Araştırmacılar tarafından yapılan önemli bir bilimsel değerlendirmede, mahsulleri mahveden, ormanları tahrip eden, hastalıkları yayan ve ekosistemleri altüst eden istilacı türlerin dünya çapında her zamankinden daha hızlı yayıldığı ve insanlığın bu gelgiti durduramadığı belirtildi.
Araştırma sonucu ortaya çıkan başarısızlık, yılda 400 milyar dolardan fazla hasara ve gelir kaybına mal oluyor. BM Konvansiyonu için hükümetlerarası bilim danışma paneline göre bu muhtemelen büyük bir eksik yaratabilir.
37 BİNDEN FAZLA İSTİLACI TÜR LİSTELENDİ
Raporda, Doğu Afrika'daki Victoria Gölü'nü boğan su sümbülünden Pasifik'teki kuş türlerini yok eden fareler ve kahverengi yılanlara, yeni bölgeleri Zika, sarıhumma, dang humması ve diğer hastalıklara maruz bırakan sivrisineklere kadar 37.000'den fazla sözde yabancı tür kataloglanıyor.
1970 YILINDAN BU YANA YÜKSELİYOR
Bu sayı, 1970 yılından bu yana ortalama olarak her on yılda dört kat artan hasar faturasıyla birlikte keskin bir yükseliş eğilimi gösteriyor.
NÜFUS ARTIŞI VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLİ
Raporda, ekonomik genişleme, nüfus artışı ve iklim değişikliğinin "biyolojik istilaların sıklığını ve kapsamını ve istilacı yabancı türlerin etkilerini artıracağı" sonucuna varıldı.
TEK SORUMLU İNSANLAR
Ülkelerin yalnızca yüzde 17'sinin bu saldırıyı yönetecek yasa veya yönetmeliklere sahip olduğu belirtildi. Kazara ya da kasıtlı olarak, yerli olmayan türler dünyanın öbür ucuna gittiğinde, bunun sorumlusu insanlar oluyor.
DÜNYAYI YENİ JEOLOJİK ÇAĞA SÜRÜKLÜYOR
Bilim adamları, türlerin yayılmasının, insan faaliyetinin hızlı genişlemesinin, doğal sistemleri, Dünya'yı yeni bir jeolojik çağa, Antroposen'e sürükleyecek kadar kökten değiştirdiğine dair sağlam bir kanıt olduğunu söylüyor.
SÜMBÜL ÇOK DA MASUM DEĞİL
Bir noktada Victoria Gölü'nün yüzde 90'ını kaplayan, ulaşımı sekteye uğratan, sudaki yaşamı boğan, hidroelektrik baraj girişini engelleyen ve sivrisineklerin üremesine neden olan sümbülün, Ruanda'daki Belçikalı sömürge yetkilileri tarafından süs bahçe çiçeği olarak tanıtıldığı düşünülüyor.
FLORİDA BUNLARLA DOLU
Florida Everglades, beş metrelik Burma pitonlarından yürüyen yayın balığına, Eski Dünya'daki tırmanıcı eğreltiotlarından Brezilya biberine kadar eski evcil hayvanların ve ev bitkilerinin yıkıcı yavrularıyla dolu.
ÖNCE TAVŞA GETİRDİLER, SONRA ÖNÜNÜ ALAMADILAR
19. yüzyılda İngiliz yerleşimciler tavşanları avlanmak ve yemek için Yeni Zelanda'ya getirdiler. Tavşanlar gibi çoğaldıklarında, yetkililer sayılarını azaltmak için kakım adı verilen vahşi küçük etoburları ithal ettiler.
KUŞ TÜRLERİ YOK OLUŞA SÜRÜKLENDİ
Ancak gelincikler daha kolay avların peşine düştü: Yavru Kivilerden ejder gagalılarına kadar düzinelerce endemik kuş türü kısa sürede yok oldu.
Yeni Zelanda Koruma Departmanından bilim adamı Elaine Murphy, AFP'ye verdiği demeçte, tavşanlarla ilgili kötüden kötüye benzer bir destanın ortaya çıktığı Yeni Zelanda ve Avustralya'nın, ithal edilen bir zararlının diğeriyle nasıl kontrol edilemeyeceğine dair "vaka çalışmaları" olduğunu söyledi.
YERLİ OLMAYAN TÜRLERLE DOLU
Akdeniz, Kızıldeniz'den Süveyş Kanalı yoluyla gelen aslan balığı ve öldürücü algler gibi yerli olmayan balıklar ve bitkilerle doludur.
KAÇAK OLARAK TAŞINMIŞLAR
Arı kolonilerinin tamamını tek bir saldırıda yok edebilecek kapasitedeki eşek arılarının, yük taşımacılığında kaçak olarak Asya'dan ABD'ye geldiği düşünülüyor.
YOK OLUŞLARIN ÖNEMLİ BİR NEDENİ
Bulgulara göre istilacı türler, belgelenen tüm bitki veya hayvan yok oluşlarının yüzde 60'ında önemli bir neden olup, habitat kaybı, küresel ısınma ve kirliliğin yanı sıra beş ana etkenden biridir.
ETKİLEŞİM HALİNDELER
Bu etkenler birbirleriyle etkileşim halindedir: İklim değişikliği, yabancı türleri yeni ısınan sulara veya yerli türlerin genellikle hiç karşılaşmadıkları davetsiz misafirlere karşı savunmasız olduğu topraklara itmiştir.