CHP’nin sığınmacılarla ilgili yeni filminin konusu ne olacak?
CHP’nin sabık Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 14 Mayıs seçiminden önce “Suriyelileri 2 yıl içinde ülkelerine göndereceğiz” diyerek seçmenlerini avutuyordu. CHP’liler ise çarşıda sokakta, ekranda ve Meclis’te ağızlarından köpükler saçarak mülteci-sığınmacı düşmanlığında Ümit Özdağ ile yarışıyordu.
Şimdi Kılıçdaroğlu yok.
Şehre yeni bir film gelecek.
Ama bu filmi çevirenler Şair ve Siyasetçi Kemal Burkay’ın şiirindeki gibi “Mevsim değişir Akdeniz olur” niyetinde değil.
Onlar “Abidik Gubudik” filmleri ekolünden.
Siz bakmayın CHP’li belediye başkanlarının Arapça tabelaları indirip sığınmacılar üzerinden gaz almalarına. Faşist ve ırkçı olmaları bunu kolaylaştırıyor kuşkusuz ama onlar figüran, daha ötesinde bir hesap var.
Filmin yönetmenini siz bulacaksınız birazdan. Ben başrollerdeki oyuncuları ve senaryolarını anlatayım size.
Bunun için biraz geriye gitmekte yarar var.
Hatırlayacaksınız, 27 Temmuz 2021’de İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türkiye’deki sığınmacıların mülteci statüsü ile “yerel halk” la kaynaşması ve entegrasyonu için BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile bir mutabakat metni imzaladı. Bu anlaşma uyarınca BM Mülteciler Yüksek Komiserliği İBB’yi fonlayacak, onlar da bu parayla iş edindirme kursları açacaklar, sosyal alanlarda birliktelik üzerine çalışmalar yapacaklardı.
İmamoğlu’nun o vakit imzaladığı anlaşma gözden kaçsa da bugün CHP’nin ana eksenini oluşturacak. Çünkü zamanı geldi.
VELİ AĞBABA: “SIĞINMACILARA MÜLTECİ STATÜSÜ VERİLMELİ”
O zaman bir hatırlatma daha yapalım.
Suriyeliler başta olmak üzere ülkemizdeki sığınmacılarla ilgili seçmen tabanını “ürkütmeyelim vakvakları” mottosuyla kandıran CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın o malum konuşmasını.
Şöyle demişti:
"İlk aşamada misafir olarak kabul edilen Suriyeli mültecilerin ülkemizde kalıcı oldukları kabul edilmelidir. Türkiye 1951 yılında coğrafi nedenle Cenevre Sözleşmesi’ne koyduğu çekinceyi kaldırmalı, sığınmacılara mülteci olma hakkı teslim edilmeli, onların toplumsal yaşama entegre edilmelerini sağlayacak göç ve uyum bakanlığı kurulmalıdır.”
Malum, Birleşmiş Milletler(BM) sözleşmelerine göre ülkemizde misafir statüsünde bulunan sığınmacılar mülteci olarak kabul edilirlerse pek çok hakka sahip oluyor ve ülkelerine geri gönderilmeleri zorlaşıyor.
Esasında CHP’nin 2016 yılında yine Veli Ağbaba’nın içinde bulunduğu bir komisyon tarafından hazırladığı rapor da bu istikametteydi. Ama sonra sözkonusu raporu rafa kaldırmışlardı. CHP yöneticileri yıllarca oy toplamak ve yabancı düşmanı yapılan seçmenlerini konsolide etmek için “Suriyelileri göndereceğiz” söylemini hep gündemde tuttular. Yukarıdaki sözlerin sahibi olan Veli Ağbaba bile o zamandan beri “Başımıza bela olan 10 milyon mültecinin sorumlusu Erdoğan’dır…Türkiye Avrupa’nın mülteci kampına dönüştü. Erdoğan Batı’daki sınır kapılarımızı kapattı, mültecilerin çıkışına izin vermiyor. Mültecileri göndereceğim diyor ama yalan söylüyor” deyip durdu.
ŞİMDİ BU TEZATIN AÇIĞA ÇIKMA VAKTİ GELDİ
CHP’nin sığınmacılarla ilgili mevcut insanlık dışı söylemi yakında değişecek. İlk emarelerini göreceksiniz.
Yukarıda da ifade ettim.
Bunun bir sebebi var.
Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’in Türkiye ziyaretinde tüm teamülleri bozarak ilk önce Ekrem İmamoğlu ile görüşmesi boşuna değil.
Batı kendilerine akacak mülteciler için Türkiye kapısını sağlama almak istiyor. İmamoğlu onlar için geleceğe yapılan yatırımın çimentosu.
Bu birincisi.
Meselenin bir de diğer tarafına bakalım.
Dün Kuzey Suriye’deki PYD terör örgütünün elebaşısı Salih Müslim’in açıklamalarına:
“Türkiye Irak’ta ve Suriye’de onlarca askeri üsse binlerce askerle yerleşti, artık onları oradan çıkarmak imkânsız”
CUMHURBAŞKANI’NIN ZİYARETLERİ VE CIA-PENTAGON’UN İKİ ANA SIKINTISI
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Bağdat’ta. Daha sonra Erbil’e de gitti. Petrol boru hattının yeniden faaliyete geçmesine ve ülkemizin Kuzey Irak’ta rahatlıkla operasyon yapmasına imkân sağlayacak anlaşmalara imza atılması beklenen ziyaretler bunlar. Artı Basra-Ovaköy arasındaki otoyol inşasıyla ikinci bir tarihi İpekyolu projesinin hayata geçirilmesinin ilk adımı atılmış olacak.
Suriye’nin kuzeyindeki 30-40 kilometre derinliğindeki şeridin tamamen birleştirilmesi için başlayacak operasyonların ise eli kulağında.
Çünkü CIA-PENTAGON’UN İKİ ANA SIKINTISI var:
1-ABD Suriye’de PKK’ya bir devlet kuruyor ve onların işgal edeceği toprakların, Türkiye’de zorunlu olarak ikamet eden sahiplerine teslim edilmesini istemiyor.
2-Türkiye’den gidecek Suriyeliler PKK için risk oluşturacak ve o bölgelerde Türkiye’nin PKK’ya karşı sivil askeri olabilecek bir potansiyele sahipler. Aynı zamanda onların arasından Suriye Milli Ordusu’na katılacaklar çıkması muhtemel.
Bu nedenle de istekleri çok açık:
“Türkiye 1951 Cenevre Sözleşmesi’ndeki çekinceyi kaldırarak hepsini mülteci statüsüne geçirip ülkemize entegre etmeli. Böylelikle Suriyelilerin geri dönüşü artık tamamen imkânsız hale gelmeli.”
Bakın daha şimdiden CHP yönetimi o şedit dili terketmiş, sığınmacılarla ilgili ırkçı dili kullanıp tabela söken belediye başkanlarına ayar veriyor.
CHP’nin yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Zeybek bir açıklama yaparak “Arapça tabelaların kaldırılmasına karşı CHP’li bütün belediye başkanlarına hassasiyetimizi bildirdik. Türkiye’de yaşayan, anadili Arapça olan milyonlarca vatandaşımız var. Ayrıca Arapça Kuran dili olarak görülüp saygı duyulan bir dil” dedi.
Emir büyük yerden.
Bekleyip görelim.
CHP’nin gizli ajandasının nasıl devreye sokulduğunu.