Depremlerde yaşanan unutulmaz anlar resme döküldü
Türkiye'yi sarsan Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin yarattığı yıkımda yaşananları Muammer Erkul resme döktü.
Yazar, ressam ve yayıncı Muammer Erkul, Kahramanmaraş merkezli deprem felaketini ve afet sonrası yaşananları unutmamak amacıyla illüstrasyon olarak resmetti.
Lise yıllarından itibaren dergicilikle uğraşan, 2018'e kadar beş yıl "Divanyolu" kültür, sanat, tarih, edebiyat ve yaşam dergisinin genel yayın yönetmenliğini üstlenen Erkul, çizdiği seri eserleri sosyal medyada paylaştı, ayrıca ücretsiz olarak dergilerin istifadesine sundu.
Erkul, depremin büyüklüğünü hiç kimsenin tartışacak durumda olmadığını söyledi.
Yaşanan afetin dünya tarihindeki en büyük depremlerinden biri olduğunu belirten sanatçı, "Yüzeye en yakın depremlerden. Örneği görülmemiş şekilde, aynı gün 9 saat arayla meydana gelmiş depremler silsilesi. Daha önce görüp yaşadığımız bütün sarsıntıları bir kefeye, 2023 yıkımını bir tarafa koyarsak, tartışmasız bu felaket ağır basar" dedi.
"HEP BÜYÜYEN BİR FACİA"
Afet yaşandıktan sonra herkes gibi kendisinin de şaşkınlık hayret, korku ve endişe içinde kaldığını kaydeden Erkul, "Acaba nasıl yardım edebilirim duyguları ile bu dehşet haberlerini takip etmeye başladım. Baktıkça, gördükçe, anladıkça, düşündükçe büyüyen ama hep büyüyen bir facia. Adına 'asrın felaketi' dediler fakat bu, kaç asrın görmediği bir felaketti, kim bilir…" ifadelerini kullandı.
Muammer Erkul, depremin ardından yaşanan dayanışmaya da değinerek, şu bilgileri verdi:
"Gözü bağlı adamların, yoklayarak kocaman bir fili tanımaya çalışması gibi insanlar önce başka başka taraflarından bakmaya çalıştı depreme. Kimileri sırtından paltosunu çıkarıp yardım araçlarına koydu, kimileri acilen misyonerlik faaliyetlerine başladı, kimileri kendine siyasi bir fayda sağlamaya çalıştı. Çeşit çeşit şovla karşılaştık. Fakat bunların hiçbiri, orada depremi yaşayan insanların umurunda bile değildi. Onlar can vermişti, onlar bir can daha kurtarma gayretindeydi. Onlar, bir kutuya yardım parası atanları veya enkaz önünde poz verenleri değil, gerçekten yanlarında duranları hissediyor ve onları da kendi canları gibi aziz biliyorlardı. Çünkü orada sanki bir can pazarı vardı. Canlar gidiyor veya yıkıntılar arasından çıkarılıp alınmaya çalışılıyordu. Sadece yetişkinler mi? Hayır. Çocuklar, yaşlılar, kadınlar, köpekler, kediler ve bütün canlılar. Hepsi bir olmuş ve beraberce bir can için daha el birliği yapıyordu. Bu arada bu milletin nasıl bir millet olduğunu da cümle alem görmüş oldu. Dünyanın neresinde olursa olsun her devleti çökertecek olan böylesi bir yıkımda bütün eller bir olup aynı taşın altına, hep birlikte sokuldu."
"Şahit olduklarımızı, akılda kalacak kompozisyonlar halinde çizmeye başladım"
Herkes gibi, 'Ben ne yapabilirim?' sorusunu kendisine defalarca sorduğunu aktaran Erkul, hemen herkesin yardım kuruluşlarına bağış yaptığını vurgulayarak, kendisine "Daha başka ne olmalıydı, ne olabilirdi" sorusunu sorduğunu dile getirdi.
"UNUTMAYA BİR ÇARE BULMALIYDIK"
Yaşananların bir süre sonra unutulduğunun altını çizen sanatçı, şöyle devam etti:
"İnsanız, her insanın her acıyı unuttuğu gibi, bu felaketi de yavaş yavaş unutacaktık. Fakat buna çare bulmalıydık. Şu an hayatta olanların gelecekte bu acıyı unutmamaları, hatırlamaları ve yarınlarda doğup hayatta olacakların, nasıl bir deprem yaşandığını bilip öğrenmeleri için bugün şahit olduklarımızı, akılda kalacak kompozisyonlar halinde çizmeye başladım. Ben önce, 'biraz cevap, biraz sevap' niyetiyle başlamıştım. Fakat rağbet gördü. Bu bana da teşvik oldu. Ardı ardına çizmeye başladım bıkmadan, üşenmeden, duvara asılacak bir tablo gibi detaylı çalışarak ve her biri için günlerce zaman harcayarak. Halen her fırsat bulduğumda da çalışmaya devam ediyorum."
Erkul, her koşulda sanatın etkili bir yol olduğunun altını çizerek, "Her zaman söylediğim gibi, hatta 60 sayı bastığım Divanyolu dergisinin de sloganlarından biri olan şu cümle çok önemlidir, 'Sanatçın yoksa sanatın yok, sanatın yoksa yarınların yok.' Şunu hep gözden kaçırıyoruz, yaşadığımız iyi kötü ne varsa, onu mutlaka sanatın kuşatıcı çerçevesi içine almalıyız. Kendi sanatçılarımızı mutlaka desteklemeliyiz. Fakat, acaba bunu gerçekten yapıyor muyuz, çok tartışılır" değerlendirmesinde bulundu.
"BORCUMU ÖDEMEYE ÇALIŞIYORUM"
"Asrın Felaketi" başlıklı çizimlerini dergicilerin istifadesine sunduğunu kaydeden Erkul, şu ifadeleri kullandı:
"Sanatın ve ayrıca dergiciliğin her türlü zorluğunu yaşadım, iyi bilirim. Bu yüzden, Asrın Felaketi çizimlerimi isteyen dergilerin ücretsiz olarak kullanabilmesi için dergi gruplarında duyurular yaptım. Talep edenlere, basmaları için yüksek çözünürlüklü eserlerimi yolladım. Bu çizimlerim, 2023 depreminden sonra milletime borcum oldu. Böyle inanıyor, böyle düşünüyorum. Milletime, devletime ve yaşadığım bu çağa olan borcumu ödemeye çalışıyorum."
Muammer Erkul, çalışmalarını bir sergiye dönüştürmek istediğinin altını çizerek, "Bazı yerel yönetimlerin, birkaç okul ve işyerinin temsilcileriyle görüşmeler yaptık fakat destek bekliyorum. Bir yandan çizerken her şeyi sen yapamazsın. Bu çizimler sadece benim değil ki, milletimizin. Öyleyse destek olsun birileri. Nasıl deprem bölgelerini onarmak, depremzedelerin yaralarını sarmak için birlikte çabalıyorsak, birileri de deprem çizimlerimi topluma yaymakta, yarınlara taşımakta destek olsun. Ayrıca kitap olarak da basmak istiyorum deprem çizgilerimi. İnşallah doğru kişilerle karşılaşacağım ve doğru adımları atacağım" dedi.