Dünya ve güneş sistemimizin geri kalan iç, kayalık gezegenleri, 4 milyar yıldan fazla bir süre önce kendilerini bir araya getiren sayısız küçük gezegenciklerin (ilkel kozmik tozun yüceltilmiş çakıl taşları) ürünleridir. Şimdi yeni bir analiz, bu gezegenciklerin zaten su içerdiğini öne sürüyor.
METEORLARI TEST ETTİLER
Araştırmacılar, en az gezegenimsi canlılar kadar eski olduğunu söyledikleri meteorlardan alınan örnekleri test etti. Bunu yaparken suyun varlığında meydana geldiği bilinen kimyasal reaksiyonların parmak izlerini buldular.
MARS'I KIRMIZIYA BOYAYAN MADDE
Bugün bu örneklerde su bulunmuyor ancak bilim insanları bir zamanlar içerdikleri suyun izini sürebiliyor. Zamanla, eğer suda başka elementler de mevcutsa, su moleküllerinin oksijen atomları ayrılacak ve bu elementlerle birleşecektir. Örneğin su ve demir, demir oksidi doğuracaktır. Mars'ın yüzeyini pas kırmızısına boyayan madde budur.
METEORİTLERDE ÇOKTAN KAYBOLDU
Bununla birlikte, bu demir oksit bile artık meteoritlerde çoktan kaybolmuştur; fakat söndüğünde, meteoritlerin demir içeriğinin bir kısmını da beraberinde götürmüş olacaktır. Böylece bilim insanları, bir göktaşının demir seviyesini uzay kayasındaki diğer elementlerle karşılaştırarak ölçerek antik su varlığını test edebilirler.
SU İÇERDİĞİ SONUCUNA VARDILAR
Araştırmacılar nikel ve kobalt kadar demir bulmayı umuyorlardı. Ancak bunun yerine, kıyaslandığında oldukça fazla miktarda eksik demir buldular; bu, oksijenin ve buna bağlı olarak suyun varlığını ima ediyordu. Kısacası, iç güneş sistemini oluşturan ilkel malzemenin muhtemelen su içerdiği sonucuna vardılar.
10.000 KAT DAHA YÜKSEK OKSİJEN
Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'nden jeolog ve jeokimyacı Paul Asimow, yaptığı açıklamada, "Güneş sistemindeki göktaşlarında ölçtüğümüzle beklediğimiz arasındaki fark, yaklaşık 10.000 kat daha yüksek bir oksijen aktivitesine işaret ediyor" dedi.
KRİTİK ÖNEM TAŞIYOR
Eğer suyun hidrojeni ve oksijeni bu ilkel gezegensel yapı taşlarında mevcutsa, bu, diğer elementlerin (yaşamın yaratılmasında kritik önem taşıyan karbon ve nitrojen) başlangıçta da orada olabileceğine dair iyi bir işarettir. Araştırmacıların çalışmaları, 9 Ocak'ta Nature Astronomy dergisinde yayınlanan bir makalede özetleniyor.