Küresel ısınmanın oluşturmuş olduğu iklim değişikliği günümüzde ekstrem meteorolojik olaylar yaşanmasına sebep oluyor. Aşırı sıcaklar, toz taşınımı, ani yağışlar, gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farkı gibi birçok meteorolojik olay, en çokta arı ve arıcıları etkiledi. Ağustosta olması gereken bal sağımı aşırı sıcaklardan ve mevsim kaymalarından dolayı bu yıl temmuz ortalarında başlarken buda rekolteyi büyük ölçüde vurdu. Türkiye için de resmen kıyamet alameti Elazığ'dan geldi.
BU YIL YÜZDE 50 DÜŞÜŞ İLE 500 TONA GERİLEDİ
Elazığ’da bin 200 aktif arıcı 100 bin kovanda yılda bin ton bal rekoltesi elde ederken, bu yıl yüzde 50 düşüş ile 500 tona geriledi. Hasat zamanının ağustosta olması gerekirken temmuz ortalarında başladığını dile getiren Elazığ Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Kimyager Fırat Canbay, hasadın bu süreçlerde yapılmasının polen ile nektar akımındaki zaman aralığının daralmasına ve böylelikle rekoltenin düşmesine neden olduğunu söyledi.
"ORTALAMA BİN TON BAL ÜRETİMİ VARDI"
Arıcıların emeklerini almaya başladıklarını dile getiren Elazığ Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Kimyager Fırat Canbay, “Geçmiş yıllara baktığımız zaman bu hasat dönemi Ağustos ayının içerisinde seyretmekteydi. Ama geldiğimiz süreçte bu yıl içerisinde temmuzun ortaların başladı. Bölgemizde bizlere kayıtlı olan bin 200 yetiştirici bulunmaktadır. Kovan varlığı ise 100 binin üzerindedir. Bölgemizdeki bal miktarımıza baktığımızda ortalama bin ton bal üretimi vardı.
"500 TONLARA DÜŞTÜ"
Geldiğimiz noktada 500 tonlara düştü. Bunun da en önemli sebeplerinden bir tanesi küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği ve meteorolojideki ekstrem olaylar oldu. Hasadın bu süreçlerde yapılması, polen ve nektar akımındaki zaman aralığının daralmasına neden oldu. Zaman aralığının daralması verim düşüklüğünün en büyük etkilerinden bir tanesidir” dedi.
"SÜRDÜREBİLİRLİKTE KRİTİK BİR EŞİK NOKTASINDAYIZ"
Elazığ bölgesinde son 5 yıldır meteorolojik hafızanın bozulmasından dolayı verim düşüklüğü ile karşı karşıya olduklarını dile getiren Canbay, “Bu sorun gittikçe kronik hale gelmeye başladı. Sürdürebilirlikte kritik bir eşik noktasındayız. Bu kritik eşik gerçekten 5 kilonun altına düşerse buradaki arıcılık sektöründeki sürdürebilirliği olumsuz olarak etkileyecektir. Arıcılık sektörü tamamen doğa ile temaslıdır. Sektöre doğanın katkısı yüzde 75 ve yetiştiricinin katkısı ise yüzde 25’dir.
"İLKBAHAR AYINI BÖLGEDE VERİMLİ OLARAK GEÇİRMEDİK"
Doğa ne kadar güçlü olursa ve seyrinde devam ederse verime olumlu olarak etkisi altına alır. Maalesef bu bölgede doğada olumsuzluklarla karşı karşıya kaldık. Özellikle ilkbahar ayını bölgede verimli olarak geçirmedik.
"İLKBAHAR KURAK GEÇTİ"
İlkbahar verimli geçerse arı kolonileri güçlü olur. Ama ilkbahar kurak geçti. Mayıs ayında ise tamamen yağışlarla karşı karşıya kaldık. Dolasıyla bu bölgelerdeki nektar akımı haziran ayında başlar temmuzun sona kadar devam ederdi. Bölgenin hafızasına baktığımızda toz taşınımı, aşırı sıcaklar ve ani yağışlar söz konusu olmazdı. Geldiğimiz noktada özellikle bu yıl ani yağışlar ve aşırı sıcaklar ile karşı karşıya kalınca verimin ve rekoltenin düşüşüne, arıcılıktaki sürdürebilirliği de olumsuz olarak etkileme sebep oldu” diye konuştu.
"ARI OLMAZSA İNSAN, TARIM VE DOĞA OLMAZ"
Arıcı Emin Yaylaz ise “Yarı gezgin arıcıyım. 2009’da 8 kovan ile başladım. 15 yıldır arıcıyım. Şuan 200 küsur kovanım var. Bu sene gerçekten çok kötü geçti. İlk defa kovanlarıma kat atmadım. Yağmurlar, rüzgarlar, toz taşınımı, sıcakların fazla olması ve gecelerin çok soğuk olması, ani hava değişimleri nedeniyle verim düştü. Şuan doğadaki nektar kurudu. Arı bundan faydalanamadı ve buda biz kötü yansıdı. İlkbahar da kötü geçti. Arıda mevcudu koruyamadık ve bal için hazırlayamadık. Buda kötü bir yıl olarak geçti. İnşallah bundan sonra böyle bir yıl yaşamayız. Daha güzel yıllara görürüz. Böyle giderse arıcılık kötü durumlara gidecek. Arı olmazsa insan olmaz, tarım ve doğa olmaz. Her şeyin başı arıdır” şeklinde konuştu.