Kılıçdaroğlu’ndan İmamoğlu’na 2 tavsiye: Mutlaka yapmalısın!
Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu, İBB yurtlarında kalan kız öğrencilerle bir araya geldi. İmamoğlu, Kılıçdaroğlu'nun kendisine verdiği tavsiyeyle ilgili "Genel Başkan’ımız bize birkaç konuda sürekli hem tavsiye hem de ‘mutlaka yapmalısınız’ dediği husus vardır. Bunlardan bir tanesi kreş, bir tanesi öğrenci yurdu." ifadelerini kullandı.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB yurtlarında kalan kız öğrenciler ile dün akşam Kadıköy Moda İskelesi'nde çay ve simit eşliğinde sohbet etti. Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu, gençlerin sorularını ve taleplerini dinleyerek çözüm önerilerini anlattı. Kemal Kılıçdaroğlu, bugün sosyal medya hesabında, “Seçimin kaderini kim belirleyecek” mesajıyla gençlerle yaptığı sohbetten kesitler içeren bir video paylaştı.
“13. CUMHURBAŞKANI’MIZA MODA’YA HOŞ GELDİĞİNİZ DİYORUM”
İmamoğlu, “Genel Başkan’ımıza, 13. Cumhurbaşkanı’mıza Moda’ya hoş geldiğiniz diyorum. Moda İskelemiz, çok şık bir iskele. Burası, göreve geldiğimizde biraz metruk bir haldeydi. Farklı kullanımlar için tahsis edilmiş bir yerdi. Burayı tekrar Büyükşehir Belediyesi’ne kazandırmak için bir kısım hukuki girişimlerimiz oldu ve ardından mutlu sonu elde ettik. Burası tekrar kurumumuza dönmüş oldu. Biz, o esnada, burayı nasıl bir fonksiyonla kullanalım diye arkadaşlarımla birkaç kez ziyaret etmiştik. Gördüğünüz gibi bir kafesi olan ama kitaplar, kütüphane ve buradaki oturma grupları aslında böyle değil. Çok şık, çok iç içe." dedi.
“FİYATLAR NASIL BAŞKAN”
Kılıçdaroğlu, İmamoğlu’na, “Fiyatlar nasıl Başkan” diye sordu. İmamoğlu da “Dönemin maliyetleri üzerinden bizim ucuza kahve, çay ikramımız oluyor ama yine de daha ucuza yapsak keşke diyecek durumdayız. Çünkü bu mekanlarımız kâr amacı gütmüyor. Böylesi güzel bir noktayı halka açık hem bir kitap bölümü olan, İstanbul Kitapçısı’nın da belli yerlerde satış yeri var ama burası daha çok kütüphane kimliğiyle hizmet veriyor. Böyle bir alanı kazandırmaktan gerçekten büyük bir gurur duydum” sözleriyle yanıt verdi.
“BİR KURUŞ ALINMADAN SAHİPLERİNE TESLİM EDİLECEK”
Kılıçdaroğlu, “Bir kişinin, herhangi bir vatandaşın gidip bir dükkanı, bir daireyi satın alması için binanın bitmesi ve her şeyiyle satışa hazır hale gelmesi lazım. Bunun için 23 ayrı belge düzenleniyor. 43 ayrı kişi, bu belgeleri imzalıyor. Demirinden betonuna kadar bütün alanların her aşamasında ‘depreme dayanıklı’ diye belgeler yapılıyor, imzalanıyor. Vatandaş, sadece bir kez gidiyor tapuya, daireyi almak için tek imza atıyor. ‘Bu kadar devletin öngördüğü bütün kurallara göre bu bina yapıldı, depreme dayanıklı, ben de gidiyorum, bu daireyi satın alıyorum’ diyor imzalıyor. Burada idarenin kusuru var. Anayasa’ya göre idarenin kusuru halinde idare, doğan zararı tazmin etmenle mükelleftir. Siz konut yapıyorsunuz, insanlar hayatını kaybetmiş, insan kayıpları var, ‘Ben sana bina yapacağım, sana tekrar satacağım 20 yıl vade ile’. Hayır, bunu kabul etmiyoruz. Göreceksiniz, 15 Mayıs’tan sonra bütün depremzedelerin yıkılan evleri, ahırları, dükkanları tümüyle yapılacak, bir kuruş alınmadan sahiplerine teslim edilecek. Çünkü sosyal devlet dediğiniz budur, hukuk devleti dediğiniz budur” diye konuştu.
