CHP lideri Özgür Özel asgari ücret teklifini açıkladı: Sendikalara seslendi!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. CHP lideri Özel konuşmasında iktidara yüklenirken, yeni yılın yaklaşması ile birlikte beklenen asgari ücret zammına değindi. Özel, ''Her ay açlık ve yoksulluk rakamı açıklayanlara, görevini yeni yeni hatırlayan sendikalara sesleniyorum. Bu zam yüzde 80'dir ama hiç değilse biraz nefes alacağı 30 bin TL'lik asgari ücrette direnelim.'' dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, CHP'nin grup toplantısında önemli açıklamara imza attı.
''İLK SÖZ TUTULDU''
Konuşmasının vefatının 18. yıl dönümünde andığı CHP eski Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti eski başbakanlarından Bülent Ecevit'i yâd ederek başlayan Özgür Özel başlıca şu açıklamaları kaydetti:
"İlk söz tutuldu. Girilen ilk yerel seçimlerde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisi, Türkiye'nin birinci partisi. Sözlerimizi teker teker tutmaya, kararlılıkla inançla ilerlemeye ve partimizin yaşayan genel başkanlarına en büyük vefayı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisini iktidar yaparak göstermeye kararlıyız arkadaşlar.
''BENİM HALA CANIM YANIYOR''
Geçtiğimiz yıl buraya ilk çıktığımda diyabet hastası bebeklerin durumunu gündeme getirmiştim. Artık Türkiye'deki çocuklar hariç bütün dünyada çocuklara bir sensör takılıyor anneye babaya uyarı gidiyor. İnsülin olması gerekiyorsa iğne oluyor. Bizim Sosyal Güvenlik Kurumumuz bununla ilgilenmiyor. Bakan çıkıp sorunu çözeceğiz demişti.
1 yıl geçti bebeklerin günde 10-12 kez parmakları deliniyor. Sayın Bakan, benim hala canım yanıyor. Sizin sözünüzü tutmanızı bekliyor bu evlatlar. Bir kez daha hatırlatıyoruz.
ANKETLER VE CHP'NİN DURUMU
Altı büyük, hiçbir partiye ait olmayan bir firmanın anketini inceledik toplantıda. Bugünden itibaren 81 il başkanının kenetlenmesi ile aday belirlemede kadınların ve gençlerin öncülüğünde ölçme değerlendirmeye yaptığımızda CHP'ye yüzde 34 ile CHP birinci parti oluyor.
''ÜÇ BÜYÜK SALDIRI VAR''
CHP ve Türkiye’ye üç büyük saldırı var. Meclis başkanını da alet ederek, bir ara ittifak ortaklarını konuşturarak, meclis başkanının randevu alıp gelmesiyle yeni anayasa konuşalım. Cevabımız net olmuş, hem sayın Kurtulmuş’a ham sayın Erdoğan’a.
Mevcut anayasaya uymayanlarla anayasa konuşulmaz, anayasa yapılmaz. AİHM kararları uygulanmadan, Gezi Davasında tutuklananlar özgürlüklerine kavuşmadan bu kapıyı çalmayın dedik. Amaç anayasa tartışmasını yeniden kendi gündemine almak.
''KAPALI TOPLANTIDA KONUŞULANLARI SÖYLEMEDİK''
Biz emekli konuşuyoruz, biz yoksulluk, umutsuzluk konuşuyoruz. Biz asgari ücrete zam diyoruz. Dört kez vereceğiz dediler 2 kere bile yükseltmediler. Biz umutsuzluğu umuda çevirmeye çalışıyoruz. Halkın gündeminde CHP önde biz gerideyiz dediler, aman dediler gündemi ele alalım.
Tam o gündem kapandı, toplum hayat pahalılığı altında ezilirken bu sefer '3. Dünya Savaşı'nı' konuşmaya, İsrail'in Türkiye'ye saldıracağını söylemeye geldik. Kapalı toplantıda konuşulanları söylemedik, konuşulmayanları ifşa ettik.
'Kapalı oturum milletten gerçekleri kaçırmaktır' diye bir safsatadansa gördük ki hep beraber orada hiçbir şey konuşulmadı. Millete böyle bir şeyin siyasete alet etmek için, korkuyu örgütlemek için, umudu örgütleyemiyor, korkuyu örgütlemek için yaptıklarını ifşa ettik.
