Deliliğe övgü
Ben deli değilim doktor çevrem akıllı! Kimin beygirine hoşt, kimin tavuğuna deh demişim he? Ki zaten beygir ve tavuğa bunlar söylenmiyor da olabilir, ben bilmem. Ben bilmem ama çevrem bilir bak, onlar akıllı çünkü.
Onların bilmediği yok affedersin doktorcum. Mütemadiyen hikmet saçıyorlar. “Ağaca bak”, “Kuşa bak”, “Sabret”, “Şükret”, “Derin nefes al” diyorlar. Ama “Ver” demiyorlar. Nefesler içimde meme yaptı doktorcum. Delilik değil o meme! Deli olsam duramazdım dimi?
“Düşünme” diyorlar... “Takma”, “Okuma”, “Sorma” diyorlar. İyi de doktorcum o zaman şu boynumun az üstünde durup ha bire beni dürtükleyen iki kiloluk şeye neden kafa diyorlar?
Ne kafası bu, at kafası mı!
Altı yaşlarımdaydım ve bizim mahallede bir Nezahat Teyze vardı, hafiften terelelli. Camın önünde akşama kadar sokakta oynayan bizlere ağzından köpükler çıkarta çıkarta küfürler ederdi.
Anam, babam, ebem ve dahi tüm sülalem nasibini almıştı ki beni bir merak aldı. Gittim tontoşun yanına bizimle derdinin ne olduğunu sordum.
Kadın bana yetmiş yıllık derdini anlattı. Bizimle olan derdini hâlâ bilmiyorum ama olsun, kalan dertleri çok mantıklıydı.
Teyze tüm akıllıların zihnini eline verecek kadar akıllıydı üstelik. O günden sonra arkadaş olduk. Her gün camının önüne gidip, kolumu naftalin kokulu kırlentine dayayıp onu dinlemeye başladım.
Sonra bizim mahalledeki veletlere birlikte soy sop söver olduk. Bu yüzden sövme konusunda altyapıdan gelmeyim.
Sonra bir gün bana "Sen farklısın çocuğum" dedi. Vay anasını doktor, ben de o zaman buna sevinip koşarak eve gitmiştim. Sonra o da gitti. Tüm deli teyzelerin gittiği yere gitti ve elinde çekirdekle beni bekliyor.
Fakat kadın bana sübliminal mesajın Allah’ını verip gitmiş ya doktor? Bu farklılık beni de işkillendirmiyor değil ama olsun deli deme!
Fazla hassas ve duyarlılara deli demek seni doktor yapmaz, mal yapar. Hem bak Peyami Safa Amca ne diyor duyuyor musun? İyi dinle...
"Deliliğin hiç olmazsa mazisi şanlı, aptallığın şerefli bir tarihi bile yok..."