Fakıbaba önce savcının kapısını çalmalıydı!
Elbette her siyasetçinin istifa etme hakkı var.
Son istifa AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Eşref Fakıbaba’dan geldi.
Fakıbaba’nın İYİ Parti’yi tercih etmesi de, İYİ Parti adına genel anlamda artı puan yazdırabilir. Ancak Şanlıurfa siyasal dinamiklerinde iki artı iki her zaman dört etmiyor. Zor bir bölge.
Fakıbaba’nın AK Parti’deki siyaset hayatı hep gel-git’lerle dolu. Ama Şanlıurfa özelinde hafife alınacak bir isim de değil. AK Parti aday göstermeyince, bağımsız belediye başkanı seçilmeyi başarmıştı. Sonra yine AK Parti’ye döndü.
İstifa üzerine Şanlıurfa’dan çok sayıda gazeteci ve siyasetçiyle görüştüm. AK Parti’ye yakın isimler, Fakıbaba’nın Urfa’da sevildiğini ancak kişisel bir tabanı olmadığını söylüyorlar.
Bağımsız aday olduğunda, Şanlıurfalıların mağdur edildiğine inandıkları için desteklediğini, AK Parti tabanından da ciddi oy aldığını anlatıyorlar. Fakıbaba’nın İYİ Parti’ye geçmekle siyasal bir tercih yaptığını, bu nedenle şehirdeki bağımsız kitlesini kaybettiğini ileri süren de çok isim var. Anladığım kadarıyla, Fakıbaba’nın İYİ Parti adına Urfa’da neler yapabileceği, İYİ Parti’nin ünlü aşiretlerden alacağı desteğe bağlı. Ama aşiretlerin oyu hiçbir parti için çantada keklik değil.
Şanlıurfalı bir kanaat önderi aynen şunu söyledi: “Fakıbaba, İYİ Parti’ye geçmeyip bağımsız kalsaydı, AK Parti’ye oy kaybettirirdi. Ama şimdi İYİ Partili oldu. Bu durumda, AK Parti’ye bir şey kaybettirmez, İYİ Parti’ye de bir şey kazandırmaz. İYİ Parti listesinden kendini milletvekili seçtirebileceği bile şüpheli.”
Yine Şanlıurfa’da etkili bir isim ise şu değerlendirmeyi yaptı: “2018 seçimlerinde İYİ Parti’nin Şanlıurfa’da yüzde 2 civarında oyu vardı. Fakıbaba ile bu oylar yükselebilir. İYİ Parti’nin Urfa’dan hiç milletvekili yok. Fakıbaba seçilir. İkinci vekil zor. Ama tek vekille de olsa İYİ Parti Urfa’ya sağlam bir giriş yapmış olur.”
Fakıbaba'nın yolsuzluk vurgusu
Fakıbaba, istifa gerekçesinde, Urfa’daki kimi yanlış adamlarla birlikte olmak istemediğini söylüyor. Üstü kapalı “yolsuzluk” vurgusu yapıyor. Elbette söyledikleri önemsiz değil. Ama ortada bir yolsuzluk varsa Fakıbaba önce İYİ Parti’nin kapısını çalmak yerine, keşke Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcısı’nın kapısını çalsaydı.
Siyaset böyle bir şey işte. Fakıbaba, hem yolsuzluktan hırsızlıktan şikayet ediyor hem de bir sonraki seçimi düşünerek kimseyle kötü olmak istemiyor. Yıllarca milletvekilliği yaptı. Keşke o zamanlarda AK Parti’den ihraç edilmek pahasına, yolsuzlukları engellemek adına bir kanun teklifi hazırlasaydı. Kimse o “yanlış adamlar”, Türkiye’nin onlardan kurtulması için bir milletvekili olarak üzerine düşeni yapsaydı.
Binali Yıldırım ile kazadan bir gün önce
Önceki gün (19 Ekim), AK Parti Genel Merkezi’nde, Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım ile birlikteydik. Ertesi gün Azerbaycan’ın, Ermenistan’dan geri aldığı Karabağ’daki hava limanının açılışına gidecekti. Sohbetimizin ağırlıklı konusu da “Türk Dünyası ve gelecek vizyonu” üzerineydi.
Karabağ’daki Zengilan Havalimanı’nın açılışını Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile birlikte yapacaklardı. Türkiye’den çok sayıda bakan, milletvekili ve bürokrat da orada olacaktı. 30 yıl sonra Ermenistan’dan geri alınan Karabağ’a, Türkiye tam anlamıyla sivil bürokratik bir çıkarma yaparak Azerbaycan’ın yanında olduğunu bir kez daha vurguluyordu.
Binali Bey’i birlikte ziyaret ettiğimiz, Türk Dünyası Parlamenterler Vakfı Başkanı Dr.Abdullah Çalışkan ve Gençlik Konseyi Başkanı Ramazan İzol da Binali Bey’e Türk Dünyası’na ilişkin yeni projeler sundular. Zira Ak Sakallılar Başkanı Binali Bey, aynı zamanda Türk Dünyası Parlamenterler Vakfı’nın da onursal başkanı.
Binali Bey’e, Azerbaycan için hayırlı yolculuklar dileyip ayrıldık.
Ertesi akşam Ramazan İzol aradı. “Binali Bey Azerbaycan’da kaza geçirmiş” dedi.
Binali Bey’in Özel Kalem Müdürü, Abdulkerim Taş’ı aradım. Çok üzgündü ama “Şükür kimsenin hayati tehlikesi yok” dedi. Araçta Binali Bey’in yanısıra, İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım, Binali Bey’in koruması ve Azerbaycanlı bir şoför vardı. Hepsinin durumu da iyiydi. Hayati tehlikeleri yoktu. Ama kaza ciddiydi. Araç altı takla atmış, pert olmuştu. Altı takla atan araçtan, hayati bir yaralanma olmadan kurtulmaları mucizeydi. Dördünü de Allah korumuştu. Büyük geçmiş olsun.
Kazadan bir gün önce Binali Bey’le konuştuklarımıza gelince;
Binali Bey ve ekibi harıl harıl, 11 Kasım’da Semerkant’ta yapılacak, “2040 Türk Dünyası Vizyon Zirvesi” ne hazırlanıyor. Binali Yıldırım, geçen yıl İstanbul’da kabul edilen “Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi”nin önemli bir aşama olduğunu vurguluyor ve ekonomik kültürel entegrasyonun 2040’a kadar tamamlanması konusunda ülkelerin ve liderlerin kararlılığından söz ediyor.
En önemlisi ise bağımsız Türk devletlerinin zaten ortak olan dillerini, yani Türkçeyi her ülkede, her Türkün yazdığı, konuştuğu, anladığı hale getirmek. Binali Bey buna çok önem veriyor.
Başka bir yazıda hatta birkaç yazıda Türk Dünyası’nın ekonomik ve kültürel entegrasyonunu, 2040 Vizyonu’nu geniş geniş irdelemek istiyorum. Hatta, Türk Birliği’ni engellemek adına hangi dünya devlerinin kapalı kapılar ardında neler planladığını da araştırmak gerekiyor.