Eylül ayında 60 yaşına gireceğini söyleyen Dr. Ender Saraç, dinç ve sağlıklı görünümünün sırrını şöyle açıkladı:
"Hayatı ve insanları çok seviyorum. Egzersizi asla ihmal etmiyorum. Yüzme, yürüyüşün yanı sıra kas yapmak için haftada 2-3 kez direnç egzersizleri (aletli pilates, dövüş sporları, ağırlık çalışmaları gibi.) yapıyorum. Yürüyüşe kilo verir yağ yakarız ama kas yapamayız. O nedenle direnç egzersizleri önemli. Belli bir yaştan sonra kaslar eriyor. Kaslar ve kemikler eriyince de metabolizma, kalori tüketmi bozuluyor. Kas kaybını durdurmak için bol protein almak, bol antioksidan almak ve direnç egzersizleri yapmak şart.
Bunun dışında geceleri çok geç ve ağır yemiyorum. Kızartma, beyaz un, beyaz şeker hayatımda az. Hiç olmamasını desteklemiyorum. Sabahları güzel bir siyez buğdayından veya kara buğdaydan veya organik bir tam çavdardan, eski usul buğdaydan, ekşi mayayla mayalanmış bir tam tahıllı ekmek bağırsakları çalıştırır, B vitamini kaynağıdır, mutluluk verir. Kızarmış bir dilim ekmek sabahları yerim. Zeytinyağı, kekik, zahter yenebilir. Yemekten keyif almak, lezzet almak sağlık açısından gereklidir.
Ekmeği yeme, tatlıyı yeme, çikolatayı yeme, asla şunu ağzına koyma bubu yarattığı stres, o maddedin oluşturabileceği zarardan daha kötüdür. Ama ben günde en fazla 1 dilim ekmek yiyorum ve doğru ekmeği yiyorum. O da çok iyi geliyor.
Tuzu genellikle Himalaya tuzu kullanıyorum ya da Pülümür, Yozgat, Çankırı gibi bölgelerde çok kaliteli kaya tuzları var. Bunları kullanıyorum çünkü çok tuzsuz beslenmem çünkü tansiyonum düşüktür. Fazla tuzsuz yersek kas krampı, halsizlik, güçsüzlük olur. ama bu tuzlu yiyin demek değil. Her bünye kendisine göre bu ayarlamayı yapmalı. Tuza evet ama şekere hayır.
Ancak Antep'e gittiğimizde baklava yemeyecek miyiz? Tabbi ki yiyeceğiz. Değecekse, güzel bir baklavaysa tok karınla olmamak kaydıyla iki dilim yiyebiliriz ama yürüyüş yapmak kaydıyla.
Tatlıdaki en büyük sorun tok karnına yemek. Çünkü normal bir yemek yediğimizde, beyaz un da varsa hızla şekere dönüşüyor. Yemek yerken kan şekerimiz yavaş yavaş yükseliyor. Doyma hissi ve kan şekeri yükselince verilen sinyal anında gelmiyor. Bu nedenle küçük lokmalar halinde yavaş yemeyi öneriyoruz. Doyma hissi geldi, kan şekeri yükseliyorken, bir anda yemeğin üstüne meyve ya da tatlı yemek, yükselen kan şekerini bir anda yukarı fırllatıyor. Yani tatlıyı aç karnına yemek daha doğru. İki öğün arası ara öğün olarak da yenebilir.
Zahter çayı içilebilir. Zahter ülkemize verilmiş bir hediyedir. Damarları açar, kolesterolü düşürür, kan şekerini düşürür. Mesela Antep'te eskiden zahter çayı içerlermiş. Kan şekerini dengeliyor. dolayısıyla, tok karnına tatlı yemezsen, yemekten 2 saat sonra iki dilim baklava ye yanına zahter çayı içebilirsiniz. Birbirini dengeler.
Mahlep, tarçın, kekik, zahter, kuşburnu çayı genel olarak kan şekerini dengeler, düşürürler.
Zerdaçal, bilinen en güçlü alkali maddedir. İnanılmaz şifalı bir baharattır. Bir çok şeye karşı bizi korur. en önemli etkisi karaciğer ve safrayı temizlemesi. Ağır metalleri temizler. Mikropsuz iltihaba karşı mücadele eder. Romatizma, eklem sorunlarında rahatlama sağlar. asidik beslendiğimiz için bunun zararlarına durdurur. Hintliler bunu köri olarak tüketiyor. Zerdaçalı pişirirken yemeklere koyabilirsiniz. Ömrü korumak, alzheimerden korunmak için birbir. alkol tüketenler için karaciğeri koruyor.
Vücudumuz, dip balıklarından yediğimizde ağır metal alabiliyor. Dil balığı, kalkan ve midye bu anlamda riskli. Midye hacminin bin misli suyu filtre eder. Midye deniz dibinin çöpçüsüdür. Ve ağır metal doludur. Karadeniz ve Marmara'dan çıkan balıklar ve midye bu anlamda riskli.
Dişteki dolgular, gereğinden fazla yapılan aşılar, kullandığımız deodorantlar... Gırtlağımıza kadar ağır metal doluyuz... Kişniş ve zerdaçal kullanımı bu noktada önemli. Hacamat uygulaması da ağır metal etkilerini arındırmada çok etkili. Ağır metal zehirlenmesi toplum içinde çok yaygın. Dikkatli olmak gerekiyor.
Sağlıklı beslenme için şunları önerebilirim:
Akşam güneş battıktan sonra yemek yemeyin, uyarıcı içeren koyu çay, kahve tüketmeyin.
Melisa, papatya, rezene, anason, kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilebilir. Acıkırsanız biraz leblebi, biraz dut kurusu atıştırabilirsiniz.
Günde iki öğün beslenin. Gecikmiş sabah saat 10.00- 10.30 gibi protein ağırlıklı bir kahvaltı edin. Çökelek peyniri, çörek otu, sivri biber, bol yeşillik, bir tatlı kaşığı bal, bir dilim doğal ekmek, bir veya iki yumurtadan oluşabilir.
Arada sadece şekersiz meyve tercih edin. Biraz fındık, badem veya 3-4 tane ceviz yanına greyfurt, kivi, yaban mersini, yeşil elma gibi az şekerli bir meyve ara öğün olabilir. akşamları haftada iki kere mutlaka bakliyat yanına bulgur, kabuklu pirinç gibi bir tahıl tercih edilebilir. Bol salata veya zeytinyağlı bir yemek olabilir.
Günde 2 litre su için.
Günde 2 şişe maden suyu için.
Günde 1 saat yürüyüş yapın.
Her şeyi mevsiminde tüketin. En büyük şifa morlarda. Mor sebze meyveyi mutlaka tüketin.