Erdoğan'a kazandıran, Kılıçdaroğlu'na kaybettiren; dar gelirlilere el uzatma zamanı

0:00/ 0:00

Seçimden önce; “Kılıçdaroğlu yüzde 60’la, 65’le kazanacak”, “Erdoğan’ın artık kazanma şansı yok”, “Külliye’deki bürokratlar çantalarını topluyor” türünden yazı yazanlar, şimdi “çevir kazı yanmasın” havasına girmeye başladı.

Seçime aylar kala Kılıçdaroğlu’nu, Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı ilan ettiler. Cumhurbaşkanı yardımcısı sıfatıyla davetiyeler bastırdılar. Hangi koltuğa kim oturacak, tek tek isimler belirlediler. Görevden alınacakların listelerini yayınladılar. Gazetecilere tehditler savurdular. Deprem bölgelerinden Erdoğan’a yüksek oy çıktı diye, insanlık dışı paylaşımlara imza attılar.

Seçimler kaybetmek ya da kazanmak içindir.

Demokrasinin gereği de budur.

Demokrasinin bir başka gereği de özeleştiri yapmaktır. Kılıçdaroğlu; Cumhurbaşkanı adayı olmayı kafasına koyduğu andan itibaren bir “helalleşme” süreci başlattı. O, 28 Şubat’taki başörtüsü mağdurlarıyla helalleşmek isterken, parti yöneticileri Kuran kurslarını; “Orta çağ karanlığı” olarak tanımladı. Sonuçta Kılıçdaroğlu, milliyetçi-muhafazakâr seçmeni ikna edemedi.

Dağıtılan vekillikleri çıkardığınızda; CHP Meclis'te 129 koltuk kazanabildi.

Yani Meclis seçimleri kaybedildi.

Cumhurbaşkanı seçimleri kaybedildi.

Ne kadar yüksek oranda kaybederseniz kaybedin, sonuçta bunun adı yenilgidir. Demokrasilerde de yenilgilerin ödenmesi gereken bedelleri vardır. Kaybetmiş olmak başlı başına en büyük bedeldir. Gerisi kaybeden partilerin tabanları ile yöneticileri arasındadır.

ERDOĞAN NİYE KAZANDI, 22 YILDIR NİYE KAZANIYOR?

“Kılıçdaroğlu neden kaybetti?” sorusuna cevap almak, Erdoğan’ın neden kazandığını da ortaya koyacaktır. Kılıçdaroğlu neden kaybetti? Herkesin bildiği cevaplar şöyle:

Erdoğan’ın bu ülkeye kazandırdıklarını muhafaza edemeyeceğine ve bu kazanımların üstüne yenilerini koyamayacağına ilişkin daha çok kanı olduğu için.

İdeolojilerinin temelinde “Emperyalizme karşı omuz omuza” sloganı olduğu halde. Kılıçdaroğlu, emperyalistlerle omuz omuza göründüğü için.

Millet İttifakı, yedi partili bir koalisyon olduğu ve koalisyonlara karşı bu milletin alerjisi olduğu için. Bol keseden dağıtılan Cumhurbaşkanı yardımcılığı ve bakanlıkların Türkiye’yi yönetilemez hale getireceği için.

Altılı Masa’da resmen olmadığı halde, HDP’nin Masa'nın yedinci ortağı olduğuna inanıldığı için.

PKK ve FETÖ’nün sürekli Kılıçdaroğlu’na destek çağrısı yapmasına rağmen, Millet İttifakı’ndan ve Kılıçdaroğlu’ndan bu örgütlere yüksek tonla beklenen tepki verilmediği için.

TBMM seçimlerini Cumhur İttifakı’nın alması nedeniyle, milletin yönetimde istikrar adına, Cumhurbaşkanı’nın Erdoğan olmasına inandığı için.

“Türkiye Yüz yılı”na inananların, Türk birliğine inananların, İslam dünyasını Erdoğan’ın toparlayabileceğine inananların, her zaman olduğu gibi Erdoğan’ın arkasında sımsıkı durduğu için.

Herhangi bir koltuk vaat edilmemesine rağmen, Cumhur İttifakı bileşenlerinin de kayıtsız şartsız Erdoğan’ı desteklediği için.

Şimdi vakit dar gelirliye el uzatma vakti.

15 Temmuz alçak darbe girişiminde olduğu gibi bu seçimlerde de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a en büyük destek, dar gelirli, asgari ücretli ama ülkenin bekasını her şeyin üzerinde görenlerden geldi. 22 yıldır Erdoğan’a inanmayı sürdüren, Anadolu insanından, köylüsünden, çiftçisinden geldi.

Şimdi, Erdoğan’ı zora düşürmek ve seçtirmemek için fahiş fiyatlarla piyasayı körükleyenlerle hesaplaşma zamanıdır. Şimdi Erdoğan’a gönülden destek veren ve piyasa terörü ile ekmeği çalınan dar gelirlileri rahatlatma zamanıdır.