Zaklina Berrido Pisano isimli, 50 yaşında sosyal medya fenomeni dünyanın en çekici büyükannesi seçildi. Zaklina Berrido Pisano'nun tam 2 torunu var. Onu görenler ise bu bilgiyi duyunca hayretlere düşüyor.
Zaklina Berrido Pisano isimli, 50 yaşında sosyal medya fenomeni dünyanın en çekici büyükannesi seçildi. Evet yanlış duymadınız, büyükanne...
Çünkü gördüğünüz bu kadının tam 2 torunu var. Onu görenler ise bu bilgiyi duyunca hayretlere düşüyor. Zaklina Berrido Pisano'nun tüm dünyada 560 binin üzerinde takipçisi bulunuyor.
The Sun'un haberine göre, ünlü büyükanne daha önce Fransa, İsviçre ve Polonya'da yaşadı. Paylaşımlarıyla sadece yaşıtlarını değil, genç kızları da kıskandıran Zaklina'nın Instagram paylaşımları ise çok konuşulan cinsten.
Şuan için 2 torunu olan genç büyük anneyi görenler ise 30 yaşından daha büyük olmasına ihtimal vermiyor...
Sosyal medyayı aktif bir biçimde kullanan Zaklina'nın paylaşımları genç mankenler taş çıkartır cinsten.
Pisano daha önce Alem dergisine verdiği röportajda şunları anlatmıştı...
Sizce “influencer” olmanın tanımı ne?
Influencer olmak benim için her şeyden önce sizi takip edenlere karşı büyük bir sorumluluğunuzun olması demek. Yarım milyondan fazla takipçim attığım her adımı dikkatle takip ediyor, yazdıklarımı okuyor ve her detaya dikkat ediyorlar.
Bu yüzden de kendimi takipçilerime karşı çok sorumlu hissediyorum. Özellikle de genç kızlara karşı çünkü takipçi kitlemin yüzde seksenini kadınlar oluşturuyor.
Ne zaman bir şey paylaşacak ya da yazacak olsam takipçilerim üzerindeki etkisini göz önüne alıyorum ve adımlarımı dikkatli atıyorum. Yani, bunun için çok ama çok çalışıyorum.
Aynı zamanda bir influencer olarak yazdığım her şeyde kendi tecrübelerimden bahsetmeye çalışıyorum çünkü aslında benim hayatım genellikle medyada yansıtılan “otuz yaşını geçmişseniz moda sektöründe sizin için çok geç demektir” veya “belirli bir yaştan sonra influencer olamazsınız” algılarının yanlışlığını ortaya koyuyor. Bu işi yaparak bazı şeylerin söylendiği gibi olmadığını kanıtlıyorum.
Influencer olma hikayenizden bahseder misiniz?
Bu aslında epey tuhaf ve bir o kadar da trajik bir hikaye. Geçmişte çok farklı bir iş yapıyordum, bir altyapı şirketinde demir yolları üzerine uzmanlaşmıştım.
Hayatımın bir noktasında Varşova’ya taşınmak durumunda kaldım, oradayken ailemi çok özlüyordum.
En başlarda istemese de oğlumu gelip Varşova’da yaşamaya ikna ettim ve beni de Instagram ile o tanıştırdı.
Modayı çok seviyordum ama işim gereği ancak belirli şeyleri giyebiliyordum. Bu yüzden de kendimi istediğim gibi ifade edemiyordum.
Oğlum beni Instagram ile tanıştırdığında benim için mükemmel bir hobi olduğunu hissettim ve ilk fotoğraflarımı yayınlamaya başladım. Sonrasında ise onu bir trafik kazasında kaybettim.
Bugüne kadar kaç ülkeyi ziyaret ettiniz?
Bilmiyorum, oldukça fazla. Ama Avustralya’yı ziyaret etmediğimi söyleyebilirim. Aşağı yukarı 50 ülke olabilir ama önceki işim dolayısı ile de çok seyahat ettiğim için tam olarak bilmiyorum.
Bazı sabahlar uyandığımda otelde mi yoksa evde mi olduğumu ya da hangi ülkede olduğumu hatırlamadığım zamanlar oluyor.
Nerelerde fotoğraf çektirmeyi seviyorsunuz? Favori bir tercihiniz var mı?
Bir hikayesi olan yerlerde fotoğraf çektirmeyi seviyorum, beyaz bir arka planda değil. Moda fotoğraf çektiğimiz yere ayak uydurmak zorunda, bunun tam tersi olmamalı.
Sonuçta Venedik’te, İstanbul’da ya da bir plajda aynı şeyleri giyemem…
Yani, stilimin bulunduğum yer ile uyum sağlamasını istiyorum. Fotoğraf çektirdiğim çoğu yerin ardında bir tarih var. Mesela müzeleri sıklıkla tercih ediyorum.
Fotoğraflarımda sadece stilimi değil aynı zamanda vermek istediğim mesajları da yansıtmaya çalışıyorum.
Sosyal medya gönderilerinizi paylaşmadan önce planlıyor musunuz?
Bunu sadece bir markayla iş birliği yaptığım zamanlarda yapıyorum ve bu konuda da çok seçiciyim. Benim ya da takipçilerim için etik olmadığını düşündüğüm hiçbir iş birliğini kabul etmiyorum.
İstanbul’a Inflow Influencer Ödülleri için geldiniz. Influencer’ların dünya çapında gitgide artan popülerliği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bence influencer’ların muazzam bir gücü var ve Inflow da bunun oldukça farkında. Herkes influencer olmanın ekonomik yönüne odaklanıyor ama bence tek önemli kısmı bu değil.
Kendi adıma söylediğim ve yaptığım her şeyde çok dikkatli olmaya çalışıyorum çünkü influencer’ların davranışları insanlara örnek teşkil ediyor.
İstanbul hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yarın buraya taşınmamı isteseniz hemen kabul edebilirim. İstanbul’a bayılıyorum, özellikle de yemeklere ve insanlara. Buradaki insanlar çok sıcakkanlı.
Buradaki birçok takipçimden mesajlar alıyorum, genç kızlar beni sevdiklerini söylüyorlar. Bence burada insanlar sahte değil, içlerinden geleni söyleyip öyle davranıyorlar.
Sizce insanlar sizi neden sosyal medyada takip ediyor?
Şu anda sosyal medyada 50 yaşında olan fakat öyle görünmeyen tek büyükanne benim. Bence insanların ilgi göstermesinin en büyük sebebi de bu.
Peki, dünya üzerindeki en çekici büyükanne olarak anılmak size nasıl hissettiriyor?
Kibirli görünmek istemem ama bu bana aslında hiçbir şey hissettirmiyor. İnsanlar bana benim gibi olmak istediklerini, benim gibi görünmek istediklerini söylüyor ve sadece fizikselliğe odaklanıyorlar.
Dış görünüşümün güzel olup olmamasıyla değil hayata karşı duruşumun ne kadar güzel olup olmadığıyla ilgileniyorum.
Zaten bu zamana kadar ailem bana hep ne kadar güzel, ne kadar stil sahibi olduğumu hep söylediler. Yani benim için aslında değişen bir şey olmadı. Aslında en önemlisi bunu size gerçekten yakın olan insanlardan duymanız.
Gelecek planlarınız arasında neler var?
Bu akşamki partide muhteşem vakit geçirmek… Plan yapmamaya, anı yaşamaya çalışıyorum. Aslında buraya gelirken ne giyeceğime bile son ana kadar karar vermemiştim…