Ece Ronay'dan bomba açıklama: Mehmet Ali Erbil ile ilgili taciz şikayetimi geri çekerim ama bir şartla!
Mehmet Ali Erbil'in taciz mesajlarını ifşa ederek bir anda magazin gündemine oturan fenomen Ece Ronay, Mehmet Ali Erbil hakkındaki şikayetini geri çekme şartını açıkladı. Kendi hakkındaki bilinmeyenleri anlatan Ece Ronay, çocuk yurdunda geçirdiği yılları paylaştı.
İşin başında kendisinden Mehmet Ali Erbil'in özür dileyeceğini ve olayın kapanacağını sandığını anlatan Ece Ronay'ın son anlattıkları magazin dünyasını salladı.
Klibinde rol alan Mehmet Ali Erbil’in kendisini taciz ettiğini iddia ederek mesajlarını ifşa ettiği günden bu yana magazin gündeminden düşmeyen Ece Ronay, yaşadığı kötü çocukluk yıllarını anlattı: Ailemden alınıp çocuk yurduna gönderildim"...
Katarsis'in Youtube yayınına konuk olan sosyal medya fenomeni Ece Ronay, Mehmet Ali Erbil hakkındaki şikayetini geri çekme şartını açıkladı. oldu.
Erbil’le yazışmalarını ifşa eden Ronay, o paylaşımların gündem yaratacağını tahmin edemediğini söyleyerek şunları anlattı:
“Paylaşım yaparken bunun bu kadar büyüyeceğini düşünemedim. O beni tehdit etti, ben de paylaştım. Özür diler ve konu kapanır diye düşünmüştüm. Tek amacım; susmuyorum, tehdidinize boyun eğmiyorum demekti. İftira atmaya çalışsam, başka şeyler de söyleyebilirdim. Sadece özür bekledim. Ama onlar beni suçlu çıkarmak için her şeyi yaptılar. Gelip klibimde oynadı. Birbirimize etkileşim olarak destek sağlayacağız diye konuşmuştuk. Saygılı duruşuma rağmen bana karşı çirkin bir dönüş yaptı. Sonradan ‘Nişanlı olduğunu bilmiyordum’ dedi.
Şunu bile söyledim; ‘Eğer herhangi bir çocuk yurduna kütüphane yapmayı kabul ederseniz ben bu olayı daha fazla büyütmeyeceğim, hatta şikâyetimi geri çekeceğim’ dedim. Ama bana maddi tazminat davası açtılar.”
Çocuk yurdunda büyümüş
Evde gördüğü şiddet yüzünden yıllar geçtikçe ailesinden giderek uzaklaşan Ece Ronay, çocukluğunda yaşadığı talihsizlikleri anlatmayı sürdürdü. Ece Ronay, Gökhan Çınar’a karşı yaşadıklarını şu şekilde aktardı; ‘’Bir gün arkadaşım Ayşe ile buluşacaktık. O da başka kızlarla kavga etmiş. Onunla buluşmaya gittiğimde bir anda tam kavganın ortasında kaldım. Orada ikimiz onlarca kız tarafından dayak yedik. Ben o kavga esnasında bıçaklandım. O olayda polisler beni aileme teslim etti. Ertesi gün beni bıçaklayan kız hakkını helal et diyerek evimize kadar geldi. İlk defa birisi beni insan yerine koyup özür dilemişti. Ben de kızın özrünü kabul ettiğim için babam annemi dışarı attı ve bizi rezil ettin diyerek beni dövmeye başladı. Bağırış çağırış olunca annem de dışarıdan bir şey yapamadığı için polisi çağırmış. Polis geldi ve sen bu ailede yaşamak istiyor musun diye sordu. Hayır dedim ve beni çocuk yurduna götürdüler. Orada da kendimi kabul ettirmek için çok çabaladım. Zamanla tespih sallayan, kaşına çizik atan biri haline dönüştüm. Kısa bir dönem orada kaldıktan sonra ailemi aradım mecburen özür diledim ve daha sonra anneannemlerde yaşamaya başladım. Bu dönemden sonra babama karşı büyük nefret duymaya başladım. O sürekli üzülsün ve ağlasın istiyordum. Bir tepki versin istiyordum çünkü artık. Kimse benden özür dilememişti. Sonra üniversite kazandım ve İstanbul’a geldim. Maddi açıdan annem yine elinden geleni yapmaya çalıştı bu dönem. Arkadaşımın biri bana para kazanabilmek için DJ’lik yapmamı önerdi. Mayo giyip sahneye çıkman gerekiyor sadece diyerek beni bu işe sürüklediler. Bunlar alışık olduğum türden şeyler değildi. Utandığım oluyordu. Öyle açık giyinen biri de değildim. Bunun için sürekli alkol alıyordum. Alkolik olduğum dönem oldu. Çok iyi şeyler değildi bunların hiçbiri. Kötü bir dönemden geçtim.’’
