DİZİ KARTELLERİNİN KÂR/ZARAR OYUNU! Rekabet Kurumu’nun “Amortisman filmleri” nden haberi var mı?

Günlerdir yazıyorum ve adeta bilgi akıyor.

Konu neydi?

Rekabet Kurumu müfettişleri dizi ve film yapımcıları ile oyunculuk-menajerlik ajanslarına baskınlar düzenleyip bilgisayarlarına el koymuş inceleme yapıyorlar.

Sebep Rekabet Kanunu’nun 4. ve 6. Maddelerine aykırılık.

Türkçesi 4. Madde KARTELLEŞME, 6. Maddesi ise hâkim piyasa aktörlerinin serbest piyasa düzenini ihlal ederek diğer piyasa oyuncularını silmek için hâkim durumlarını kötüye kullanmaları.

Cezaları da çok ağır.

Eğer soruşturma aşamasına geçilirse önemli sonuçları olacak.

Bu konuda iki yazı yayınladım. (*) (**)

Büyük ses getirdi.

Dediğim gibi arayan arayana. Onlardan biri, çok gişe yapan filmlerin yönetmenleri arasında yer alıyor. Epey telefon görüşmesi yaptık. Son konuşmamızda bana ‘AMORTİSMAN FİLMLERİ’ nden haberim olup olmadığını sordu.

İlk kez işittiğimi söyledim.

Şöyleymiş efendim.

FAZLA KAZANCIN ÇOK VERGİSİ OLUNCA ZARAR EDECEK BİR ŞEY BULMAK GEREK

Ana akım kanallarının prime time (PT) zaman dilimlerinde ve dijital platformlarda bol bol dizileri yayınlanan yapımcılar öyle çok para kazanıyorlar ki ortaya çıkan vergi borçları da haliyle epey yüksek oluyor. Çok para gözlerini döndürüp vergi borçlarından da kurtulmak istiyorlar.

Bu durumda ne yapıyorlar peki?

Hemen “Büyük prodüksiyonlu” ve festivallerde gösterilecek bir “sanat filmi” çekiyorlar.

Bu filmlere sinema ve dizi piyasasında AMORTİSMAN FİLMLERİ deniyor.

Yapımcılar daha çekimler başlar başlamaz ilişkili oldukları ve bol bol yemledikleri “medya mensupları” na “Filanca yapım şirketi filmi için paraya kıydı, şu kadar beton döktü, şöyle dekor yaptı, masraftan kaçınmadı” diye haberler yaptırıyorlar. Tabii hepsi palavra. Öyle bir masraf yok ortada. Tamamen şişirme. Manşetler de hep aynı:

“Büyük harcamalarla çekilen sanat filmi”

Ama film ne yazık ki(!) “istenen gişe” yi yapmıyor ve işe bakın ki ZARAR ediyor.

Bu öyle bir zarar ki dizilerden kazanılan parayı alıp götürüyor(!) ve şirketin yıl sonu bilançosuna da haliyle zarar olarak yansıyor. Bu durumda şirket ne yapsın? Vergisini ödeyemiyor.  

Nitekim ardından Yapımcı röportaj veriyor üzgün tonlarda, “Sinemaya aşkımdan bu kadar büyük para yatırdım. Bizlerin kaderi bu” sözleriyle. Siz vah vah diyorsunuz ama yapımcı banka kasasında desteleri sayıyor büyük bir iştahla.

KANALLARIN İLACI FATURACI DİZİ YAPIMCILARI

İşin bir başka cephesi de diziyi yayınlayan televizyon kanalları.

Tamam kartelci yapımcı paçayı sıyırdı da diziyi yayınlayan kanal ne yapsın?

O da dünya kadar para kazandı reyting rekoru kıran diziye aldığı reklamlardan. Balya balya vergi ödemesi gerekecek haliyle.

Merak etmeyin, onun da çaresi var.

Piyasada kanallara fatura kesen bir takım “yapımcı şirketler” in olduğunu biliyor muydunuz? Bir tanesinin adını işittim, lakabı da var üstelik, bir yırtıcı hayvan adıyla anılıyor. Kanallar onunla iş tutuyor genellikle. Zaman zaman bu “yapımcı”ya bir de dizi sipariş ediyorlar düşük maliyetli, 13 bölüm ya da bir sezonluk. Yapımcı, kanala yaptığı iyiliğin karşılığında çektiği o dandik ve ucuz dizinin maliyetlerini yüksek gösteriyor, vergi ödemiyor ve büyük kârlar elde ediyor. Böylece alan memnun satan memnun.

ÇARK nasıl oluşturulmuş ama…

Tıkır tıkır işliyor.

Sonra da Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek orda burda vergi kaçağı arıyor.

Bakın o kaçak nerelerde kol geziyor.

Yönetmen ve senaristlerle, oyuncularla yapılan ÇİFT SÖZLEŞMELERİ saymıyorum bile.

LEŞÇİLERİN GÖREVİ VE İDEALİST BİR SİNEMA YATIRIMCISI KADININ TEZGÂHLA İFLAS ETTİRİLMESİ

Ha bir de LEŞÇİLER var. Siz kanala ya da dijital platforma dizi satıyorsunuz bağımsız yapımcı olarak. Ama yayıncı firma paranızı ödemiyor, siz diziyi yapamaz hale gelince de YAYINCI diziyi ortada dolaşan bir takım LEŞÇİ YAPIMCILARA devrediyorlar ve adamı batırıyorlar.