ÖCALAN ÇAĞRISINI HATIRLATTI
Yeni bir hamle ülke gündemini meşgul etmeye başladı. Sayın Bahçeli önce el sıktı, sonra Abdullah Öcalan'ı kendi konuştuğu kürsüye davet etti. Açıklama yapıp 'umut hakkından' yararlanmasını önerdi. Erdoğan'a konuş çağrısı yaptık. Bu çağrımızdan birkaç gün sonra Bahçeli'yi övdü ve bu projeye sahip çıktı.
''KÜRT SORUNU VARDIR''
Kürt sorunu yoktur diyorlar. Kürt sorunu vardır. Kürt sorununun çözüm adresi Meclis'tir ve toplumsal mutabakatla bu sorun çözülebilir.
ESENYURT YORUMU
Yerel seçimlerde İstanbul'un en büyük ilçesine kayyum atıyorlar.
Bu sürecin tuzaklarla dolu bir süreç olduğunu bilelim. Kurduğu hiçbir tuzaktan sonuç alamayan iktidar yerel seçimlerde birinci parti olan partiye kayyım atadılar. Esenyurt üzerinden İstanbul'u, İstanbul üzerinden Türkiye'yi kuşatmaya tenezzül ediyorlar. Esenyurt'a üzülüyorsan Mardin'e de üzüleceksin. Mardin'e üzülüyorsan Esenyurt'a da üzüleceksin. İlk kayyım atandığında yüzde 51 ile geldi Ahmet Türk son seçimde ise yüzde 57 ile. Ne seçmeni ikna etmişsiniz ne de Ahmet Türk'ün demokratik zırhı içine işlemiştir. Kayyım kararları siyasi kumpaslardır. bu milletin vicdanından dönmüştür. Ne yaparsanız yapın bu ülkenin gerçek gündemini unutturmaya izin vermeyeceğiz ve konuşacağız."
ZAM HATIRLATMASI
4 Ocak'tan itibaren her kaleme en az yüzde 44 zam gelecek, 66'ya kadar bile çıkabilir. 17 binlik asgari ücrete temmuzda zam yapmadılar ve şimdi 'hedeflenen enflasyona' göre zam yaparak asgari ücretliyi bir sene daha ezmek istiyorlar. Her ay açlık ve yoksulluk rakamı açıklayanlara, görevini yeni yeni hatırlayan sendikalara sesleniyorum. Eğer asgari ücrete hak ettiği zam yapılmazsa, ki bu zam yüzde 80'dir ama hiç değilse biraz nefes alacağı 30 bin TL'lik asgari ücrette direnelim. 'Eğer 30 yoksa biz bu işte yokuz diyelim'. Asgari ücrette kabul edilebilir son fiyat 30. 30 yoksa biz bu işte yokuz." diyebiliyorsanız biz bu parayı alırız. Bu mücadeleye davet ediyorum herkesi. Ve biraz önce söyledim, ne istiyorlar? Bazı şeyler konuşulmasın, bazı şeyler konuşulsun.
ÇEYREK ALTINLA HESAPLADI
2002'de geldiklerinde en düşük emekli 8 çeyrek altın alıyordu. Bu hesap şaşar mı? Çeyrek altın hesabı. 2002'de 8 çeyrek alan asgari ücret, en düşük emekli maaşı bugün 2,5 çeyrek alıyor. 5,5 çeyrek kayıp. Asgari ücret 7 çeyrek alıyordu, bugün 3 çeyrek alıyor. 4 çeyrek kayıp. KYK öğrenci kredisi 1,5 çeyrek altın alıyordu. "400 lira-cık." diyordu Erdoğan ona. Çeyrek çeyrek altın alıyor. Çeyrek çeyrek altın, 0,25. 1,25 çeyrek altın kayıp. İşte bunun yerine bunu konuşmamız lazım. Onlar Türkiye'nin, Türkiye'nin gerçekleri konuşulmasın diye ve bu düzen böyle sürsün diye, açlık, yoksulluğu yaratan Erdoğan gitmesin, başımızda kalmaya devam etsin diye, emekli bu rakamı duymasın, ayağa kalkmasın diye, asgari ücretli hakkını istemesin diye, öğrenci umutlarını çalan hırsızlara "Artık ben siyasetle ilgilenmiyorum, fırsatını bulursam yurt dışına gideceğim." desin de seçime katılım oranı düşsün diye bunlar konuşulmasın istiyorlar. Bunları konuşmaya, sonuna kadar konuşmaya, yakanızı bırakmamaya ant içmişiz, ant içmişiz, ant içmişiz.