“GENEL BAŞKAN’IMIZ BİZE BİRKAÇ KONUDA SÜREKLİ HEM TAVSİYE HEM DE ‘MUTLAKA YAPMALISINIZ’ DEDİĞİ HUSUS VARDIR. BUNLARDAN BİR TANESİ KREŞ, BİR TANESİ ÖĞRENCİ YURDU”
İmamoğlu, “Yurtların büyük ihtiyaç olduğunu biliyorduk. İstanbul’da Büyükşehir Belediyesi’nin ilk kez yurdunu açmak bizi üzdü açıkçası. Halbuki öğrenci kenti diye tariflediğimiz, milyonun üstünde öğrencisi var bu şehrin. Böylesi bir kentte İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin öğrenci yurdu olmaması büyük bir sıkıntı. Genel Başkan’ımız bize birkaç konuda sürekli hem tavsiye hem de ‘mutlaka yapmalısınız’ dediği husus vardır. Bunlardan bir tanesi kreş, bir tanesi öğrenci yurdu. Şu anda 3 bine yakın kapasitemiz var. Bu sene 5 bin oluyor. Çok hızlı 10 bine çıkartmak istiyoruz. Bazı bağışçılarla bunu yapabilmemiz mümkün. Geçmişte hiç mi yurt yapılmamış? Yapılmış. Hatta bir başka hazır yurdun içinin donanımı da yapılmış. Kirası da ödenmiş. Ama x, y, z vakıflarının, derneklerinin… Kimseyi karalamak için söylemiyorum ama senin böyle bir şey işletmen, kamu kurumu olarak gençlere bu imkanı sunman o kadar kıymetli ki. Şu an aslında her birinizi, bir yönüyle de kurumumuzun bir gönüllüsü olarak görüyorum. İBB’yi tanıyorsunuz, 360 derece kurumlarımızla irtibat halindesiniz. Belki staj imkanlarından faydalananlar var aranızda. Çok mutluyuz, sayısını da artıracağız. Kaldı ki bizim özelikle KYK yurtlarıyla ilgili hem de sayı artırıcı hem de bursları yükselten vaatlerimiz var, değil mi efendim” diyerek Kılıçdaroğlu’na döndü.
“BİR YIL İÇİNDE TÜRKİYE’DE YURT SORUNUNU ÇÖZECEĞİZ”
Kılıçdaroğlu, “Var var. Bir yıl içinde Türkiye’de yurt sorununu çözeceğiz. Bir kişilik, üçer kişilik sıcak-soğuk suyu, geniş bant internet erişimi, çalışma odaları, konferans salonları, kütüphanesi olan yurtlar yapmak zorundayız. Böylece üniversiteye gelen herhangi bir evladımız rahatlıkla yurda yerleşebilecek. Arkadaşlıkları geliştirebilecek. İnternet, çalışma mekanı sorunu çekmeyecek. Daha rahat edecek. Bunu bir yıl içinde bitirmeyi hedefliyoruz” dedi.
