Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın koronavirüs tedavi sürecini anlattı
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, canlı yayında koronavirüs tedavisi sırasında yaşadıklarını anlattı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, canlı yayında koronavirüs tedavisi sırasında yaşadıklarını anlattı. Kalın "İlk belirlendiği anda Cumhurbaşkanımızdan uzaklaştım, onun sağlığı hepimizinkinden daha önemli. Karantinaya aldım kendimi. Test pozitif gelince hemen karantinaya ve tedaviye geçtim. Tedavi süreci zorlu değildi" dedi.
İşte İbrahim Kalın'ın NTV canlı yayınındaki açıklamalarından satır başları:
Koronavirüs tedvai süreci
O kadar dikkat etmemize rağmen kaptık. Nezle, grip gibi atlattık. Kısa bir sürede toparladım. İlk belirdiği anda Cumhurbaşkanımızdan uzaklaştım, onun sağlığı hepimizinkinden daha önemli. Adı konmamış bir karantinaya aldım kendimi. Test pozitif gelince hemen karantinaya ve tedaviye geçtim. Tedavi süreci zorlu değildi. İstirahat ettik. Benim için iyi bir fırsat da oldu, işleri telefonla takip ettim. Elimde bir kitap çalışması vardı, onu bitirdim. Verimli bir karantina dönemi oldu.
Sokağa çıkma kısıtlaması
Bu tedbirler Bilim Kurulu'nun tavsiyeleri çerçevesinde alınıyor fakat büyük fotoğrafı Cumhurbaşkanımız da değerlendirmek durumunda. Öneriler değerlendirildikten sonra bu tedbirler Cumhurbaşkanımız tarafından açıklandı. Kurulun önerileri bizim için son derece önemli. Ama tedbir tek başına yetmiyor. Kendileri bilinçli bir şekilde bunları hayata geçirmezlerse en katı tedbirleri bile uygulasanız netice almanız zorlaşır. O yüzden vatandaşın bu konuda bilinç sahibi olması çok önemli. Belli ki virüs mutasyona uğruyor, farklı şekillerde bulaşmaya devam ediyor. Tehlike geçmiş değil, grip-nezle döneminde daha da artmış durumda. Birçok Avrupa ülkesi tekrar kapanma dönemine girdi. Brüksel'deydim, orada sokakta hayat adeta durmuş gibi. Amerika'daki durum gerçekten kötü. Günlük vaka sayısı 120-150 bin arası seyrediyor. Bütün bunlara baktığınızda virüs hız kaybetmiyor. Farklı tedbirler yine gündeme gelebilir.
Tam kapsamlı kapanmaya Ankara nasıl bakıyor?
Bu hafta alınan tedbirlerin seyrine bakacağız. Günlük raporlanıyor bunlar. O gidişata göre bu tedbirler artırılabilir, hafifletilebilir, süresi uzatılabilir. Bu tamamen toplum olarak bizlerle ilgili. Ekonomik maliyeti elbette var. Sadece ekonomi olarak düşünmeyin, sosyopsikolojik maliyeti de var. Bu çok uzadığı zaman bunun başka psikososyolojik sorunları ortaya çıkıyor. Buradaki temel mesele insanımızın sağlığını koruyarak bu tedbirleri en iyi şekilde hayata geçirmek. Vatandaşımız lütfen tedbirlere titizlikle uysunlar. Tedbirlere uymak hastanede yatmaktan çok daha iyidir. Aşı çalışmaları da bir yandan devam ediyor ama orada da çok aceleci olmamak lazım beklenti anlamında. Bizde de devam eden 6-7 farklı aşı çalışması devam ediyor. Fakat aşıların tamamen etkin hale gelmesi salgını bütünüyle durdurması 10 gün, 20 gün, 1 ay içerisinde olmayacak. Daha uzun bir süreden bahsediyoruz. Bunların etkileri takip edilecek. Kızamık aşısının oturması yıllar sürdü. O noktaya gelene kadar da çok büyük bedeller ödendi. Diğer salgınlarda da böyle oldu. Bunun 'magical' bir formülü yok. Bu bir süreç. bilim dünyası da böyle ilerliyor. Bunları yaparsak inşallah bu aşamayı, önümüzdeki 2 ayı daha kolay atlatacağız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın reform açıklaması
Türkiye gibi dinamik, demokratik, dünyaya açık bir ülkenin toplumsal, siyasal, ekonomik ihtiyaçları da değişerek dinamik bir süreç arz ediyor. Yeni kanunlar yaparsınız, yeni bakış açıları geliştirirsiniz. Özgürlük-demokrasi-güvenlik dengesini oturtarak Türkiye bunu uzun yıllar yönetti. Ülkemizin milli güvenliğini hedef alan tehditler ortadan kalkmış değil. FETÖ, PKK gibi örgütlerle mücadelemiz devam ediyor. Biz bunu öncelikle kendi vatandaşımızın demokrasi standartlarını yükseltmek için yapıyoruz. AB perspektifi de hala önemli, bütünüyle kaybedilmiş değil. Ama bazen müttefiklerimizle ulusal güvenlik konusunda görüş ayrılıkları olabiliyor, bizi anlamak istemiyorlar. Hangi ülkenin başına 15 Temmuz gibi bir darbe gelseydi, muhtemelen Avrupalılar çok daha sert tedbirler alırlardı. Tekrar özgürlük demokrasisi ve güvenlik dengesini bir arada tutarak vatandaşlarımızın bu ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yeni bir hamle, yeni bir dönem Cumhurbaşkanımız tarafından ilan edildi. Bunun birçok olumlu etkileri olacak.
Özgürlükler tarafı daha mı ağır basacak
Bu dengeyi korumak önemli. Çok hassas bir denge. Bu dengeyi korumak çok kolay bir şey değil ama her demokratik ülkenin mutlaka gözetmesi gerekir. Türkiye de bu dengeyi elbette korumak zorunda. Buna yönelik saldırılar olmadı mı, elbette oldu. Türkiye de büyük bir mücadele verdi. Vatandaşlarımızın mal, can güvenliği, göç gibi konularla birlikte düşünmek zorundasınız tüm bunları. Bu dengeyi koruyacak adımların atılması hem bizi güven hem de demokrasi içerisinde kılacak bir döneme işaret ediyor. Siyasete, ekonomiye yansımaları mutlaka olacak. İhtiyaçlara göre yeni bir heyecanla bu süreçlerin yönetilmesi önem arz ediyor. Bunu yaparken demokratik çoğulcu bir ahlak içerisinde olmak gerekiyor. Bunları tartışmanın, müzakere etmenin ahlakını da gözeterek yapmak gerekiyor. Türkiye'deki cephe siyaseti kamplaşmalara yol açıyor. Zengin bir siyasi yelpazemiz var bugün. Bunların olması normal. Ama orada tartışma ahlakını oturtabilmek önemli. Muhalefet yaptığınızda da somut verilere dayanan, yol gösteren, alternatif geliştiren, daha yapıcı bir muhalefet tarzı hükümet, yöneticiler açısından da gerçekçi öneriler haline geldiğinde bu kültürü yaşatmak mümkün olur. İdeolojik bir bağnazcılıkla saldırmak, şahıslara yönelik saldırılar vb. siyasetin seviyesini aşağıya çeken şeyler.