Cinsellikle ilgili sorulara verdiği yanıtlarla sık sık gündem olan Esra Ezmeci, mutlu bir evlilik için sırlarını paylaştı. Uzak durulması gereken davranışlar kadar neler yapılması gerektiğini de tek tek anlattı.
İşte mutlu bir evliliğin sırları...
İLİŞKİNİZE KİMSEYİ KARIŞTIRMAYIN
Geleneksel ve öğrenilmiş anlayış biçimlerinden uzak durun. Duygulanımlarınızı ve birlikte organize ettiğiniz etkinlik vb. durumları siz haricindeki kişilerin belirleyip kısıtlamasına izin vermeyin. Evlilik iki kişi üzerine kurulmuş özel bir yapıdır. Bundan ötürü her iki kişi de evliliğin gerektirdiği paylaşımları yerine getirmeli, yanlış olan gelenek ve göreneklerin yerine iki tarafın da mutlu hissedeceği sorumluluklar belirlemelidir.
ROL PAYLAŞIMI
Geleneksel ve öğrenilmiş anlayış biçimlerinden uzak durun. Duygulanımlarınızı ve birlikte organize ettiğiniz etkinlik vb. durumları siz haricindeki kişilerin belirleyip kısıtlamasına izin vermeyin. Evlilik iki kişi üzerine kurulmuş özel bir yapıdır. Bundan ötürü her iki kişi de evliliğin gerektirdiği paylaşımları yerine getirmeli, yanlış olan gelenek ve göreneklerin yerine iki tarafın da mutlu hissedeceği sorumluluklar belirlemelidir.
CİNSEL HAYATINIZI RENKLENDİRİN
Evliliğin en önemli yapıtaşlarından biri, şüphesiz eşlerin cinsel yaşamıdır. Standart bir cinsel hayattan kaçınılmalıdır. Bireyler cinselliğe dair konuşmalı ve nelerden hoşlanıp hoşlanmadıkları konusunda eşlerini bilgilendirmelidirler. Bunların olumlu ve olumsuz yönleri hakkında da konuşulmalı, standart bir cinsel yaşamdan uzak durulmalıdır.
Kadın ve erkeğin olaylara bakış açıları, hissettikleri duygular çok farklıdır. Ne kadın, erkek gibi düşünmeye ve hissetmeye zorlanmalı; ne de erkek, kadın gibi düşünüp hissetmeye zorlanmalıdır.
Birbirinizin düşünce ve duygularına saygı duyun. Evliliğinizin içindeki tavırlarınız anne/babanızdan öğrendiğiniz şeyler olmamalı. Ne kadının ne de erkeğin dediği olmalı. Eve kaçta gelinmeli, yemek kaçta yenmeli gibi durumların organizasyonu yapılmalı. Bu eşler arasında bir dayatma değildir, sağlıklı bir evlilikte olması gereken durumlardır.
Evlilikte önem verilmesi gereken bir diğer konu da kıyas ve eleştirilerden kaçınmaktır. Evlilik, sevgi, saygı, aşk. Birbirine önem verme kavramları üzerine kurulmalıdır. Örneğin "Bak falanca kişi çok güzel yemek yapıyor. Senin yaptıklarına bak bir de!" gibi bir eleştiri kişide kendini savunma dürtüsüyle birlikte öfkeye de neden olacaktır. Bu durumda kavga kaçınılmaz olur. Ya da "Aynı annem gibi pilav yapmışsın" cümlesi bir iltifat gibi görünse bile, yine de içeriğinde bir karşılaştırma içerdiğinden kişiyi iyi hissettirmez. Bu tarz cümlelerden kaçınılmalıdır.
Eğer ki eşinizle var olan iletişiminizde bir şeylerin yolunda gitmediğini ve sağlıklı konuşamadığınızın farkına vardıysanız sakin bir ortamda birbirinizi dinleyip anlamaya çalışın. Birbirinizi dinlemek ve anlamak için nelere ihtiyacınız olduğunu belirlemeye çalışın.
Çabanız sürekli olarak partnerinize karşı kendinizi ve düşündüklerinizi anlatmaya çalışmak değil de anlamaya çalışmak olmalıdır. Ortada bir problem olduğunda her iki partnerin de neden böyle olduğunu ve böyle davranışlar sergilendiğini düşünmesi gerekiyor.
Partnerinize onu sevdiğinizi, değer verdiğinizi, kıymetli olduğunu ve onu çok önemsediğinizi belli edin. Bazen eşinize hiç beklemediği bir anda yaptığı her şeyin çok kıymetli olduğunu söyleyip teşekkür etmeniz onu oldukça çok mutlu edecektir.
Eşler olarak mutlaka özel sınırlarınız olmalıdır. İlişkinize zararı olmadan kendi başınıza yapmaktan keyif aldığınız etkinlikleriniz devam edebilmelidir. Sınırları iyi tayin ederek mutlaka muhafaza edin.
- Tartışmalarda eşinizi aşağılamaya çalışmak, değersizleştirerek üste çıkmaya çalışmak yapılan en büyük yanlışlardandır. "Ben evin erkeğiyim, benim sözüm geçer" cümlesi hem eşitlikten uzaktır, hem de iletişimi tamamen bozguna uğratır. Her iki tarafın da sözünün dinlendiği demokrat bir ortam yaratılmalıdır.
- Eşinize kızdığınızda surat asmak, küsmek, inatlaşmak benzeri pasif agresif dediğimiz davranışlar, aradaki gerginliği artırarak olayı çözümsüz bırakır. Bunun yerine eşler birbirini sorgulamadan, yargılamadan dinlemeye çalışmalıdır.
- Tartışmalarda karşıdaki kişiye nasıl cevap vereceğimizi düşünmek, karşıdakine ne yapması gerektiğini söylemek huzursuzluk vericidir. Bunun yerine kendimizi de yargılayıp bu durumu itiraf edebilmek hem büyük bir erdemdir hem de dönüşüm ve değişim sağlamaya yarar.
- Tartışmalarda sen dili ile suçlayıcı cümleler kurulmamalıdır. Aksi halde aynı bir dava gibi sürekli olarak biri atağa geçip diğeri kendini savunacak ve durum çözümsüzlüğe ulaşacaktır.
- Genelleme ve etiketlemelerden uzak durulmalıdır. "Sen hep böyleydin zaten, falancanın eşi şunu yapmış" vb. kalıplar eşlerin birbirine karşı motivasyonunu azaltır. Bunun yerine "Senin şu özelliğini seviyorum" şeklinde olumlayıcı konuşmalar, kişinin bu durumu artırmaya karşı motivasyonunu yükseltir.