İlker Başbuğ'dan Kanal İstanbul için kritik uyarı

Katıldığı bir televizyon programında Kanal İstanbul ile ilgili açıklamada bulunan İlker Başbuğ, "Kanal İstanbul, Montrö'nün tamamen ortadan kaldırılması ve durdurulmasıyla ilgili. Egemenliğiniz riske girecek. Denilebilir ki, 'daha iyi şartlar', bu mümkün değil" diye konuştu.

İlker Başbuğ'dan Kanal İstanbul için kritik uyarı

Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Habertürk'te yayınlanan "Nedir Ne Değildir?" programında Mehmet Akif Ersoy'un sorularını yanıtladı. Gündeme dair açıklamalarda bulunan Başbuğ, Kanal İstanbul projesi ile ilgili açıklamalarda bulundu.

"Kanal İstanbul dış politika konusudur"

Başbuğ, "Kanal İstanbul" ile ilgili şu ifadeleri kullandı:

Kanal İstanbul yapılınca ne olur? Dış politikada bir yanlış adım atarsanız bunu düzeltemezsiniz. 1964'de BM Güvenlik Konseyi'nde Kıbrıs Cumhuriyeti'ni Kıbrıslı Rumlar temsil ediyor diye imza attık, bugün hala çözemiyoruz. Dış politika konusunda farklı görüşleri dinleyelim, farklı yorumlar olabilir. Birisinin görmediği noktayı bir başkası görebilir. Dış politikada anlaşmalar biraz muğlaktır, bunların yorumlarını uzmanlardan iyi anlamak lazım. Kanal İstanbul, Montrö bağlamında bir noktada dış politika konusudur.

"Ticaret ve savaş gemilerini yönlendiremezsiniz"

Kanal İstanbul yapılırsa ne olur? Birincisi bu konuda çok deneyimli Rıza Türmen'in bir yazısı vardı. Hazırlıklarımı yaparken o yazıdan istifade ettim. Türkiye'nin yetiştirdiği uzmanlardan birisi. AİHM'de yıllarca görev yaptı. Uluslararası hukukta tecrübeli, saygın bir insan. Kanal İstanbul yapılırsa Montrö içinde düşünemezsiniz. Montrö Anlaşması'nın dışında bir oluşum olarak karşımıza çıkıyor. Kanal İstanbul'a yönlendirme yetkiniz hiçbir şekilde yok. Ticaret ve savaş gemilerini yönlendiremezsiniz.

"Daha kötüsünü de yaratabilir"

Savaş gemilerinin geçişinde de aslında kanallar, Süveyş Kanalı'nda falan engelleme yok. 1921'de Kiev kanalıyla ilgili olarak Daimi Adalet Divanı'nın kararı var. Diyor ki, iki açık denizi birleştiren yapay bir su yolunun bütün dünyanın kullanımına adanması durumda bu su yolu doğal boğazlara benzerlik gösterir. Kanal İstanbul yapılırsa Montrö dışında ayrı bir durum yaratıyor. Peki Montrö'yü nasıl riske eder? Montrö'nün son iki maddesi 28 ve 29. maddesi. 28. maddesi Montrö'nün tamamen ortadan kaldırılması ve durdurulmasıyla ilgili. Bazı maddelerin değiştirilmesiyle ilgili de 29. madde. Uluslararası hukukta bir kural var, koşullarda değişiklik olması. Siz Kanal İstanbul'u yaptığınız zaman koşullarda bir değişiklik yaratıyorsunuz. Montrö'nün dışında ayrı bir yapılanma. Koşullarda değişiklik olması durumunda taraflar bu anlaşmaya son verme ya da uygulamayı durdurma hakkına sahip. İlgili yerlere müracaat edecekler. Diyecekler ki, 'Kanal İstanbul koşullarda değişiklik yarattı'. O zaman Montrö'ye kaldıralım, yeni bir sistem belki. O zaman haydi yeni bir konferans. Daha kötüsünü de yaratabilir. Koşullarda önemli bir değişiklik oluyor.

 "Toptan kaldırılması halinde berbat bir durumla karşı karşıya gelebilirsiniz"

Konferansta ne olacak? Bu kritik bir konu. Montrö'de size hükümranlık ve güvenlik veren bir durumla karşı karşıyayız. Birinci tehlike Montrö'nün tamamen ortadan kaldırılması ve uygulanmasının durdurulması. Montrö'ye imza atan devletlerin uluslararası konferansa çağrılması söz konusu. Kimler o devletler? İngiltere, Fransa, Rusya, Hindistan, İtalya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan var. Toptan kaldırılması halinde berbat bir durumla karşı karşıya gelebilirsiniz.

