CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Özgür Özel olacak

Ankara’da siyaset kazanı son dönemde biraz daha hızlı kaynamaya başladı.

Telefonlarımız daha sık çalıyor.

Ak Parti’de MKYK ve MYK değişikliği sonrası “kabine değişikliği” beklentisi var. Bayramdan sonra kabinede iki isim değişebilir. 17 olan bakanlık sayısı “bir bakanlık bölünerek” 18’e çıkabilir. Değişiklik geniş kapsamlı olmayacak.

CHP’de neler oluyor?

Kamuoyunun yakından tanıdığı CHP’li bir isimle iftar sonrası Çukurambar’daki bir kafede buluştuk. Bu kafeye uzun zamandır gitmiyordum, birkaç dostumuzla ayaküstü sohbet etme fırsatı buldum.

Her ne kadar “şaibe” iddiaları var ise de CHP Genel Başkanlık koltuğu “sıradan koltuk” değildir. Cumhurbaşkanı adaylığı da “çantada keklik” değildir.

CHP’de aktif siyaset yapan isimle sohbetimizde aldığım birkaç notu maddeler halinde paylaşıyorum:

1)Partimizde liderlik tartışması ve kurultay havası yok, ancak bölünmüşlük hiç bu kadar fazla olmamıştı. Bu durum partideki tüm tarafları rahatsız ediyor.

2)Ekrem İmamoğlu aday olursa (CHP’liler olarak) hepimiz destekleriz.

3)İmamoğlu aday olamazsa partide infial oluşmaz.

4) (Planınız var mı? Sorusu üzerine) Bir plan yok, çünkü aday belirlemek için önümüzde aylar değil yıllar var. Partimizde bu noktada panik havası yok.

5)Mansur Yavaş’ın oy potansiyeli var, ancak bizdeki anketlerde önde çıkmıyor.

Özgür Bey’in adaylığını konuşmadık, ama anladığım kadarıyla sürecin sonunda, yani 2027-2028 seçiminde CHP’nin adayı Özgür Özel olacak gibi duruyor. Ekrem İmamoğlu’na karşı CHP içinde son 3 aylık dönemde bir “antipati/soğukluk” oluştuğunu görüyorum.

İmamoğlu CHP’nin cazibe merkeziydi, merkez dağılmış görünüyor.

Peki, Muharrem İnce ne olur?

Ahmet Davutoğlu ne kadar Ak Parti’ye dönemezse Muharrem İnce de o kadar CHP’ye dönemez.

Partide karşılığı kalmamış.

“HÜLASA”

Harcanan seçim çalışması paraları, hizmet etmemeleri gibi unsurlariç siyasete ve seçmene etki etmiyor.(Medya AŞ soruşturmasında patlama olursa o ayrı)

"Tepki oyları" diye bir durum var. Yoksa “Kent Lokantaları” dediğiniz yerlerden 81 ilin birçok belediyesinde hem de İstanbul’dan daha iyi şekilde yıllardır var.

İmamoğlu sadece Cumhur İttifakı’na değil CHP içindeki bazı gruplara da itici gelmeye başlamış.

Yavaş’a oy verenlerin çoğu İmamoğlu’na sıcak bakmıyor.

Mansur Bey aday olur mu? CHP’nin onu aday yapması zor; aday olsa bile kitleleri harekete geçirmesi daha zor görünüyor.

23 Mart’ta CHP’nin kendi içindeki ön seçimden İmamoğlu’nun çıkması garanti; çünkü diğer adayları makas gibi kestiler. Buradan Ekrem Bey’in çıkması onun adaylığını garanti etmiyor.

Bana sorarsanız Ekrem Bey aday olsun ve sandığa gelsin. Lakin CHP içinde “Aday olmasın” diyen önemli bir klik olduğunu bilin.

“DEM PARTİ, AK PARTİ VE MHP BİRLEŞİYOR MU?”

“Nereden çıktı, öyle şey olur mu?” diyenler olabilir ve haklılar! Madem olmazsa neden birileri ısrarla, “Ak Parti ve MHP’nin amacı “Anayasa Değişikliği” deyip duruyor.

Başkan Erdoğan ve Devlet Bahçeli bunun için mi “Terörsüz Türkiye” diyor?

Bence artık saçma soruları bırakmanın zamanı geldi. “Federasyon ve ayrı devlet için pazarlık yapılıyor” diyenleri bu saatten sonra gayr-i samimi ve art niyetli buluyorum.

DEM parti eğer, “Terörsüz Türkiye Partisi” olacaksa ki gidişat onu gösteriyor, bu takdirde ister CHP ile ister Ak Parti ile hareket etsin. Mevzu ittifaklar değil, esas mesele terörün “gerçek anlamda” kökten bitmesi.

“HANİ ALEVİ KATLİAMI VARDI?”

Alevi kardeşlerimizi seviyorum. Bu tartışma “Alevileri kullanmak isteyenlerin” ortaya attığı küreselkumpastır. Geçen hafta Alevi katliamı vardı da bu hafta mı bitti? Ali Mahir Başarır ortalığı yıkıyordu, Suriye’ye gidiyordu. Neden sus pus oldu?

İşte CHP vizyonu bu kadar, 1 haftalık vizyon!

Başkan Erdoğan “2053, 2071” derken CHP daha bir hafta sonrasına karar veremiyor!

Devlet Bahçeli, “Öcalan” diyerek büyük risk alırken CHP adeta pedikürden çıkmış tırnaklarının incinmesinden korkuyor.

“SELAHATTİN DEMİRTAŞ’I AF MI ETTİK?”

Demirtaş, Öcalan, Salih Müslim, Ferhat Abdi Şahin gibi isimler bizim nezdimizde dün ne ise bugün de odur. Şimdi buraya “fakat” eklemek gerekiyor.

Bunların tamamı; “Herhangi bir şart olmaksızın örgütler feshediliyor” diyorlar.

Ret mi edelim? Olumsuz mu bulalım?

“Kabul etmiyoruz, silahlanmaya devam edin” mi diyelim?

“İhtiyatlı iyimserlik” sözünü ilk ben kullandım. Sonra Özgür Özel’in de bu kavramı kullandığını gördüm.Ancak ben süreci desteklerken Özgür Bey’in ana muhalefet lideri olarak elini Başkan Erdoğan ve Bahçeli gibi taşın altına koymasını beklerim. Lakin kendisi mevzuları kenardan seyretmeyi tercih edip partisinin “cumhurbaşkanı adayı” belirleme sergüzeştini daha çok önemsiyor.

Güvenlik kaynaklarıyla yaptığım görüşmelerden edindiğim izlenimi çok net yazıyorum:

1)Devletin eli her an silahındadır ve illegal gruplar bitse dahi o el “86 milyon vatandaşın” ve komşu ülkelerin selameti için silahtan çekilmeyecek.

2)Suriye’de imzalanan antlaşmaya uyulmazsa Türkiye Cumhuriyet Tarihi’nin en büyük hava, kara ve deniz operasyonu yapılacak

3)Süreçte pazarlık hiç olmadı, tüm aktörler “ilk kez” çok dikkatli hareket ediyor. Bazı aktörlerin fevri çıkışları kendi içinde ağır eleştiriler alıyor.

SON SÖZ: Türkiye uyursa darbeler ve terör tekrar hortlar; önemli olan sürecin kendisi kadar bunun “sürdürülebilir” olmasıdır.