Fahrettin Altun: Filistin davasında yerimiz bellidir, hakikatin yanıdır

TRT İspanyolca'nın tanıtım toplantısında önemli açıklamalar yapan İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye'nin Filistin'in yanında olduğunu söyleyerek, "Yerimiz bellidir" mesajı verdi.

Fahrettin Altun: Filistin davasında yerimiz bellidir, hakikatin yanıdır

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, TRT İspanyolca Konuşulan Ülkeler 1. Yayıncılık Zirvesi ve TRT İspanyolca'nın tanıtım programında konuştu.

"Hakikat mücadelesi veriyoruz" diyen Altun konuşmasında, Filistin'e olan desteği bir kez daha iletti ve "Bizim yanımız hakikatın yanıdır" dedi.

Altun konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi;

"NE YAPARLARSA YAPSINLAR FİLİSTİN DAVASI MEVZUBAHİS OLDUĞUNDA YERİMİZ BELLİDİR"

Sayın Cumhurbaşkanımızın, “Dünya Beşten Büyüktür” ve “Daha Adil Bir Dünya Mümkündür” diyerek veciz bir şekilde ifade ettikleri küresel adalet çağrısı, bunun en açık göstergesidir.

Bu doğrultuda, son örneğini Gazze’deki soykırımda gördüğümüz, zalimin mazluma zulmettiği bir düzene karşı çıkıyoruz.

Beklenileceği üzere küresel düzenin bu adaletsizliğine karşı durmamız, haksızlıklar karşısında hakikati haykırmamız İsrail gibi kötücül amaçlara sahip mahfilleri rahatsız ediyor. Bu kötücül mahfiller, terörle, sistematik yalan ve dezenformasyon kampanyalarıyla hakikati çarpıtmaya, zulümlerini artırmaya çalışıyorlar.

Fakat ne yaparlarsa yapsınlar Filistin davası mevzubahis olduğunda yerimiz bellidir. Yerimiz, hakikatin yanıdır.

Türkiye, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, egemen, bağımsız ve toprak bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin her zaman en büyük destekçisi olmuştur, olmaya da devam edecektir. Biz hakikat nöbeti tutuyoruz. Hakikat için savaşıyoruz.

"TÜRKİYE İLETİŞİM MODELİ..."

Sizleri en kalbi duygularımla, saygı ve muhabbetle selamlıyorum.

TRT İspanyolca Konuşulan Ülkeler 1. Yayıncılık Zirvesi”nde sizlerle birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Zirvemize hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz.

Yayıncılık Zirvemiz, dün Uluslararası Gazetecilik Çalıştayı ile başladı. Bugün de alanında uzman, birbirinden değerli panelistlerin katılacağı oturumlarla devam edecek.

TRT İspanyolca, inşa etmek için yoğun bir çaba sarfettiğimiz Türkiye İletişim Modelimizin pratik uzantılarından, somut çıktılarından biridir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın başlattığı “iletişim seferberliği” ile kurumsallaştırdığımız Türkiye İletişim Modeli bir yandan küresel adalet ve hakikat mücadelesine katkı sunmak, diğer yandan da Türkiye’nin haklı tezlerini tüm dünyaya duyurmak hedefleri doğrultusunda şekillendi.

Bu model çerçevesinde İletişim Başkanlığımız, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumumuz, Anadolu Ajansımız ve Basın İlan Kurumumuz çalışmalarını sürdürmekte, ulusal ve uluslararası alanda büyük bir hakikat mücadelesi vermektedir.

"TOPLUMLARIN ÖNÜNDE İKİ MEYDAN OKUMA VARDIR"

Değerli Katılımcılar…

19. yüzyılda eser vermiş Batılı edebiyatçı Alfred Musset kendi dönemini anlatırken der ki “Asrın bütün marazları iki sebepten ileri gelmektedir. Vaktiyle ne var idiyse ortadan kalkmış, gelecekteki hiçbir şey ise henüz meydana çıkmamıştır.”

Musset’nin bu sözleri esas itibariyle modernliğin o gününden bugününe modern insanın yaşadığı sıkışmışlığı, çaresizliği gözler önüne sermektedir.

