Çavuşoğlu: Kimsenin hakkında gözümüz yok!
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, NATO çatısı altında müzakere girişimini değerlendirdi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan'ın, NATO bünyesinde Türkiye ile teknik görüşme kararı alındığına ilişkin Genel Sekreter Stoltenberg 'in açıklamasını yalanlamasıyla ilgili, "Yunanistan'ın NATO'yu yalanlaması ibretliktir. Yalan söyleyen Yunanistan'dır. Önce 'olur' verdi sonra vermediğini söyledi" dedi.
Bakan Çavuşoğlu, bakanlıkta düzenlediği basın toplantısında, Yunanistan'ın teknik görüşmeler başlatılmasına ilişkin önce 'olur' verdiğini daha sonra NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'i yalanlayarak vermediğini söylediğini belirtti. Çavuşoğlu, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki tek hedefinin Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Kıbrıs Türk halkının hakkını savunmak olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Türkiye ve Yunanistan iki tane NATO üyesi ülke, sözde müttefik NATO içinde; NATO'nun da böyle bir girişimde bulunması gayet normal. İki müttefik arasında herhangi bir çatışmanın, kazanın yaşanmaması için Brüksel'de NATO Genel Sekreteri bir girişimde bulundu. Teknik düzeyde Yunanistan ve Türkiye'nin içinde olduğu görüşmelerin başlaması konusunda bizim görüşümüzü sordular. Biz de 'her zaman görüşmeden yanayız, böyle girişime hayır değil evet deriz' dedik. 'Bunu açıklayabilir miyiz' dediler, 'evet' dedik. NATO Genel Sekreteri Yunanistan'a da görüşünü sordu ve oluru aldıktan sonra açıklama yaptı. Ama maalesef Yunanistan NATO Genel Sekreteri'ni yalanladı. Fakat biz şaşırmadık. Yalan söyleyen Yunanistan'ın kendisi. Bir kere daha diyalogdan yana olmadığını gösterdi. Yunanistan bu adımlarla diplomasi, diyalogdan yana olmadığını gösterdi. Avrupa Birliği'nin desteğinin hep koşulsuz olduğunu düşünüyordu. Son zamanlarda biraz değişti, onu da söylemek isterim. Yunanistan'ın NATO'yu yalanlaması ibretliktir. Yalan söyleyen Yunanistan'dır. Önce 'olur' verdi sonra vermediğini söyledi."
Bakan Çavuşoğlu, benzer bir girişimin Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından da yapıldığını belirterek, "Öyle bir teklife de 'evet' dedik. 'Tarafsız bir yerde buluşabiliriz' dedik; ama ön koşulsuz bir şekilde buluşuruz. Daha sonra Borrell, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias da görüşeceğini söyledi. Sonra Dendias'ın 'hayır' dediğini öğrendik" dedi.
'YUNANİSTAN'I EN ÇOK KIŞKIRTAN FRANSA'
Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'de haksız olduğuna ilişkin Batılı ülkelerden de yorumlar geldiğini aktaran Bakan Çavuşoğlu, Yunanistan'a en çok desteğin ise Fransa'dan geldiğini belirtti. Çavuşoğlu, "Yunanistan'ı en çok kışkırtan kim? Fransa. Fransa'nın da başka derdi var. Doğu Akdeniz ile Fransa'nın ne ilgisi var? Batı Akdeniz olsa anlardık. Fransa önce Suriye'nin kuzey doğusunda Barış Planı Harekatı'nda bir terör devleti kurma planı suya düşünce çok sinirlendi. Ve 'neden bizden izin almadınız' gibi küstahça edalara büründü. Yani yanı başında terörle mücadele ederken Fransa'dan izin mi görüş mü almam gerekiyor? Daha sonra Libya'da darbeci Hafter'i destekleyerek çok büyük hata yaptı. Trablus'u çok kısa sürede ele geçireceklerine inanıyordu. Çıkarları olabilir, anlıyoruz; fakat sahada işler öyle olmadı. Denge değişti, Hafter yenildi ve Macron histerik bir hâle büründü. Onunla beraber ne yapacağını şaşırdı. Sonrasında Doğu Akdeniz'de bizim gemilerimizin kendi gemilerini taciz ettiğini söyledi. Bunu belgeleyemedi, rezil oldu. Biz böyle bir tacizin olmadığını belgeledik" diye konuştu.
'LÜBNAN'A GİDİYOR, TÜRKİYE'Yİ KÖTÜLÜYOR'
Fransa'nın Türkiye'den net şekilde özür dilemesi gerektiğini vurgulayan Bakan Çavuşoğlu, "Lübnan'a gidiyor, Türkiye'yi kötülüyor. Lübnan'ı arka bahçesi olarak görüyor. Biz Lübnan'a gittiğimizde yardımlarımızla gidiyoruz, önerilerimizle, ilişkilerimizi geliştirmek için gidiyoruz. İnsani yardımların tekrar inşası için önerilerimizi söylüyoruz. Böyle bir zor zamanda elimizi uzatıyoruz. Macron sömürgeci edasıyla gidiyor, bir taraftan oradaki Cumhurbaşkanı dahil herkesi aşağılıyor, yönetimi insanları aşağılıyor, tepeden bakıyor, diğer taraftan 'Türkiye'ye dikkat edin, burada çıkarları var' diyor. Biz gittiğimiz yerlere 'kazan kazan' anlayışıyla gidiyoruz" değerlendirmesinde bulundu.