''ESENYURT KENT SUÇLARI MÜZESİ GİBİ''
Şimdi, şimdi kayyum meselesine bir başka bakışı hatırlatmazsam büyük bir eksik bırakmış olurum. 15 Ağustos 2016, OHAL KHK'sı ile kayyum atama yetkisi aldılar. O günden bugüne 149 kayyum atadılar. 145'ti. Son dördünü birlikte bir kez daha son günlerde yaşadık. 149. Bu kayyumlar neden atanır? Bir, çok net; siyasi sebepleri var. Alamadığı ili almak, yarım kalan ranta devam etmek için. Esenyurt'u bizden aldıklarında 2004'te 100.000'di nüfusu. 1 milyon yaptılar 2019'da geri aldığımızda. Gidin gezin, Esenyurt, kent suçları müzesi. Her türlü kent suçunu oraya işlemişler. 10 kat yerine 25 katlar, küçücük arsalara kocaman yerler, arasından rüzgâr geçmeyen siteler, evler, evler, evler. Trafik korkunç, altyapı korkunç ve o Esenyurt'u o hale getirenler ve seçmenden Esenyurt'u bir daha alamadılar. İki kez üst üste alamadılar, alıp ranta istiyorlar. Bir tarafı bu. Bir tarafı Sayın Özer'in kimliği üzerinden Kürtlere "Sen eşit olamazsın, olacaksan dediğimi yapacaksın." diye şantaja devam etmek istiyorlar. Peki sadece bu kayyumlar bunlarla mı kalıyorlar? Mardin'e atanan kayyum. Bunu daha önce de dile getirmiştim. Şimdi tekrar göstermenin, tüm Türkiye'ye göstermenin zamanıdır.
''BİR ALIŞVERİŞE GİRMİŞLER''
Şimdi konuşmamın bu son kısmında bir çağrıyı, bir hatırlatmayı ve bir çağrıyı yapmak isterim. Baştan beri anlattığım sebeplerle bir el sıkıldı. İmkan vardı. Dedik ki: "Vay, şimdi de sen mi demeleniyor demeleniyor musun. Ne oraya ne oraya saygısızlık yapmadık. El sıkmak kıymetlidir." dedik. "Normali budur." dedik. Söz söylendi, dendi ki: "Terörü bitireceğiz." Dedik ki: "Yöntem yanlış. Söylediğiniz sözün, yapmayı teklif ettiğiniz işin bir sırasının olması ve bu işin bütün dünyada çatışmalar nasıl çözümleniyor, terör nasıl bitiriliyorsa o yolda olması lazım." dedik. Ama yine de "Umutumuz barıştır, kardeşliktir." dedik.
''Kürtlerin her birisi kendini benim kadar bu ülkenin sahibi hissedene kadar bu mücadeleyi vereceğiz." dedik. 4 tane, 4 tane temel yaklaşım ortaya koyduk. Bu Mecliste olacak, şeffaf olacak, samimi olacak ve mutabakatlı olacak. Biraz önce söyledim, şehit ailelerinin ve gazilerin rızası alınmadan asla olmayacak dedik. Bir tarafta, bir tarafta bunu, bu samimi yaklaşımımızı bu ülkede annelerin gözü yaşlanmasın, ağlamasın, artık şehit gelmesin, anneler ağlamasın, Türkiye'nin bütün parası bu işlere değil, yoksulumuza, işsizimize aksın isteyen herkese bu samimi çağrımızı ve bu pozisyonumuzu sürdürdüğümüzü teyit ediyoruz. Ve sözüme değer veren, bu iktidara güvenmeyen, muhalefete ve partimdeki tüm üyelere, partime oy veren herkese sesleniyorum: Bir büyük oyun var, bir büyük oyun. Bugün o oyunun ne olduğu çıktı. Açıkça söyledi: "Anayasayı değiştirsek fena mı olur? Çıksa, umut hakkından yararlansa. Anayasayı değiştirsek fena mı olur? Recep Tayyip Erdoğan bir daha seçilse ne olur?" Hesap bu. Bir alışvere girmişler, bir pazarlık etmişler. Belki o pazarlıkta nihayete ermişler ya da eremeyip bir yerde tıkanmışlar. Şu anda ya zorlayıcı bir şantajla ya da bir algı yönetimiyle karşı karşıyayız.