Geleneğin sarsıldığı, modern olanın inşa edilemediği ve hızla değişen bir dünyada yaşamak zorunda kalmak…

Bütün modernist anlatılara rağmen bugün Batı dünyasında dahi toplumlar, tarihin ve mekanın hızlanması karşısında kurumsal çözümler üretememektedir.

Tarihin ve mekanın bu denli hızlandığı çağımızda toplumların önünde iki meydan okuma vardır.

"TOPLUMLAR ARASINDA SAĞLIKLI İLETİŞİM KÖPRÜLERİ KURULMASI BİR ZORUNLULUKTUR"

1) İstikrarlı sosyo-politik sistemler inşa edebilmek.

2) Güven esasına dayalı toplumlararası ilişkiler ağı kurmak.

Her iki meydan okumaya cevap verebilmek için de toplumlar arasında sağlıklı iletişim köprüleri kurulması bir zorunluluktur.

Elbette bunu söylerken, 19. Yüzyıl sonrasında Batı dünya sistemi ile birlikte kendisini var eden küresel sömürü düzenini görmezden geliyor değiliz.

Fakat küresel hak ve adalet mücadelesi namına bir başlangıç yapacaksak, bu başlangıcı karşılıklı ve iyi işleyen iletişim köprüleri sayesinde inşa edilecek toplumlararası ilişki ve etkileşimleri artırarak yapabiliriz.

"KÜRESEL ALANDA KARŞI KARŞIYA KALDIĞIMIZ ZULÜMLERE BİR BAKIN"

Bugün her ne kadar küresel adaletsizliği doğuran temel sebep sağlıklı bir toplumlararası iletişim sisteminin yokluğu olmasa da, toplumlararası ilişkilerde karşılıklı ve iyi işleyen iletişim köprülerinin azlığı, zayıflığı küresel adaletsizliği derinleştirmektedir.

Bugün küresel alanda karşı karşıya kaldığımız zulümlere bir bakın!

Zalimlerin kulakları sağır eden gürültüleri olmasa bu zulümler devam edebilir mi?

Mazlumlar daha fazla konuşabilse, insanlık mazlumları anlamak için onları dinlese bu zulüm düzeni devam eder mi?

"SÖMÜRÜ SİSTEMLERİNİ YIKMAK ÖNYARGILARI ORTADAN KALDIRMAKLA MÜMKÜNDÜR"

İçinde, toplumların gerçek ve sağlıklı bir iletişim kurabildiği bir dünya sistemi kurmak zorundayız. Bunun için her şeyden önce toplumlar olarak birbirimizi daha yakından tanımaya ihtiyacımız var.

Önyargı, sömürünün gıdasıdır. Önyargısız sömürü sistemi kurulamaz. Sömürü sistemlerini yıkmak önyargıları ortadan kaldırmakla mümkündür. Önyargıları ortadan kaldırmaksa iletişim kurmakla mümkündür. Tek taraflı değil, çok taraflı bir iletişim.

Batı’nın konuştuğu, Batı dışı dünyanın sustuğu, Batı’nın söylem imal edip, Batı dışı dünyanın bu söylemleri tükettiği bir dünyada adalet olmaz. Batılı sömürge düzeni derinleşir, kökleşir. Bizim mücadelemiz, bu sömürge düzenine son verme, küresel adaleti tesis etme mücadelesidir.

"KÜRESEL TOPLUM ADİL VE HAKKANİYETLİ ALTERNATİF BAKIŞ AÇILARINA MUHTAÇTIR"

Bugün küresel toplum bilgi kaynaklarının çeşitlenmesine, ülkeler arasında dostane ilişkilerin geliştirilmesine, adil ve hakkaniyetli alternatif bakış açılarına muhtaçtır. Hem de hiç olmadığı kadar. Zira dünyanın mevcut durumu, tam da Uruguaylı yazar ve gazeteci Eduardo Galeano’nun söylediği gibidir.

Şöyle diyordu Galeano; “Barış ve adalet haykırışıyla doğan 20’inci yüzyıl, kanın içinde boğulmuş olarak öldü ve bulduğundan çok daha adaletsiz bir dünya bıraktı arkasında. Yine barış ve adalet haykırışıyla doğan 21’inci yüzyıl da, önceki yüzyılın izinden gitmekte.” Biz Türkiye olarak dünyanın, Galeano’nun tasvir ettiği bu karamsarlığa mahkûm bırakılmasını kabul etmiyoruz.