Diyarbakır'da keşfedildi! Türkiye'de sayısı 53'e yükseldi
Ege Üniversitesi, Diyarbakır'ın Çermik kırsalında keşfedilen yeni bir ters lale türünü duyurdu. Uzmanlar, bu keşfin Türkiye'de ters lale türü sayısını 53'e çıkardığını belirtti. Ancak, türün doğal düşmanı olan domuzlar ve insan faaliyetlerinin risk oluşturduğu vurgulandı.
Ege Üniversitesi'nden yapılan açıklamaya göre, Çermik kırsalında yürüyüş yapan doğasever Muhammed Yalçın, kayalıkların dibinde gördüğü sarı renkli ters lalenin fotoğraflarını, bu alanda uzman akademisyenlerle paylaştı. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Yıldırım, Aksaray Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehtap Tekşen, Doç. Dr. Mehmet Maruf Balos, Dr. Cahit Çeçen ve Uzman Biyolog Veysel Sonay türle ilgili çalışmalar yürüttü. Çalışmalar sonucunda ters lalenin daha önce literatürde olmayan yeni bir tür olduğu belirlendi.
"TÜRKİYE'DE TERS LALE TÜRÜ SAYISI 53'E ÇIKTI"
Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Hasan Yıldırım, türle ilgili hazırladıkları bilimsel makalenin uluslararası taksonomik botanik dergilerden Nordic Journal of Botany dergisinde yayımlandığını söyledi. Türü "Çermik lalesi" ismi ile bilim dünyasına tanıttıklarını kaydeden Prof. Dr. Yıldırım, "Ters lale (Fritillaria) cinsi kuzey yarımkürede dağılım gösteren, yaklaşık 170 türe sahip bir cinstir. Bu cinsin 3 önemli çeşitlilik merkezi bulunuyor. Bu merkezler 21 türle Kaliforniya, 24 türle Çin ve üçüncüsü ise Güney Batı Asya, Doğu Akdeniz'dir. Üçüncü çeşitlilik merkezindeki Türkiye'de 53 tür, Yunanistan'da 26 tür ve İran'da 18 tür bulunuyor. Bu bağlamda dünyada en fazla ters lale türünün Türkiye'de mevcut olduğu görülmektedir. Çermik lalesinin keşfi ile Türkiye'de ters lale türü sayısı 53'e çıktı. Bu türle ülkemiz için endemik olan ters lale sayısı ise 30'a yükselmiştir. Oransal olarak ülkemizde ters lale endemizm oranı yüzde 56,6'ya çıkmıştır." ifadelerini kullandı.
YENİ TÜRÜN DOĞAL DÜŞMANI: DOMUZLAR
Yıldırım, türün oldukça lokal bir yayılışa sahip olduğunu, tek popülasyonda bilindiğini ifade ederek, doğadaki en büyük düşmanlarının bu bitkilerin soğanlarıyla beslenen domuzlar olduğunu aktardı. İnsanların da madencilik, tarla ve yol çalışmaları, aşırı hayvan otlatma gibi nedenlerle risk oluşturduğunu dile getiren Yıldırım, yeni türün korunması için ilgili kurumların bitkiye sahip çıkmasının gerektiğini sözlerine ekledi.