Filistin’e havaalanı, Yunanistan’a Türk Adası!

“Lozan’ın güncellenmesi” gündemdeydi ve bu görüşümü Atina’dan dönüşümde, altı sene evvel söylemiştim. O gün söylediklerimi güncelleyerek sizinle paylaşıyorum.

Hâle bak ki Filistin’e gitmek için illa ki “İsrail vizesi” gerekiyor. Kardeşlerimizi görmek için “başkalarından” izin istiyoruz.

Filistin’de havaalanı yok!

Buraya uygun bir alan oluşturulup havaalanı yapılması elzemdir.

Bunu “duygusal ve stratejiden uzak” bulanlar olacaktır.

Çocukların öldüğü, kadınların tecavüze uğradığı, babaların ölmüş evlatlarına sarılıp ağladığı topraklarda “onların reel stratejilerini” gördük.

40 gün içinde çoğu çocuk ve kadın 13 bin insanı jetlerden atılan bombalarla katlettiler.

“Kadın Hakları” diye ortaya çıkan birçok dernek ve vakıf sus pus oldu!

Sırtını Batı’ya ve güya güçlü olana dayayanlar bir tarafa; bundan sonra biz “kendi öz stratejilerimizle” hareket ederek ya bir olacağız ya yok olacağız; yaşayacaksak adam gibi yaşayacağız! 

“LOZAN”

Adalar Denizi’nde (Ege) sahip olduğumuz neredeyse bütün adalar Yunanistan’da ve hepsi burnumuzun dibinde!

Bir Yunan vatandaşı denizi yara yara İzmir’in kara sınırını görecek kadar dibimize gelebilirken, biz “kendi topraklarımız olan bu adalara” yaklaşamıyoruz.

Bırakın Ege’yi… Antalya’nın hemen altında Yunan adası var. Aslında burası bizim ana karamıza ait Kızılhisar Meis Adası!

Filistin’e havaalanı, Yunanistan’a Türk Adası! - Resim : 1

MEİS Adası'na Atina'dan kalkan bir "uçakla" 2 saat 15 dakikada gidilebilirken; Antalya'dan herhangi bir sandalla kürek çekerek 15 dakikada gidebilirsiniz! Atina'ya 550 km, Türkiye'ye 2 km mesafede bir ada nasıl Yunanistan'a ait olmuş?!

Bir “Türkiye evladı” olarak bu durum zorunuza gitmiyor mu? “Ayakları, kalbi ve zihni bu topraklara basan” herkesin düşünmesi lazım! 

Filistin’e havaalanı, Yunanistan’a Türk Adası! - Resim : 2

Korkak siyasi tavırla “bize harita çizenlere” boyun eğerek mi yaşayacağız yoksa zalimlere karşı sadece ülkemizi değil bütün mazlumları ayağa kaldırarak onurlu şekilde mi yaşayacağız?

“KABUL EDİLMİŞ MASON NE DEMEK?”

Mason kelimesi Fransızca “duvar ustası” anlamına geliyor. Diğer meslek localarından imtiyazlı oldukları için “hür” oluyorlar; örgüte sonradan gelen farklı meslek erbapları “kabul edilmiş” mason oluyor. Sonra bugünkü “mason” tabiri genel unvan halini alıyor. Kelime Fransızca olsa da örgütün locaları ağırlıklı olarak İngiltere’nin güdümünde!

Bazıları hakkında “masondur” iddiası çıkınca; “Hayır, o bizden değil” açıklaması yapılıyor. Süleyman Demirel, Fetullah Gülen gibi isimleri hatırlayın! Oysa Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası’nın yanında bir de Özgür Masonlar Büyük Locası var, bunun yanında daha küçük localar var. Bir dernek, “Bu bizim üyemiz değil” diyor ama ya öteki dernekler! Bu hileyi iyi görün.

Kadınlar “düzenli” mason localarına üye olamaz! Buyurun feminist dernekler, gidin mason localarının önünde eylem yapın!

Mason olmak için Tanrı’ya inanmak yeterli; nasıl bir Tanrı olduğunun önemi yok! Uydurulmuş bir Tanrı olabilir; mesela “toprak vaat eden” bir Tanrı çok ideal! Bunun yanında tüm dinlere saygı duymak gerekiyor, yani “diyalogcu” olunacak, hem de dinler arası!

Mutlaka hür bir erkek olmak ve 21 yaşını doldurmak gerek! Başkalarının kölelerini kabul etmiyorlar, sadece onların kölesi olacak hür erkekler arıyorlar. “Hür” Mason oldukları gibi “köle” masonlar da var! Bunlar nasıl köleleştirildi? Kasetlerle mi yoksa dosyalarla mı?

Yapıda hiçbir masonik otorite kabul edilmez, böylece “örgüt değiliz” diyebilirler! Tıpkı paralel yapıların “örgüt değiliz” diyerek “milletin zekâsı” ve “devletin bekası” ile dalga geçtikleri gibi!

Tüm bunlardan mütevellit bir İslamcı (!) ile Haçlı Kontu, solcu ile sağcı, antikapitalist ile emperyal bir baron “mason” olma idealinde birleşebilir.

Devletinizi “sizin adamlarınız” yönetiyorsa, mason kuruluşlar hiçbir etkinlik gösteremez. “Masonlar Türkiye’mizi ağ gibi sardı” ifadesi sadece laftan ibaret! Devleti, millet iradesi dışında yönetmeye kalkan bütün yapılar paralel ve masoniktir! Hak ile Batıl’ın savaşı sürüyor, sürecek.

Masonik yapılanmalar karşısında hayranlık derecesinde korku beslemeye gerek yok, sadece varlığından ve planlarından haberdar olalım yeter; zira Allah istemedikçe ölüm bile imkânsız! 

Hiçbir örgüt Allah’ın bilgisi dışında değildir, onlar türeyecek ve her türlü planı yapacak. Biz ise imtihanı sağlam vereceğiz ve onlardan daha uzun vadeli planlar yapacağız.

Hülasa; masonik yapılar güçlü değil, yeter ki biz organize olup bağlantıyı koparmayalım!

SON SÖZ: 75 yıldır zulmeden İsrail alçaklığına karşı Filistin’de yegâne çözüm “Koruma Gücü” yahut “Barış Gücü” adı altında ve yönetiminde ağırlıkla Mehmetçik’in bulunduğu ortak askeri birliklerin burada üsler kurarak sahaya çıkmasıdır. Bugün Gazze’ye saldıranlar nihâyetinde Gaziantep’i de hedef alıyorlar ve bunu saklamıyorlar. Kırmızı çizgilerimiz turuncuya dönmemeli, bilâkis daha da kalınlaşmalıdır.