Aile şiddeti yüzünden intihara kalkışmış
Çocukluğunda yaşadığı dram ile yüzleşen Ece Ronay, sözlerini şu şekilde sürdürdü; ‘’Kendimi çok değersiz hissettim dönemlerden geçtim. Bu benim bedenimdi ve benim bedenime sürekli zarar verdiler. Bunlar zaten baba ve kardeş olduğu için anlatabileceğim ve şikayet edeceğim hiç kimsem yoktu. Annem evde olmadığı zaman böyle şeyler yaşıyordum. Annemin yapabildiği sadece araya girebilmekti. Sen kendi karnını doyurmazsan hiç kimse senin karnını doyurmak için bir çabaya girmiyor. Bu hayatta sen kendini korumak zorundasın, sen hayatta sürekli kendin için bir şeyler yapmak zorundasın. Ben bunu yıllar önce deneyimledim. Yemek yiyebilmek için bile şunu yaptığımı hatırlıyorum. Yaşça bizden büyük insanlar tanışmak için ben ve arkadaşımı yemeğe davet ederlerdi. Biz yemek yiyip oradan kaçardık. Bu çok utanç verici bir nokta ama maalesef bunu da yaptık. Bunun daha ilerisi çok çirkin noktalar. Lise birinci sınıftayken yatılı bir okulda kaldım. Okul hayatımın bir dönemi yatılı okullarda geçti. O dönem fen lisesinde başarılı bir öğrencilik hayatı geçiriyorum. Hatta kendime bir arkadaş dahi edinmiştim. Beni anlayan çok düzgün bir kişiydi. Okulun müdürü benim o kişiyle arkadaş olmamam için elinden geleni yaptı. O sağlık meslek öğrencisi onunla senin ne işin olur diyerek bana kızdığı oluyordu. Bu benim anlam verebildiğim bir şey değildi. Ben müdürün bu lafını dinlemeyi tercih etmedim. Sonra o beni babama söyledi ve babam okula gelerek herkesin ortasında beni çok kötü dövdü. O günden sonra artık gerçekten o ev benim için bitmişti. Olaydan sonra eve götürdü beni ve odaya kilitledi. O ada aklınca ben evden kaçmayayım diye böyle bir şey yaptı ama bu sefer ben bunun üzerine intihara kalkıştım. Artık kendi başıma bir hayatım olmayacak ve hep bunlara maruz kalacağım diyerek bunu göze aldım. Bileğimi kestim ve kardeşimin ilaçlarını içtim. Ölürüm artık diye beklerken annem beni fark etti ve beni kusturmaya çalıştı. O an duyduğum bir ses beni bambaşka bir insana dönüştürdü. Babam kesin arkadaş olduğu o çocuktan hamiledir. Şu an yüzümüze bakmaya utandığı için bunu yapıyordur dedi. Hamile olmasa bunu yapmazdı dedi. Bunları duyduktan sonra kendi içimde bir aydınlanma yaşadım. O günden beridir kendime, kendi başına bir hayat kurmak için yaşıyorum.’ Kaynak: Haber Global