Sinema piyasası da bundan farklı değil.

Beni arayan yönetmen bizzat şahit olduğu bir olayı aktardı.

İdealist bir sinemasever kadın, hayli de varlıklı. Sinema sektörüne yatırım yapmak ve güzel filmler çekmek istiyor. Bunun için ne yazık ki piyasadaki o kartel aktörlerinden birine gidip akıl danışıyor. Talihsizlik zaten bu noktada başlıyor. Ünlü ve güçlü yapımcı, hanımefendiye, yukarıda tarif ettiğim leşçilerden birini öneriyor “Onunla çalışırsanız güzel işler çıkarırsınız” diye. Uzatmayayım, sonuçta kadın o leşçi tarafından bir güzel dolandırılıyor.

Benimle konuşan yönetmen, kadın iflas ettikten sonra ünlü yapımcıya “Ben size güvendim ama önerdiğiniz adam beni dolandırdı” diye serzenişte bulunurken tesadüf eseri rastladığını, ama yapımcının gayet pişkin “Hanımefendi ben size o şahsı önerdim ama sözleşmenizi doğru dürüst yapsaydınız ve dolandırılmasaydınız” dediğini anlatınca anladım ki yapamayacakları şey yok.

Buradaki amaç şu aslında.

Piyasaya başka yatırımcı girmesin.

Adamlar öylesine pervasız ki bir kanal eskaza bir PT saatini serbest bir yapımcıya anlaşarak kapatsa derhal “Bu saati neden bizim dışımızda birine veriyorsunuz. Bizden isteyin dizi yapalım. Yok böyle gidecekseniz bizden dizi mizi istemeyin bundan sonra” tarzında tehditler almaya başlıyor.

KARTELE KURBAN EDİLEN YAPIMCI VE YÖNETMEN

Bu kara düzenin özeli kamusu yok. Hepsi aynı sistemin içinde ne tuhaftır ki. 

Beni arayanların anlattıklarını duysanız şaşıp kalırsınız. Lakin ben sizlere anlatıcıların güvenliği, mesleki kariyerleri açısından maalesef bir kısmını aktarabiliyorum. Çünkü onlar kendilerini çok korunmasız hissediyorlar. Bir Yapımcı-Yönetmen’den, televizyon kanallarından birinin (Özel mi TRT mi sormayın) bu kartelcilerle iş birliği içinde kendisine nasıl kazık attığını dinlediğimde daha büyüğü olamaz demiştim. Ama bir istihbarat dizisinin yapılış sürecini ta en başından itibaren dinleyince anladım ki daha da büyüğü varmış. Yani teşkilat tam teşekküllü faaliyette anlayacağınız.

Biz dizi yaptığı kanalından kazık yiyen Yapımcı-Yönetmen’e dönelim.

Kendisi çok reyting yapan tarihi dizileri olan bir Yapımcı. Kendisinin adını, yayınlanan dizilerinin ve meseleye konu olan dizinin adını yazmıyorum. Ama şunu bilin, aynı zamanda AK Parti eski milletvekillerinden biri aynı zamanda. 

SİSTEME GİREMEMİŞ

Şöyle diyor:

“Fuat Bey, hayırlı akşamlar. Sizi tebrik ediyorum. …’ye dokundurmuşsunuz, ama gerçekler bunun çok daha ötesi. Şu an biz de dâhil, pek çok gerçek yapımcıya yer verilmiyor maalesef. Ne kadar güzel proje göndersek de bu mümkün değil. Hatta bizim için ‘sisteme giremedi’ demişler. Sistemi anlıyorum ama ispatlayamadığım için dile getiremiyorum. Fakat şunu ispatlarım, bizim en son …’nin dijital platformu için yaptığımız bir dizi önce durduruldu, devamı çektirilmedi. Oysa çok beğenilmişti. Halen duruyor, seyredebilirsiniz. Ben bunu sayın Cumhurbaşkanımıza arz ettim ama bir faydasını göremedim. Daha sonra neden durdurulduğu anlaşıldı. Bu proje onların kontrolünde olan bir firmaya verilmiş ve hatta bizim senarist ekibini de oraya taşımışlar. Üstelik BİZE VERİLEN PARANIN DA YAKLAŞIK 7 MİSLİNİ vererek. Şu an (…) diye gösterimde. Biz bunu da sineye çektik ama şu an hiçbir güzel işimize onay verilmiyor. Bu serzenişleri pek çok yapımcıda bulabilirsiniz. Söz konusu kanal  kendi yapımcılarını oluşturuyor ama bunların da sizin anlattığınız hassasiyetleri yok maalesef. Bu konuyu gündeme getirdiğiniz için tekrar teşekkür ederim. Selamlarımla.”

Anladınız mı meselenin vahametini?

Öyle bir çeteleşme ki bu, Cumhurbaşkanı bile müdahale edemiyor. Cumhurbaşkanı’na kadar bu meselenin gidiyor olması ise zaten başlı başına bir sorun.

(*) https://www.tv100.com/kartellesen-dizi-sirketleri-ve-oyuncu-ajansi-mama-larina-baskin-makale-783458

(**) https://www.tv100.com/hayatim-bana-kimin-eli-kimin-cebinde-dizisi-getir-baskasi-satmaz-makale-783870