Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi Açılış Töreni'nde konuştu: Zalimin karşısında, mazlumun yanında durmak bizim görevimizdir
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi Açılış Töreni'nde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, farklı kültürleri ve inanç mensuplarını asırlar boyunca barış içinde yaşatmış örnek bir birikime sahiptir. Zalimin karşısında, mazlumun yanında durmak bizim görevimizdir" açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeşilköy'deki Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi Açılış Töreni'nde konuştu.
Afganistan'daki depremlerde hayatını kaybedenlere başsağlığı dileyen Erdoğan, "Kilisenin Süryani vatandaşlarımıza ve şehrimize hayırlı olmasını temenni ediyorum." ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları
"Afganistan'daki depremde vefat eden kardeşlerimize Allah'tan rahmet niyaz ediyor, yaralılara acil şifalar diliyorum.
İlk günden itibaren bizzat takip ettiğimiz karşılaşılan sıkıntıların giderilmesi konusunda güçlü irade gösterdiğimiz kilisenin, bugün açılışının yapılmasının mutluluğunu yaşıyoruz. Kilisenin Süryani vatandaşlarımıza ve şehrimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Cumhuriyet tarihinde inşa edilen ilk kilise olan Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi, 2002'den beri din ve özgürlük alanında reform niteliğindeki pek çok çalışmadan sadece bir tanesidir.
Mardin'de ibadethane vasıflı 55 taşınmazın mülkiyeti Süryani vakıflarına devredildi. Ayrıca bugün burada dini azınlıklara ait ibadetlerin restorasyonu ve inşasını da ihmal etmiyoruz. Önceki yıllarda Balat'taki Demir Kilise'nin açılışına bizzat katıldık. Diyarbakır'da Surp Dragos Kilisesi gibi toplam 20 ibadethane restore edilerek hizmete açıldı. Bu yıl Van Akdamar Kilisesi'nde 11. ayin, Sümela Manastırı'nda 10. ayin gerçekleştirildi.
KUCAKLAYICI TAVIR
Balkanlar ve Batı Trakya'daki kardeşlerimize yönelik ayrımcılık artarak devam etse de biz farklı inanç gruplarına karşı asla böyle bir yola tevessül etmedik, edilmesine de izin vermedik. Hiçbir şekilde bazı ülkelerle ikili ilişkilerimizde zaman zaman yaşanan anlaşmazlıkların vatandaşlarımıza etkilemesine müsaade etmiyoruz. Sultan Fatih'in bize mirası olan bu kucaklayıcı tavrını eğitim başta olmak üzere her alanda muhafaza ediyoruz.
Bu bölgede talep edilen bir okul konusunu da, yaklaşık 2 dönüme yakın bir arazinin tahsisiyle o adımı da atmış olacağız. Bu okulları, devletimizin resmi okullarından ayrı tutmuyoruz. Her türlü desteği kendilerine sunuyoruz.
Türkiye Cumhurbaşkanı olarak, bundan sonra da her türlü ihtiyacınızda sizlerin yanında olmayı sürdüreceğim. Ortak devletimiz ve vatanımız olan Türkiye Cumhuriyeti'nin güçlenmesi için sizlerin de gereken desteği vereceğine inanıyorum.
Dünyanın pek çok yerinde acılar, zulümler, çatışmalar yaşanırken burada sergilediğimiz şu hoşgörü tablosunu çok anlamlı ve değerli bulduğumu ifade etmek istiyorum. Türkiye, farklı kültürleri ve inanç mensuplarını asırlar boyunca barış içinde yaşatmış örnek bir birikime sahiptir. Zalimin karşısında, mazlumun yanında durmak bizim görevimizdir.
Son dönemde İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı başta olmak üzere doğrudan insana yönelik nefret suçlarının arttığını görüyoruz. Nefret suçlarına göz yumanlar, farklı kültürlerin bir arada barış içinde yaşama iradesini de dinamitlemektedir.
"BAŞKENTİ KUDÜS OLAN BİR FİLİSTİN DEVLETİ KURULMALI"
Üç semavi dinin de mukaddes beldesi olan Kudüs-ü Şerif'in hepimizin için anlamı, önemi ve değeri tartışılmaz. Kanuni Sultan Süleyman tarafından El Halil kapısının üzerine yazdırılan, 'La ilahe illallah, İbrahim halilullah' ifadesi, atalarımızın ihtimamının en güzel sembolüdür. Osmanlı'nın bölgeden çekilmesiyle birlikte Müslüman ve Hristiyanların Kudüs üzerindeki hakları adım adım ihlal edilmiştir. Yüzyıllar boyunca barış ve esenlik şehri olan Kudüs, gerilimin, işgalin ve gasbın sembolü haline gelmiştir. Orta Doğu tarihini bilenler şu gerçeği görüyor: Bugün bölgemizdeki sorunların tamamının kökeninde Filistin meselesi bulunuyor. Bu mesele hakkaniyete uygun şekilde çözülmedikçe bölgemiz sorunları yaşamaya devam edecektir. İki devletli çözüm perspektifinin muhafazası son derece önemlidir.
1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin hayata geçirilmesi artık ertelenemez bir ihtiyaçtır.
"FİLİSTİN MESELESİ ULUSLARARASI HUKUKA UYGUN ŞEKİLDE ÇÖZÜLMELİ"
Kudüs'ü zaman ve mekan olarak bölme gayretleriyle haremi şerife yönelik tacizlerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Türkiye olarak bu konudaki tepkimizi ve itirazımızı her fırsatta dile getirdik. Tüm dünyanın sustuğu dönemlerde biz hakkı, hakikate ve doğruyu söylemekten hiçbir zaman çekinmedik. Filistinli kardeşlerimizle daima dayanışma içinde olurken, sorunları daha da derinleştirilecek her türlü adımdan imtina edilmesi gerektiğini vurguluyoruz. Gazze'de ablukanın hafifletilmesi için de her türlü gayreti gösterdik. Bugün de adil bir barışın kaybedeni olmaz düsturuyla hareket ediyoruz.
Muhataplarımızla en fazla üzerinde durduğumuz husus, Filistin meselenin uluslararası hukuka göre çözülmesidir. Adaleti teslim etmekte geç kaldıkça maalesef bunun faturasını Filistin ve İsraillilerle birlikte tüm coğrafya ödüyor. Daha kundaktaki çocukların ölümü hepimizi yaralıyor. Ateşe körükle gitmenin, başta her iki taraftaki siviller olmak üzere hiç kimseye faydası olmaz. Türkiye, çatışmaların bir an önce durması, son hadiselerle birlikte iyice tırmanan gerilimin düşmesi için elinden geleni yapmaya hazırdır. Diplomatik çabaları yoğunlaştırarak devam ettirmekte kararlıyız. Söz sahibi tüm aktörleri de barışa samimiyetle katkı vermeye davet ediyoruz."