“BİRİNCİSİ, BU YÖK DEDİĞİMİZ BELAYI KAPATACAĞIZ. İKİNCİSİ, KONTENJANLARI YENİDEN BELİRLEYECEĞİZ”
Kılıçdaroğlu, “Birincisi, bu YÖK dediğimiz belayı kapatacağız. İkincisi, kontenjanları yeniden belirleyeceğiz. Türkiye’nin ihtiyacına göre belirleyeceğiz. Bunu yaparken de planlama yapacağız. Biliyorsunuz ki Planlama Teşkilatı kapatıldı. Biz, Planlama ve Strateji diye yeni bir planlama örgütü kuracağız. 6 lider anlaştık. Eğitimin planlanması lazım. Kaç öğretmene, kaç veterinere, kaç eczacıya, hukukçuya ihtiyacımız varsa ona göre planlanacak. Ona göre öğrenciler alınacak. Şimdi nerede boş bir bina varsa orayı hukuk fakültesi yaptılar. Bir masa, bir sandalye, bir hoca yetiyor zaten. Bir süre sonra, üniversiteye büyük bir heyecanla başlayıp, üçüncü sınıftan itibaren ya ‘mezun olunca ne olacağım’ kaygısı içine düşen ve bir süre sonra da ‘ben işsiz mi kalacağım’ diye o kaygıyı besleyen sürekli ve sonunda da ‘Türkiye’de ben iş bulamayacaksam ben en iyisi yurt dışına gideyim, orada çalışacağım’ diyen bir atmosferin içine sürükleniyorsunuz. Buradan çıkarmak lazım. Planlamayla. Ben size ‘hemen yarın bunu yapacağız dersem’ doğru değil. Önce planlama. Hangi alanda ne kadar ihtiyacımız var? Ona göre planlanacak” diye yanıt verdi.
“ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNDEKİ TEKNOLOJİ LİSELERİNİN YÖNETİMİ İLE MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ORTAK KARAR ALACAKLAR”
Kılıçdaroğlu, “Mezun olduktan sonra işi hazır olacak. Ama üniversiteye gitmek istiyorsa iz düşümü olan fakülteye artı puan ile gidecek. Diyelim motor bölümünde okudu, stajını yaptı, eğer üniversiteye gitmek istiyorsa makine mühendisliğine artı puan, normal liseden mezun olan diyelim ki x puan ile giriyorsa bu daha düşük bir puan ile oraya girebilecek, temel eğitimi aldığı için. Böylece teknoloji liseleri cazip hale gelecek. Teknoloji alanı, süratle değişen ve gelişen bir alan. Bu organize sanayi bölgelerindeki teknoloji liselerinin yönetimi ile Milli Eğitim Bakanlığı ortak karar alacaklar. Hangi alanda elamana ihtiyaç varsa o alanda özel olarak eğitim yapılacak. Bu, üniversitelerin yükünü azaltacak, ara elaman dediğimiz ihtiyacı karşılayacak, kimse işsiz kalmayacak, nitelikli olanlar üniversiteyi gitmiş olacak. Bir toplumda herkesin üniversite mezunu olması şart değil, öyle bir kural da yok zaten. Dolayısı ile belli bir eğitimi, beceriyi yakalayanlar üniversiteye, diğerleri işsiz kalmamak ve ona uygun altyapıyı oluşturmak çerçevesinde teknoloji liselerine, -biz, bunlara çağdaş köy enstitüleri diyoruz- gidecek. Kursunu görecek, eğitimini alacak, sosyal güvenliği, iyi bir eğitimi olacak. Fabrikada iyi çalışacak. Yani bir meslek sahibi, sanat sahibi olacak. Kendi kendisi mutlu olacak, ailesi mutlu olacak. Fabrikada yükselebilecek.” dedi.
“TÜRKİYE’NİN KADERİNİ DEĞİŞTİRECEK OLAN SİZSİNİZ”
Gençlere seslenen Kılıçdaroğlu "Önümüzdeki seçimde 5 milyon 300 bin genç oy kullanacak. 5 milyon 300 bin genç kime oy kullanacaksa o kazanacak. Dolayısıyla bizim tercihimizden çok sizin tercihiniz önemli. Siz diyorsanız ki ‘bu düzen çok güzel, ne güzel biri, elinde sopa var, bir şey dediğimiz zaman kafamıza vuruyor, biz devam edelim’, devam edecek. ‘Hayır, biz bunu istemiyoruz, biz rahat olmak istiyoruz, düşüncelerimizi özgürce açıklamak istiyoruz, baskı görmek istemiyoruz sokakta, cadde’, o zaman oyunuzu ona göre kullanacaksınız. Türkiye’nin kaderini değiştirecek olan sizsiniz.” diye konuştu.