Dünyada yeni bir salgın beklentileri her geçen gün artarken, dünyanın başına yeni bir bela çıktı. Nash olarak adlandırılan hastalık hızla yayılmaya devam ediyor. Karantinanın da fayda etmediği bu hastalık, şu anda hepatit b ve hepatit c'yi geçmiş durumda.
Yağlı Karaciğer Hastalığı NASH ile ilgili ayrıntılı bilgiler veren Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Türk Karaciğer Araştırmaları Derneği TKAD Yağlı Karaciğer Çalışma Grubu Başkanı Prof.Dr. Yusuf Yılmaz, hastalığın belirtilerini ve tedavisini anlattı ve alınması gereken önlemleri sıraladı.
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Türk Karaciğer Araştırmaları Derneği TKAD Yağlı Karaciğer Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Yılmaz, karaciğer yağlanması olarak bilinen NASH ile ilgili önemli bilgiler verdi. Karaciğerde yağlanmanın iltihaba yol açtığını ve ilerlediğinde siroza sebep olduğunu belirten Yılmaz, hastalığın alkol kullanımı ile ilişkili olmadığını söyledi.
Prof. Dr. Yusuf Yılmaz karaciğer yağlanmasının iltihap ile birlikte seyretmesinin NASH olarak tanımlandığını belirtiyor. NASH’ın çoğu kez, yüksek şekerli ve yağlı beslenmenin ve hareketsiz bir yaşam tarzının sonucu olarak ortaya çıktığını belirten Yılmaz, şişmanlık, tip 2 diyabet ve insülin direnci ile yakından ilişkili olduğunu söyledi. Türkiye'de 3,8 milyon NASH hastası olduğu, 133 bin kişide şu an NASH'e bağlı siroz gelişmiş olduğu tahmin edilmektedir.
NASH sinsi seyreden bir hastalıktır, yani hastalar genellikle ileri evre siroz oluşana kadar hiçbir belirti vermez. Nadiren halsizlik, iyi hissetmeme, karnın sağ üst kısmında huzursuzluk, dolgunluk veya hafif bir ağrıya yol açabilir. Belirti vermemesi hastalığın önemsenmemesine yol açar, teşhisi zorlaşır. Geçmişte siroz teşhisi koyduğumuz hastaların önemli bir kısmında sirozun nedenini bulamıyorduk. Günümüzde ise bu hastalardaki sirozun nedeninin NASH olduğu anlaşılmıştır.
Her 5 karaciğer yağlanmasından bir tanesi NASH'dir. Ancak belirti vermediğinden basit bir yağlanma gibi algılanır. Bazı bireyler NASH açısından, diğerlerinden daha fazla risk altındadır. Gerçekten de, bazı koşullar NASH için risk faktörleri olarak kabul edilmektedir:
*Şeker hastalığınız, şişmanlığınız veya metabolik sendromunuz varsa ve karaciğer kan testleriniz(AST veya ALT) yüksekse NASH olma ihtimaliniz belirgin olarak daha fazladır. Bu risk faktörlerine bir arada sahip olunması durumunda, hastaların NASH taraması için hekimlerini ziyaret etmesi için iyi bir nedendir.
*Diyabet hastalarının en az yarısında karaciğer yağlanması vardır.
*Her 10 diyabet hastasından 1 tanesi sirozdan hemen önceki evrede (F3 fibrozis) veya siroz (F4) evresindedir.
*Karaciğer kan testleri normal olanlarda da NASH olabilir. Metabolik sendrom kendi başına bir hastalık değildir. Obezite, diyabet, kolesterol yüksekliği, tansiyon gibi nedenlerin birkaçının bir arada bulunmasına metabolik sendrom denir.
Marmara Üniversitesinde 2012 yılı öncesinde yaptığımız bir araştırmada ultrasonda karaciğer yağlanması olup karaciğer testleri (AST;ALT) yüksek 357 hastada biyopsi ile tanısı kesinleştirilen NASH hastalığı oranı %60, siroz teşhis oranı % 3,5 idi. Endişe verici olan tüm hastaların %26'sında önemli derecede fibrozis (≥2) olmasıydı. Günümüzde Fibroscan cihazı da kullandığımızdan biyopsi yapılanlarda NASH ve fibrozisi olan hastaların oranı çok daha fazladır. Türkiye'de 950 bin NASH ≥F2 fibrozis evreli, 133 bin NASH'e bağlı sirozlu hasta olduğu tahmin edilmektedir.
SİROZA DOĞRU İLERLEMESİN DİYE DİKKAT
Hastalığın ilerleme hızını tahmin etmek zordur, zira bir bireyden diğerine değişiklik gösterebilir. Diyabet hastalığı, kilo alma, fibrozis varlığı siroza ilerlemeyi hızlandırır. Türkiye'de 10 yıl içinde 480 bin NASH hastasının siroza ilerleyeceği tahmin edilmektedir.