Esad rejiminin kötü şöhretli hapishaneleri, düşen rejimle birlikte kapalı kapılar arkasında yaşananları ortaya çıkarıyor.
Muhalif olarak görülen vatandaşların işkenceye maruz kaldığı ve idam edildiği cezaevleri; mahkumların kaybolduğu kara delikler olarak biliniyor.
Esad'ın Rusya'ya kaçmasından bu yana, Heyet Tahrir Eş Şam (HTŞ), binlerce mahkumu serbest bıraktı. Kayıplarından bir izin peşine takılan yüzlerce insan hapishanelere akın etti.
Enver Etneş da Esad askerlerinin 13 yıl önce hükümet karşıtı protestolar sırasında Dera'da tutukladığı 55 yaşındaki kuzenini bulmak için hapishanelerin önüne geldi.
Etneş, VOA'ya yaptığı açıklamada, “Hayatta mı bilmiyorum. Sabah 7'de camiye gittim ve sonra hapishane hapishane dolaşıp arama yaptım. Şimdiye kadar dokuz cezaevi. Hangi hapishanede olduğunu bile bilmiyorum” dedi.
O, hak örgütlerinin iç savaş sırasında askeri cezaevlerinde kaybolan yaklaşık 137 bin Suriyeliden biriydi.
UYKUSUZLUK İŞKENCESİ
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Ağı, rejimin sorgucularının 2011'den bu yana 15 binden fazla mahkûma işkence ederek öldürdüğünü belirtiyor.
VOA'ya konuşan Beşir Mansur, hayatta kalan şanslı mahkumlardan biri.
Mansur, 2011 yılında hükümet kuşatması altında yaşayan Dera sakinlerine kritik ilaç ve gıda ulaştırmaya çalışırken rejim askerlerinin kendisine ve üniversite arkadaşlarına ateş açtığını belirtti. Mansur, iki arkadaşının da yanında vurularak öldürüldüğünü de ekledi.
Küçük bir tuvalet alanına kapatıldıklarını anlatan Mansur; burada esir tutulduklarını, acımasız dayak ve uykusuzluk işkencesine maruz kaldıklarını ve bazı mahkumların öldüğünü ifade etti.
''ELEKTRİKLİ ÇUBUK KULLANDILAR''
Mansur, maruz kaldığı işkencelere dair şunları anlattı:
“Karın bölgemde elektrikli bir çubuk kullandılar ve kafamı kırbaçladılar. Tırnaklarımı söktüler ve vücudumu sigarayla yaktılar. Sırf bu işkenceden kurtulmak için ölmeyi diledim. Bugüne kadar anlatamayacağım pek çok şey yaptılar. Suçumuz neydi?”
Mansur en ağır işkencenin, işkence sırasında aldığı ağır yaraların ardından kaldırıldığı Şam'daki bir askeri hapishanede, hastane personeli tarafından yapıldığını söyledi. Hastanede kaldığı 10 gün boyunca gözlerinin bağlandığını ve ellerinin kelepçelendiğini söyledi.
''HAYATIMI ÇALDILAR''
“Hastanedeki son gün ellerimdeki ve ayaklarımdaki kelepçeleri çıkardılar ve bacaklarımı hareket ettirmemi istediler” diyen Mansur, şunları aktardı:
“Bacaklarımı ve ellerimi hareket ettirmeye çalıştım ama yapamadım. Vücudumun tek bir parçasını bile hareket ettiremiyordum. Ağlamaya başladım ve beni öldürmeleri için yalvardım çünkü felçli yaşamak istemiyordum. Benden her şeyimi aldılar, hayatımı ve geleceğimi çaldılar.”
Kısa bir süre sonra kendisini kaçıranlar babasını arayıp onu almalarını
''ARTIK DÖNEBİLİRİZ''
Mansur bugün tekerlekli sandalye kullanıyor ve Kuzey Carolina'da yaşıyor, havaalanında çalışıyor ve bilgisayar programcılığı okuyor. Suriye'de yaşanan olayları yakından takip ediyor.
“Ailem dünyanın dört bir yanına dağılmış durumda” diyen Mansur, “Bazıları Almanya'da, bazıları Hollanda'da, bazıları Fransa'da ve Kuveyt'te. Onları 11 yıldır görmedim. Sadece onlarla bir araya gelmek ve onları görmek için Suriye'ye geri dönmeyi çok isterim. Rejim gittiği için mutluyum. Artık Suriye'ye geri dönebiliriz" diye konuştu.
Heyet Tahrir el-Şam liderliğindeki muhalifler, geçici bir başbakan ilan etti ancak Suriye'nin yönetimine ilişkin ayrıntılı planlarını henüz kamuoyuna açıklamadılar.
Etneş, şunları söyledi: “Şoktayım. Bu bir rüya. Rejim sona erdi. Hiçbir yerde Suriye askeri yok. İnsanlar ağlıyor, mutlular. Ve hepimiz akrabalarımızdan haber bekliyoruz. Çoğu Suriyelinin hapiste tanıdığı birileri var.”