Esed’le yüz yüze görüşülecek tarih!
Ankara’da konuyu sorduğum dış siyaset ve güvenlik uzmanları bu mevzunun sadece bir “görüşme” olmadığını, bunun Türkiye’nin “ilgi ve etki alanlarını tahkim etme” yönünden önemli olduğunu özellikle vurguladılar.
“Şartlar Türkiye’nin istediği yönde sağlandığı vakit” görüşme olacak!
Yanlış yöne bakarsanız doğru yolu göremezsiniz!
Birileri Esed’e ve Sisi’ye, birileri Rusya ve ABD’ye bakıyor.
Olaya Türkiye’den bakalım:
15 Temmuz 2016 darbe kalkışmasından bir ay sonra, 24 Ağustos 2016’da “Fırat Kalkanı” operasyonu başladı! TSK komuta kademesindeki generallerin yarısı ihraç edildikten sonra devasa bir “operasyonlar silsilesi” devam etti, ediyor.
Bugün Suriye içerisinde Türkiye’nin “kontrol ettiği” 10 bin kilometrekarelik bir alan var. Bu alan Suriyelilerin ülkemize ilk geldiği 2011-2016 arasında yoktu!
Türkiye “askeri operasyonlarla birlikte” hem terörü temizliyor hem de Suriyeli göçünü durduruyor!
Suriyeli göçmenlerle ilgili kamuoyundan gelen tüm eleştirileri dikkatle izleyen Türkiye hükümeti gerekli bütün adımları atıyor.
“HANİ ESED KÖTÜYDÜ?”
“Esed’e katil diyordunuz! Sisi’ye darbeci diyordunuz! Suudi Arabistan ve BAE’yi yerden yere vuruyordunuz” diyenler var ve soruyorlar: “O vakit kötü dediklerinizle şimdi nasıl yüz yüze görüşmeyi destekliyorsunuz?” diye merak ediyorlar.
İki ülke savaşsa yahut çatışsa; bu çatışmalar sonsuza dek mi sürecek? Galip olan tarafın mağlup olan tarafla bir antlaşma zeminine oturması gerekmez mi?
Bizim için Esed veya Sisi değil; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve milletimiz önemli değil mi?
Libya’da zafer kazanan, Karabağ’da Ermenistan işgaline son verilmesine büyük desteği olan, Rusya ve Ukrayna’da “tek” arabulucu, dünyanın “tahıl ve doğalgaz” diye gözlerini çevirdiği yegâne memleket, İsveç ve Finlandiya’nın “Türkiye’nin dediklerini yapacağız” konumuna geldiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, galibiyetini sağlam hale getirmesi için herkesle görüşme yapması doğaldır!
“MUHAMMED MURSİ VE RABİA”
Ne Muhammed Mursi’den vazgeçtik ne Suriyeli mazlumlardan, ne Rabia’dan vazgeçtik ne şehit Esma Bilteci’den! Zaten tüm bu süreç onlar için, mazlumlar için değil miydi? Yoksa Türkiye hem Esed’le hem de Sisi’yle çoktan anlaşırdı ama bu anlaşmalar “kalıcı” olmazdı!
“2023 YAZ-SONBAHAR”
Esed görüşmesinin Türkiye’nin şartları gerçekleştikten sonra, “2023 yaz-sonbahara doğru” gerçekleşmesi uzmanlar tarafından öngörülüyor. Ayaküstü tokalaşmadan ziyade bir metin zemininde görüşme yapılması bekleniyor. Ancak siyaset (hele de dış siyaset) sürprizlerle doludur. Bu süre zarfında Türkiye’deki Suriyelilerin daha güvenli bir şekilde ve insanca yaşama koşullarında ülkelerine dönmeleri de sağlanacak.
“KEMAL KILIÇDAROĞLU VE VİZYON”
Çok yeni bir şeymiş gibi; “Kemal Bey 3 Aralık toplantısıyla Cumhurbaşkanı adaylığını ilan etti” diyorlar!
Yahu Kemal Bey şimdiye dek 40 defa adaylığını ilan etti, ama aday gösteren yok; mesele bu!
Dört saatlik toplantının videolarını izledim. Ben ömrümde böyle işkence görmedim. Bu kadar mı halk dilinden kopuk, bu kadar mı sıkıcı olur? Açık öğretim müsameresi sanki!
Kemal Bey’in yeni danışmanı Jeremy Rifkin, “Türkiye’nin kapsamlı bir yol haritası oluşturmasına yardımcı olacağım ve Sayın Kılıçdaroğlu ülkesini dönüşümden geçirecek” dedi.
Ülkemizin yol haritasının Bay Jeremy’e emanet edildiğini düşünebiliyor musunuz?
Ne büyük hata Kemal Bey; CHP’de danışacak kimse kalmadı mı?
Yabancı danışman tamam, olabilir; ama burada biz Jeremy Rifkin’in tüm salona Amerika’dan video bağlantıyla bağlanıp İngilizce hitap ettiğini gördük. Bay Jeremy adeta CHP’lilerin önüne geçti.
CHP ve 6’lı masa sürekli bir salon toplantısı havası vermeye başladı. Kimi çağıracaklarına kendileri karar veriyor, davet edilmeyen gidemiyor. Aynı saatlerde BAŞKAN ERDOĞAN ŞANLIURFA’da açık havada 110 bin kişiye hitap etti.
Neyse Kemal Kılıçdaroğlu “İkinci Yüzyıla Çağrı” toplantısı vesilesiyle Cumhurbaşkanı adayı olduğunu 41'inci defa ilan etti; ama gören yok! Meral Hanım orada mısınız, Meral Hanım?