"Egemenliğiniz riske girecek"

Egemenliğiniz riske girecek. Denilebilir ki, 'daha iyi şartlar', bu mümkün değil. 1983 Deniz Hukuku Sözleşmesi var. Rıza Türmen diyor ki, uluslararası boğazlardan geçiş rejimi kıyı devletlerine Montrö'nün verdiği yetkileri vermez. Montrö'den kazandığımız uluslararası anlaşmalarla düzenlenen Boğazlar'ın statüsünü saklı kalmasını zorla koydurduk. 83 Deniz Hukuku Sözleşmesi, uluslararası boğazlardan geçiş rejimi olan bize Montrö'nün bugün verdiği hak ve yetkileri vermez. Ki biz bunu büyük mücadele sonucunda buradan kazanılan hakların saklı kalmasını 83 Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne koydurduk. Çünkü çok büyük risk var.

 "ABD bu kısıtlamaların değiştirilmesini gündeme getirebilir"

Montrö bize hükümranlık veriyor. Barış halinde hakimiz. Savaş alanında hakimiz. Montrö Anlaşması'nda 28. madde önemli. Bu facia bir durum, tasavvur dahi etmek istemem. Karşı taraf 'Kanal İstanbul'la koşulları değiştirdiniz, uluslararası hukukta koşullarda değişiklik olması durumu var, gelin yeni bir konferansa gidelim'. Bir de 28. madde diyor ki, 'eğer siz Montrö'yü yürürlüğünden kaldırdınız, yeni düzenlemeye geçseniz dahi geçiş ve gidiş özgürlüğü ilkesi sonsuza kadar sürer'. 29. madde ise bazı maddelerin değişikliğe uğraması, tonaj kısıtlamaları, süre, Karadeniz'de bulunacak toplam tonajında kısıtlamalar. Fırsat bulursa ABD bu kısıtlamaların değiştirilmesini gündeme getirebilir.

"Bizim tarafsızlığımızı Montrö koruyor"

Konferansa gelince, oy birliği ile karar alınır diyor. Tonaj ve süre konusunda Türkiye 'hayır' derse 'olmaz' diyor. Bunu iyi düşünmek lazım. Uluslararası hukuk, diplomasi bu konularda Kanal İstanbul'un Montrö'nün geçerliğini sorgulamaya açabilir diye endişe duyuyorum. Esas önemli olan Montrö, bir güvenlik, Karadeniz sahildar devletlerin güvenliği aslında Akdeniz'de kuvvet dengesini de sağlıyor. Ruslar da istediği her gemiyi geçiremiyorlar. Denizaltıları mesela, günde bir tane geçirebiliyorlar. Rusya'ya da kısıtlamalar var. 2. Dünya Harbi'nde Türkiye tarafsızlığını korudu, savaşa girmedi. Bence Türkiye'nin tarafsızlığını korumasında en önemli elindeki etken, koz Montrö Anlaşması'ydı. Bu anlaşma olmasaydı Türkiye 2. Dünya Harbi'nde tarafsızlığını korumada zorlanırdı. Anadolu ve Trakya savaş alanına dönerdi. Rusya ve ABD arasında olacak çatışmada Türkiye savaş alanına dönüşür. 2. Dünya Savaşı'nda Almanlar Boğazlar'dan geçişi göze alamadılar. Alman donanmasının Boğazlar'dan rahat geçtiğini düşünelim, dünya savaşının ruhu değişirdi. Bizim tarafsızlığımızı Montrö koruyor. Rusya ile ABD'nin çatışmayacağının garantisi var mı? Tarafsızlığı Montrö bize sağlıyor. Anlaşmayı tam olarak uyguladığımız zaman ne o ne de öbürü bir şey diyebiliyor. 'Yurtta Barış Dünyada Barış'ın temel amacı hak ve menfaatlerinizi koruyacaksınız. Eğer hakkınızı ya da menfaatinize birisi tecavüz ederse 'Yurtta Barış Dünyada Barış' dedim diye bir şey yok. Caydırıcı nitelikteki orduyu, ekonomik, siyasi, askeri gücümüz caydırıcı güçte olacak.

 "Bir saldırı olursa..."

Türkiye'ye olacak bir saldırı. Ben devlet adamı olarak olabilecek gibi düşünmem lazım. Olabileceğine yönelik senaryoları hazırlamam lazım. Bir saldırı olursa ben Trakya'yı nereden savunacağım? Mümkün olduğu kadar en ileriden savunacağım. Kanal İstanbul olursa Trakya ikiye bölünüyor. Bu Trakya'yı en ileride savunma yapacak birlikleri olumsuz etkiler yapar. Anadolu'dan gelecek veya Kanal'ın doğusundan gelecek lojistik akışlar. Takviye kuvvetleri. Ankara'daki birliği gerekirse Trakya'ya getireceksiniz. Trakya'da nereden geçeceğiz? Bunlar düşman atışlara, tahriplere hassas mı? Düşman ilk önce oraları tahrip edecek sizin lojistik akışınızı engellemeye çalışacak. Biz Trakya'yı en ileriden savunacağız. Kanal İstanbul'la Trakya'yı bölüyorsunuz. Geriden gelecek hareketleri engelliyorsunuz. Bu doğru bir şey değil.