Cumhuriyet'te ve PEN Türkiye'de devrim: Yarın için bir "LGBT ile helalleşme menifestosu"
Dün, yani pazar günü, Cumhuriyet Gazetesi’nde bir devrim yaşandı.
Bu aynı zamanda Türkiye PEN’in de ve edebiyat aleminde de bir devrimdi.
Ve bu devrim yarın Türkiye’den bütün dünyaya yayılacak, bir “Manifesto” haline gelecek.
NASIL DEĞERLENDİRİLECEK DİYE 24 SAAT GEÇMESİNİ BEKLEDİM
Aradan 24 saat geçmesini bekledim.
Böyle bir devrimin yankıları ne olacak diye merakla bekledim.
Tek kelime bir şey görmedim.
Belli ki seçime kilitlenen Türkiye’nin, hayatın öteki alanlarındaki gelişmelere ilgi hafızası sıfırlanmış.
İş yine bana düştü…
YAZININ BAŞLIĞINA BAKINCA ÖNCE NE OLDUĞUNU ANLAMADIM
Bu olayı dün Zeynep Oral’ın Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köşesinde okudum.
Aslında yazının başlığı son derece sıradandı ve pazar günü çok az insanın dikkatini çekmesi de normaldi.
Çünkü başlık aynen şöyleydi:
“Barış Pirhasan’a PEN Şiir Ödülü verildi: Öncü, özgün, özel bir şair…”
Yazı normal bir şiir ödülü haberi ile başlıyordu.
Bu yıl “2023 PEN Şiir Ödülü” Barış Pirhasan’a verilmiş.
Dediğim gibi buraya kadar şaşılacak hiçbir şey yok…
Asıl haber ondan sonra geliyor.
YARIN DÜNYA ŞİİR GÜNÜ İÇİN BİR MANİFESTO GELİYOR
Yarın 21 Mart Dünya Şiir Günü…
PEN Türkiye her 21 Mart günü bugünü anmak için bir şiir yayınlıyor.
Şiiri de o yıl PEN Şiir Ödülü’nü kazanan şair yazıyor.
Dolayısıyla bu yılki şiiri de Barış Pirhasan yazmış.
İşte bu noktada dikkat.
Şiirin adı şu:
“2023 Manifestosu…”
PİRHASAN’IN MANİFESTOSU’NUN KONUSU NEDİR DİYE BAKINCA
“Manifesto” için edebiyat ve fikir dünyasında “Bir grup veya kişinin bir konuda görüş, isyan ve itirazını dile getiren bildiri” diyebilirsiniz.
Yani bu şiir bir anlamda PEN Türkiye’nin de görüşünü, isyanını ve itirazını dile getiren bir manifesto olacak.
Peki Pirhasan’ın manifesto şiirinin konusu ne?
“LGBT bireylerle helalleşme …”
Onlar hakkındaki duygu ve düşüncelerini anlatıyor şair.
LGBT BİREYLERLE BİR TÜR HELALLEŞME
İçinde Bilge Karasu’ya, Ece Ayhan’a, Andre Gide’e, Allen Ginsberg’e göndermeler var.
Kısaca “Helalleşme” konusunun hepimizin siyaset gündemine girdiği şu günlerde Barış Pirhasan da LGBT bireyleri ile helalleşiyor ve onlara “Hakkınız helal olsun” diyor.
İsterseniz ben aradan çekileyim şiiri kendiniz okuyun ve kendiniz değerlendirin.
YARIN YAYINLANACAK LGBT MANİFESTOSU ŞİİR
“I came to bury Cesar not to praise him.../ Sezar’ı övmeye değil gömmeye geldim...”
