Dehşet evi! Boğazına kemer takıldı, gözleri patlatıldı!
Eşi ile oğlu tarafından fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını iddia eden 50 yaşındaki Gülser Atıcı, her an ölüm korkusuyla yaşadığını söyledi.
Kocaeli’nin Çayırova ilçesinde yaşayan 2 çocuk, 3 torun sahibi 50 yaşındaki Gülser Atıcı, iddiaya göre, özellikle son 2 yıldır eşi M.A. (50) ve oğlu Ş.A.’nın (30) fiziksel şiddetine maruz kalıyor. 35 yıllık evliliğinin dağılmaması için bu güne kadar eşinden hiç şikayetçi olmadığını anlatan Atıcı, artık her gün ölüm korkusuyla yaşadığını ve sesini duyurmak istediğini söyledi.
Yıllardan beri evde huzursuzlukların devam ettiğini vurgulayan Atıcı, "Son 2 yıl bedenen şiddet görüyorum, psikolojik olarak şiddet görüyorum. 2 yıl her tarafım mor gezdim. Eşim tarafından boğazıma kemer takıldı. 2 kere öldü diye bırakıldım. Gözüm patlatıldı, gözüm patlak olarak gezdim. Bir eş bunu yapmaz diyorum, az çok tanıyorum. Ama son 2 yıldır yaptıkları inanılır gibi değil.
Psikolojik şiddet, fiziken şiddet, her türlü şiddet var. Beni 2 defa öldü diye bıraktı. Birinde boğazıma kemer taktı, birinde de elleriyle boğdu, öldü diye bıraktı beni. Bu sürekli devam ediyor, hala devam ediyor. Biz aslında Gültepe’den Avcılar’a taşındık. Avcılar’da kendi evimizde ikamet ederken, bu kavgalar devam ediyordu, Sinop’a gittik, ev tuttuk. Orada bir buçuk yıl yaşadık. Huzursuzluklarımız devam etti. Oradan tekrar Avcılar’a kendi evimize geldik. Buradaki son 2 yıl fiziken, ruhen, bedenen, intihara sürüklendim ben, intihara kalkıştım. Bu psikolojik baskıya, dayağa dayanamadım. Bütün psikiyatrist doktorlara gittim ama ‘Hiçbir şeyin yok’ dediler. Ben şiddeti kimseye anlatamadım. Buradan herkese bir anne olarak sesleniyorum, bir 'evlat' deyin, bir 'abla' deyin, bir 'teyze' deyin ama bir kadın olarak diyorum; sesimi duyun. Lütfen, artık son raddeye geldi" dedi.
Uğradığı şiddet sebebiyle her an ölüm korkusuyla yaşadığını anlatan Atıcı, şu ifadeleri kullandı: "Oğlum geçen gün geldi, babasıyla tartıştığımızdan dolayı karakola gittiğim için kapının önünde beni bekliyormuş. Eve geldim, onu görünce benimle konuşacak zannettim. Direkt ağzıma sarıldığı gibi beni boğuyordu. Saniyeler içinde kurtuldum, komşulara bağırdım. Yardım istedim, polisi bile arattırmadı. Üzerime geliyor diye dışarıya çıktım, dışarıda merdivende bile hala tekmeler atıyordu. Bu ölüm, başka bir şey değil. Artık ne zaman gelip öldürecekler diye bekleyemiyorum, yeter artık. Ben çaresi nedir bilmiyorum. 2 gün önce karakolluk olduk, oğlum beni mahkemeye verdi, ben onu mahkemeye verdim.
Elinden saniyelik kurtuldum. Kolumda morluklar var, elimde morluklar var. Babası tarafından da 2 yıl morluklarla gezdim. Bir kere eşimi şikayet etmek için sivil polise gittim, karakola kadar gittim, geri döndüm. 'Aile' dedim, kıyamadım. Oğlum da sürekli küfür, hakaret ediyordu. Gelip de boğazıma dayandı, gerçekten elinden zor kurtuldum. 2 eliyle abanmış, inanılır gibi değil. Yaşayan bilir. Bir evlat tarafından, bir eş tarafından, hiç kimse yaşamasın. '35 yıl' dedim, 'aile' dedim, 'evlat' dedim, ne derseniz, adını ne koyarsanız koyun. Bundan sonraki süreçte şiddete uğradığım her an şikayetçi olacağım. Evlat gerçekten tabii daha ağır basıyor. Bir de, ‘Bir daha gelip yapar mı?’, ‘Bunu yapan herkese mi yapar?’ diye düşünüyorsun. Ben tedirginlik içindeyim. 2 yılda 100 yılı yaşadım" diye konuştu.