlak 200 bin diyoruz. Bunları tamamladık. Biz gönüllü ordumuz var gençlerden oluşan. Bunlar diyelim ki Şırnak'ın herhangi bir görevlisine telefon açıyorlar. Siz hangi sandıkta görevlisiniz. Doğruyu söylüyorsa yanına bir artı, bilmiyorum diyorsa yanına bir eksi. Hemen il başkanı arıyoruz bu arkadaşın yerine yeni bir arkadaş atayın diye. Bu kadar dikkatli çalışıyoruz. Ayrıca onları eğitiyoruz. Sandık başında nasıl durmaları gerektiği, tutanağı hangi koşullarda imzalamaları gerektiğini söylüyoruz. Aynı zamanda bütün büyük metropollerde gönüllü avukatlar görev alacak. Bir sorun çıktığında avukat arkadaşı davet edecekler. O bağlamda çalışacak. Genel merkeze de sandık görevleriyle ilgili gelen bütün şikayetleri değerlendirecek bir hukuk komisyonumuz olacak. Sandık tutanağı imzalandıktan sonra tutanağın filmi çekilecek. Yani cep telefonuyla fotoğrafı çekilip genel merkeze atılacak.