Kendini bilip de yalnızlıktan geberen genç ibnelerin okuma merakına selam olsun
Venedikte ölme heveslerine, Mişima’nın maskesine, o mıymıntı Andre Gide’in DÜNYA NİMETLERİ’ne bile selam olsun
Reading zındanı baladını yazan asil ruha selam olsun
Okuduğu ilk Cavafis şiirinde kimliğine kavuşanlara selam olsun
Safo’yla Rumi’ye yıllarını veren Memo’ya bin selam olsun
Delirinceye kadar aynaya bakan hepsi güzel çocuklara selam olsun
Dünyanın tüm yatakhanelerine, parklarına, plajlarına, arka sokaklarına, ucuz otellerine selam olsun
Aşkı sokakta arayan ve bulan, eve götüren, dayak yiyen, soyulan ve asla ders almayanlara selam olsun
Ne içersin diye sorulduğunda hiç düşünmeden “enerji drink ve votka” diyen aktif biseksüellere selam olsun
Yengeçlerin gururlu tanrısı Bilge Karasu’ya, azınlıklar prensi Ece Ayhan’a selam olsun
Uluyan Allen Ginsberg’in gizli disiplinine selam olsun
Suretimizi tuzla buz bir aynanın çatlaklarında görme cüretimize selam olsun
Bu alelacaip macerada yoldaşımız olan maskeli süvarilere selam olsun
Aklı fikri dokunmak ve dokunulmakta olan lubunyalara mahsus selam olsun
Uyandıranlara selam olsun, uyutup okşayanlara selam olsun
Queern kişi niyetine:
Yaralılarımızı, delilerimizi, intihar etmişlerimizi, öldürülmüşlerimizi, yaşamayı becermişlerimizi, solgun fotoğraflarımızı, parlak dijital sevişme videolarımızı, kadınken erkek, erkekken kadın olmuşlarımızı nasıl bilirdik?
İyi bilirdik! İyi bilirik!
Hakkımız helal olsun mu?
Helal olsun...”
NASIL BİR ŞAİRDİR BARIŞ PİRHASAN?
Bilge Karasu ile Beytepe Kampüsü’nde yıllarca aynı binada öğretim üyesi olarak çalıştım.
Ece Ayhan’ı öğrencilik yıllarımda Paris’te Enis Batur’un evinde tanıdım.
Allen Ginsberg İstanbul’a geldiğinde Hürriyet’in Cağaloğlu’ndaki binasının çatısında ayaklarımızı aşağı sarkıtıp, Topkapı’ya bakarak sohbet ettim.
Tabii ki onlara atıf yapan bu şiiri çok sevdim.
O nedenle hem PEN’i hem de Cumhuriyet’i ve tabii ki bu yazıyı yazan Zeynep Oral’ı kutluyorum.
BARIŞ… BİZ KADININ NAFAKASINI KONUŞURKEN SEN NE YAPTIN BÖYLE
Ödül İzmir Kitap Fuarı’nda düzenlenen bir törenle Barış Pirhasan’a verilmiş.
Zeynep Oral yazısında onu tanıtırken şöyle diyor:
‘Barış Pirhasan’ı 70’li yıllardan beri izliyorum. “Kalabalığa hiç karışmadan kalabalıktan biri gibi yazdı... Şiirin yüzünü güldürecek, okuru sevinçten ağlatacak şiirler yazdı.”
Onun için düzenlenen panelde konuşan şair Haydar Ergülen ise “Barış Pirhasan’a nasıl ödül verilir, anlayamıyorum” diyerek, edebi bir muziplikle onu şöyle anlatmış:
“Şair gibi takılmayan bir şair. Ezcümle şiir zamandır onda da şairliğe zamanı yoktur, bulamaz! Diyorum ya bu PEN şiir ödülleri bir tuhaf, sen git, yazdığı onca şahane şiire karşın kendini köşe bucak saklayan, şairliğini saklayan, alemlere akmayan, tartışmalara katılmayan, imza, söyleşi, etkinlik, hepsinin uzağında duran şahısları bul, onlara şiir ödülü ver, hatır sor, gündeme getir, üstelik nice şair ödül ödül diye beklerken... Ah PEN!”
Cümleyi ben tamamlayayım…
Ah Barış…
Biz kadınlara verilen nafaka hakkını geri almak isteyenlere karşı savaşırken…
Ne yaptın sen böyle…