Demokraside yeni bir icat bulundu; muhalefetin muhalefete muhalefeti
Türkiye yerel seçimlere hazırlanıyor. Muhalefet seçim gündeminden uzak kendi iç hesaplaşmalarına kilitlenmiş durumda. Her gün öncekinden daha vahim yeni iddialar, ifşalar gün yüzüne çıkıyor. Muhalif seçmen, büyük hayal kırıklığı yaşıyor, umudunu kaybetti, iyi ki bunlar seçimi kazanmamış der hale geldi. Artık oy verdikleri muhalefetten bahsetmek dahi istemiyorlar.
Millet İttifakı başından bu yana iktidarı hedefleyen ve ülkeyi yönetme niyeti taşıyan bir siyasi birlik değil. İçinde millet olmayan, kadrolaşma, siyasî ve ekonomik çıkarlarını korumak adına organize edilen yapıdan ibaretti. Seçim süresince bunu çoğu kez anlatmaya çalıştım. Kimileri "Haksızlık ediyorsunuz" demişti. Geldiğimiz noktada gerçekler herkes tarafından net şekilde görüldü.
Aslına bakılırsa muhalefeti artık ben de gündemime almak istemiyorum. Bu şu anlama geliyor; muhalefet siyaseten etkisini yitirmiş ve iktidar alternatifi olmaktan çıkmıştır. Türkiye'nin en temel sorunu ayakları yere sağlam basan, milletin yanında yer alan reel muhalefetin eksikliğidir. Siyasete olan güveni zedeleyen bu durum ülkenin gelişmesinin önünde risk teşkil etmektedir.
Yıllardır yüzde 25'ten yüzde 26'ya oyunu çıkaramayan ana muhalefet partisi CHP’den yüzde 48’i aşamayan muhalefet bloğu kısır döngüye dönüşmüş bir mesele. AK Parti 21 yıldır öyle veya böyle iktidarda. Türkiye mükemmel yönetildiği için mi? AK Parti iktidarının hiç yanlışı, hatası bulunmuyor mu? Böyle bir savunma yapılabilir mi? Elbette yapılamaz…
Türkiye’de iktidar sorunu yok, sorun muhalefette. Muhalefet halkı ihya edeceğine dair ortaya bir vizyon, bir program koyamıyor. Dolayısıyla halkı ikna edemiyor. İktidara yönelttiği eleştirileri, iktidarda karşı çıktığı yanlışları kendi bünyesinde fazlasıyla uyguluyor. Siyasetin ciddiyetinden uzak mahalle ağzıyla yapılan kayıkçı kavgaları, hakaretler muhalefet algısını farklı bir yere taşıyor…
Demokraside yeni bir icat bulundu; muhalefetin muhalefete muhalefeti. Muhalefetin en büyük rakibi muhalefet, bu kendi içlerinde birbirlerini yok etme geleneğine dönüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’de muhalefet yok” ifadesini çok sık kullanır. Haklı olmasına haklı, fakat muhalefetin olmayışı iktidara da zarar veren bir konudur. Başarılı, güçlü muhalefet iktidarı diri tutar, geliştirir, rehavete kapılmasının önüne geçer, denetim mekanizması oluşturur, iktidarın hataya düşme payını azaltır. Böylece milletin, ülkenin yararına gelişmeler yaşanır.
Sonuç olarak karşımıza şu olgu çıkıyor; muhalefetin rakibi muhalefet, iktidarın rakibi iktidar ve böyle bir ortamda yerel seçimlere gidiyoruz. Her siyasi parti kendisi ile yarışacak. Seçmen, adaylardan çok genel durum değerlendirmesi yaparak kararını verecek. Yerel seçimlerde de muhalefetin hezimet yaşaması, aldıkları büyükşehir belediyelerini kaybetmesi kaçınılmaz duruyor. Bu iktidarın işi kolay anlamına gelmez. Ekonomi, enflasyon, kira, konut fiyatları, zamlar, sığınmacılar gibi birçok sorun iktidarı zorlayacak konuların başında…
Seçim kazanmak iktidara psikolojik üstünlük sağlayabilir fakat seçim başarısı toplumun güvenliği, refahı, huzuru ve mutluluğu ile ölçülen bir değerdir. Amaç seçim kazanmaktan ziyade topluma faydalı bir siyasi irade ortaya koymaktır. Muhalefet darmadağın, bu durum her şey iktidarın insafına kalmış algısını beraberinde getiriyor. İktidarın millete karşı sorumluluğu büyük. İktidar, muhalefetin oluşturduğu boşluğu eğer doğru ve adaletli bir şekilde yönetirse yerel seçimlerde büyük başarı kaydedebilir. Harici hem iktidara hem muhalefete muhalefet etmek durumda kalan bir seçmen potansiyeli ortaya çıkar…