Dijital Dünyada Hane İçi Eğitim: Erzurum’da Stratejik Bir Adım
Dijital çağın getirdiği fırsat ve riskler arasında çocuklarımızı korumak ve bilinçlendirmek için eğitim aileden başlamalı. Erzurum’da attığımız bu adım, Türkiye genelinde dijital farkındalık seferberliğinin ilk adımıdır.
Günümüzde dijitalleşme sadece bireysel alışkanlıklarımızı değil, toplumsal yapılarımızı da kökten dönüştürüyor. Özellikle çocukların maruz kaldığı dijital içerik çeşitliliği hem fırsatlar hem de riskler barındıran yeni bir yaşam alanı inşa ediyor. Bu bağlamda, dijital ortamlarda çocukların güvenliği, sağlıklı gelişimi ve doğru yönlendirilmesi yalnızca bireysel değil, kamusal bir sorumluluk haline gelmiştir. İşte bu noktada “Hane İçi Dijital Eğitim”, dijital çağın en önemli aile içi sosyal politikası olarak karşımıza çıkıyor.
2025 yılının “Aile Yılı” olarak ilan edilmesi de gerçekleştirdiğimiz çalışmayı daha da anlamlı kılmıştır. Bu çerçevede, Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü koordinasyonunda Erzurum’da düzenlediğimiz “Hane İçi Dijital Eğitim Konferansı”, dijital farkındalığı toplumsal düzeyde artırmak açısından önemli bir adım oldu. Sayın Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin’e bu konuyu ilk açtığımda gösterdiği ilgi ve süreci hızla başlatmasından dolayı şükranlarımı sunarım. İlk konferansımızı Erzurum’da oldukça yoğun bir katılımla gerçekleştirdik.
Dijital Kültürün İnşası: Hane İçi Eğitim
Konferansta vurguladığımız temel noktalardan biri şuydu: Dijital dünya, çocuklarımızın karşısında bir tehdit değil; doğru yönlendirme ile bir fırsata dönüşebilir. Ancak bunun sağlanabilmesi için evlerde bilinçli bir dijital kültürün oluşturulması büyük önem taşıyor.
Ebeveynlerin teknolojiye yaklaşımı, çocukların dijital davranışlarını doğrudan etkilemektedir. Bu sebeple, “hane içi eğitim”, yani eğitimin ailede başlaması, dijital güvenlik ve dijital etik açısından en etkili yöntemlerden biridir.
Dijital Riskler ve Gerçekler
2024 yılı TÜİK verilerine göre ülkemizde:
-6-15 yaş arası çocukların %85’i internete düzenli olarak erişiyor.
-Aynı yaş grubundaki çocukların %42’si dijital oyunlar üzerinden sosyal etkileşime giriyor.
-Ancak bu kullanımın yalnızca %18’inde ebeveyn denetimi bulunuyor.
Öte yandan, BTK raporları, sosyal medya platformlarında karşılaşılan siber zorbalık, sosyal medya saldırganlığı oranlarının her yıl arttığını göstermektedir.
Bu veriler açıkça göstermektedir ki, dijital dünyada yalnızca çocukların değil, ebeveynlerin de eğitilmesi gerekmektedir.
Konferansımda ayrıca “Dijital Namus” kavramını da gündeme getirdim. Şifre güvenliği, dijital çağın en temel güvenlik bilinci unsurlarından biridir.
Unutulmamalıdır ki, dijital güvenliğin en zayıf halkası insandır.
Erzurum’dan Yükselen Duyarlılık
Erzurum’daki konferansta ebeveynlerin ve eğitimcilerin yoğun ilgisi, yerel düzeyde dijital farkındalık oluşturulabileceğinin güçlü bir göstergesi oldu. Sadece büyükşehirlerde değil, Anadolu’nun kalbinde de dijital dünyaya karşı bilinçli bir duruşun oluştuğunu görmek, geleceğe umutla bakmamıza vesile oldu. Katılımcıların soruları ve aktif katılımı, bu konuda yapılacak çalışmaların önemini bir kez daha ortaya koydu. Özellikle Erzurumlu kadınlara özel bir teşekkür borçluyuz; salonun üçte ikisi kadınlardan oluşuyordu ve katılımcılar dikkatlerini hiç dağıtmadan bizleri dinlediler.
Panelde ayrıca:
-Hikmet Azer: “Hane İçi Dijital Eğitim Konferansları ve Maarif Modeli Aile Konferansları”,
-Savaş Özen: “Dijital Bağımlılık ve Çocuk Psikolojisi”,
-M. Sayid Özcan: “Aile İçi Dijital Sınırlar ve Bilinçli İnternet Kullanımı” başlıklarında değerli sunumlar gerçekleştirdiler.
Politika ve Eğitim Önerileri
1-Dijital Ebeveynlik Atölyeleri
Halk eğitimi merkezlerinde düzenli aralıklarla ebeveynlere yönelik atölyeler düzenlenmeli; dijital oyunlar, sosyal medya, yapay zekâ destekli içerikler gibi konular sade bir dille anlatılmalıdır.
2-Yerel Yönetim İş Birliği
Belediyeler ve kaymakamlıklar aracılığıyla “Mahalle Temelli Dijital Okuryazarlık” projeleri hayata geçirilmeli, daha geniş kitlelere ulaşılmalıdır.
3-Okullarda Aile Katılımlı Dijital Eğitim Günleri
Velilerin de aktif katılımıyla, öğrenci-veli-öğretmen üçgeninde sürdürülebilir bir bilinçlendirme modeli geliştirilmelidir.
Dijitalde Rehberlik, Bilinçli Dijital Toplum
Dijital okuryazarlık, yalnızca teknoloji kullanabilme becerisi değildir; aynı zamanda bilgiye eleştirel yaklaşmayı, dijital hakları bilmeyi ve etik bir sorumluluk duygusunu geliştirmeyi gerektirir. Hane içi eğitim, bu kültürün ilk tohumlarının atıldığı yerdir.
Erzurum’da attığımız bu adımın, Türkiye genelinde yaygınlaştırılacak daha büyük bir dijital farkındalık seferberliğine zemin oluşturmasını temenni ediyoruz. Bugün çocuklarımıza dijital dünyayı doğru kullanmayı öğretirsek, yarının güvenli, üretken ve bilinçli bireylerini yetiştirmiş oluruz. Bu bilinçle çalışmalarımıza devam edecek, Türkiye’nin dört bir yanında dijital dünyada güçlü aileler için adımlar atmayı sürdüreceğiz.
Bu organizasyonda emeği geçen herkese SODİMER olarak teşekkür ederiz.
Her ay iki kentte olmak üzere eğitimlerimiz sürecek.
Çünkü biz biliyoruz ki:
Bilinçli Aile, Güçlü Toplum Demektir.