Cumhurbaşkanlığı cephesinden ilk İmralı yorumu: ''Terörün başladığı yerde demokratik siyaset bitiyor''
DEM Parti milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan dün İmralı Cezaevi’nde PKK lideri Abdullah Öcalan’la görüşmüştü. Cumhurbaşkanlığı tarafından konuya dair ilk değerlendirme Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'dan geldi. Yılmaz, ''Terörün varlığı demokratik siyaseti zehirliyor. Terörün başladığı yerde demokratik siyaset bitiyor. Terörün gölgesi siyasi partiler üzerinde olduğu sürece gerçek anlamda demokratik siyasetten bahsetmeniz mümkün değil.'' dedi.

Ekonomi yönetimi, Yeni GAP Eylem Planı İstişare ve bu yılın son Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantılarının ardından gazetecilerle bir araya gelerek, gündeme ilişkin soruları cevaplandırdı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz; burada yaptığı konuşmada DEM Parti heyetinin İmralı ziyaretini ve PKK lideri Abdullah Öcalan'ın açıklamasını değerlendirdi.
''SAYIN BAHÇELİ'NİN PERSPEKTİFİ ÇOK AÇIK''
Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamaları ve DEM Parti heyetinin İmralı Adası'nda terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşmesinin sorulması üzerine şunları kaydetti:
"Sayın Bahçeli'nin perspektifi çok açık. Terörsüz ve huzurlu bir Türkiye. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın ortaya koyduğu vizyonu da biliyorsunuz. En önemli unsurlarından biri 'Türkiye Yüzyılı, huzurun yüzyılı olacaktır' başlığı. Bütün vatandaşlarımızın eşit, onurlu olarak demokratik ülkede kendilerini en rahat hissettikleri şekilde yaşamalarından yanayız. Terörün varlığı demokratik siyaseti zehirliyor. Terörün başladığı yerde demokratik siyaset bitiyor. Terörün gölgesi siyasi partiler üzerinde olduğu sürece gerçek anlamda demokratik siyasetten bahsetmeniz mümkün değil. Terörün gölgesinde olmayan demokrasi arzu ediyoruz. Türkiye'nin de bunu hak ettiğine inanıyoruz. Türkiye, içinde yaşattığı zenginliklerle birlikte kapsayıcı millet anlayışıyla bütün bu farklılıkları kuşatan millet anlayışı içinde yoluna devam edecek. Hiçbir zaman kendi ülkemizin güvenliğini başkalarının kontrolüne bırakacak bir yaklaşıma da sahip değiliz. Türkiye Cumhuriyeti kararlı bir şekilde, kesintisiz bir şekilde terörle mücadelesini her şekilde sürdürecektir, ondan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Elbette gönül arzu eder ki karşımızda bir terör örgütü kalmasın, bununla mücadele etmek ihtiyacı da ortadan kalksın, bunu da elbette kim istemez? Önümüzdeki süreçlerde gelişmeleri hep birlikte takip edeceğiz."
''ÇOK DAHA OLUMLU BİR ORTAM OLUŞTURACAK''
Her zaman demokrasiden ve kalkınmadan yana olduklarını belirten Yılmaz, terörün demokrasinin de kalkınmanın da düşmanı olduğunu söyledi. Yılmaz, "Terörün ortadan kalktığı ortam hem ülkemiz için hem Doğu ve Güneydoğu Anadolu için demokrasi bakımından da kalkınma bakımından da çok daha olumlu bir ortam oluşturacak." dedi.
ASGARİ ÜCRET DEĞERLENDİRMESİ: "SAPMA BEKLEMİYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Enflasyonda çok ciddi sapma olması durumunda asgari ücreti değerlendiririz" açıklamalarının hatırlatılması üzerine Yılmaz, şöyle konuştu:
"Biz bir sapma beklemiyoruz. 2025'te çok daha güçlü şekilde dezenflasyon sürecini devam ettireceğiz. Bu süreç zaten başlamıştı, 2025’te de devam edecek. Enflasyonun düştüğü bir ortamda insanımızın satın alma gücü yükselecek. Önemli olan satın alma gücüdür. Kalıcı sosyal refahın özü budur. Bugün bir artış yaparsınız, yarın ondan daha yüksek enflasyon olur, hiçbir anlamı kalmaz. Gönül ister ki daha fazla olsun. Hep altını çiziyoruz, bu asgari ücret. Asgari ücretli sayısıyla ilgili yanlış yorumlar yapılıyor, yüzde 50'si gibi şeyler söyleniyor. 33 milyon çalışan içinde 6,7 milyon kişi. Bunun da bir kısmı eksik kayıtlılık yani daha az prim ödemek için daha az gösterilir. Vergiden, primden kaçınmak için gösterilebiliyor. Dolayısıyla bu istatistiklere bakıp herkes bu kadar alıyor diye düşünmek doğru değil."
Yılmaz, Nüfus Politikaları Kurulunun önemine de değinerek, ilk toplantıyı ocak ayının ilk yarısında gerçekleştirmeyi planladıklarını açıkladı. Ardından yol haritası çıkaracakları bilgisini veren Yılmaz, uzun vadede en temel meselelerden birinin nüfus olduğunu, bu konuya Türkiye'nin daha sistematik ve daha kapsamlı politikalarla yaklaşmasının hayırlı bir karar olduğunu kaydetti.