Emniyet Genel Müdürlüğü’nde polisleri mahkemelerde savunacak avukatlar neden yok?
Geçen 26 Kasım’daki “59 intiharın verdiği mesaj ve imdat çığlığı! POLİSLER İKİNCİ SINIF MEMUR MU?” başlıklı yazım şöyle başlıyordu:
…
2021 yılında Çanakkale’de bir akşam.
Aynalı Meyhane’nin önü. Mekânın ‘bodyguard’ ları, yani fedaileri ile bir başka barınkiler kavgaya girişiyor. Sebebi belirsiz. Olay yerine polis çağrılıyor. Genç meslektaşlarının “Şef” dediği 50 yaşındaki polis memuru H.E. de aralarındadır. Kavgayı ayırıp olayı sonlandırmak isteyen polisler bu kez kavga eden bu magandaların saldırısına uğruyor. Onlardan biri Polis Memuru H.E’nin kafasına demir bir sopa ile vuruyor. H.E’nin kafası yarılıyor, kaşı parçalanıyor. Doğal olarak hastaneye kaldırılıyor ve aylarca tedavisi sürüyor.
Tabii dava açılıyor.
Emniyet, H.E. ile birlikte yaralanan diğer mağdur polislere avukatlık ücretlerini ödüyor. Ama onları savunan avukatlar barodan atanıyor. Mağdur 3-4 polis mahkemeye yalnız gidiyor. Karşılarında ise saldırgan taraf bir avukat ordusuyla birlikte bu mafya bozuntusu fedailerden oluşan 40-50 kişilik kalabalıkla baş başa bırakılıyor.
Bakışlarda tehdit dolu ifadeler, gizli gizli fotoğraf almalar.
Soruyorum:
İçişleri Bakanlığı ile Emniyet Teşkilatı’nın neden hukuk büroları yok?
Bu türden olayların akabinde duruşmalara Bakanlık ve Teşkilat’ta görevli en az beş avukat görevlendirilse, emniyetten en az 10-20 polise duruşmaları izlemek üzere izin verilse, devlet kendini orada hissettirse ve ortalık bu çakal sürüsüne bırakılmasa daha iyi olmaz mı?
Yazı polislerin sorunları üzerine ve bir hayli uzun, isteyen aşağıdaki linkten (*) okuyabilir…
Ertesi gün beni Emniyet Genel Müdürlüğü Baş Hukuk Müşaviri Rüştü Yılmaz aradı ve hiç bilmediğim, tuhaf bir durumu aktardı.
Evet, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Hukuk Müşavirliği, avukatları vardı ama teşkilat mensuplarının mağduriyetleri nedeniyle çıktıkları mahkemelerde bu avukatları görevlendiremiyorlardı. Daha evvelden bu uygulama olmasına rağmen serbest avukatlar ve barolar tarafından Danıştay’a açılan dava sonucu iptal edilmişti.
Rüştü Yılmaz’ın bana ilettiği bilgilere göre bu durumun sebepleri ise şöyle sıralanmaktaydı:
1- 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun hizmet sınıflarını tanımlayan 36. Maddesi hükmü gereği kamu avukatlarının sadece çalıştıkları kurumu hukuki olarak temsille görevli olduğu hükme bağlı. Buna göre kamuda çalışan avukatlar emek ve mesaisini yalnızca kamuya hasretmek zorunda.
2- Yukarıdaki hükme uygun olduğu takdirde, yani avukatın emek ve mesaisinin kamuya hasretmesi halinde, memuriyet avukatlığa engel değil.
ANCAK…
3- 657 sayılı Kanun’un “Ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağı” başlıklı 28. Maddesindeki hüküm gereği devlet memuru olan kamu avukatlarının maddi kazanç getiren işlerle uğraşması yasak.
4- Keza Avukatlık Kanunu’nun “Avukatlıkla birleşemeyen işler” başlıklı 11. Maddesi ve Avukatlık Kanunun Avukatlıkla birleşebilen işler başlıklı 12. Maddesinin “e” bendinin son cümlesi hükmü ile aylık karşılığında çalışan memurların serbest avukatlık yapamayacağı ifade ediliyor.
Aksi halde kamudaki avukatlar ile serbest avukatlar arasında bir MENFAAT ÇATIŞMASI olabileceği belirtilmekte.
EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN BULDUĞU FORMÜL
Bu sıkıntılı duruma Emniyet Genel Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığı bir formül bulmuş.
Bu yüzden de 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun ek 9’uncu maddesi doğrultusunda Hakkında Dava Açılan Polis için Avukat Tutma ve Ücret Ödeme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında görevi sebebiyle sanık sıfatında bulunan emniyet mensubunun kendi tuttuğu özel avukatının ücreti ödeniyor.
Tabii bunun da bir prosedürü var. Rüştü bey kısa sürdüğünü ve yapılan avukatlık taleplerine en geç 15 günde gereken yanıtı verdiklerini söylüyor. Avukata ödenecek ücretin tespitinde, avukatlık asgari ücret tarifesi esas alınıyor. Ancak, ödenecek azami miktar tarifede belirlenen ücretlerin 20 katını geçemiyor. Avukatlık Asgari Ücreti 2024 Ekim ayında yapılan son değişiklik ile Asliye Ceza Mahkemeleri için 30 bin lira, Ağır Ceza Mahkemeleri için de 48 bin lira.
Bu arada 2023 yılındaki 90 dosyada, toplam 150 emniyet mensubuna 3 milyon 85 bin liralık avukatlık vekalet ücreti ödemesi yapılmış. Bu rakam 2024 yılında 27 Kasım tarihi itibarıyla 65 dosyada 125 emniyet mensubu için 2 milyon 479 bin 300 lira olmuş.
Çok enteresan bir sistem. İyi güzel de bu durumda polis memurları mağdur olmuyor mu?
ÖZEL ŞİRKETLER İLE KAMU AVUKATLARI ARASINDA NEDEN FARK OLSUN?
Misal kurumsal şirketlerin hukuk büroları ve avukatları var. Onlar kurumları adına davaları takip edip duruşmalara girerek, çalıştıkları kurumlarını müvekkilleri sıfatıyla savunuyorlar. Bu durumda kurumsal şirketlerdeki avukatlarla serbest avukatlar arasında bir menfaat çatışması olmuyor mu?
Bu YASAL TIKANIKLIĞIN giderilmesi için İçişleri Bakanlığı’nca yeni bir yasal düzenleme yapılması yolunda hazırlık olmalıdır. En azından Emniyet Genel Müdürlüğü, açık ihale yöntemiyle çeşitli hukuk büroları ile anlaşma yapıp işlerin daha kolaylaştırılması yoluna gidebilir.