Fındığa ve fındık üreticilerine hak ettiği değer verilmeli
Fındık, Türkiye’nin en değerli tarım ürünlerinden birisidir. Türkiye, fındık üretim miktarında, fındık dikim alanında ve fındık ihracatında dünyada ilk sırada yer alıyor. Dünya fındık üretimi ve ihracatının yaklaşık yüzde 70’ini gerçekleştiren Türkiye dünya fındık piyasasında lider ülke konumundadır.
Ayrıca dünyanın en lezzetli fındığı Doğu Karadeniz bölgemizde yetişmektedir. Ülkemizde yetişen dünyaca ünlü bu kaliteli fındık, marka değerini Karadeniz'in iklimine, doğasına ve çalışkan insanına borçludur.
Ancak son yıllarda Türkiye fındık verimliliği bakımından geri planda kalıyor. Dolayısıyla fındık veriminin düşmesi tarımsal ve ekonomik sorunları da beraberinde getiriyor.
İtalya, Almanya, Gürcistan, Azerbaycan olmak üzere diğer fındık yetiştiricisi ülkeler verimliliği artırmak için önemli yatırımlara yöneliyor ve üretim alanını her geçen gün genişletiyor. Fındığı ham madde olarak kullanan büyük firmalar bu ülkelerin fındık üretimine destek veriyor.
Bu durumun önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü azaltacağı, fındık ihracatını olumsuz yönde etkileyeceği ve sektördeki hâkimiyetini baskı altına alabileceği düşünülüyor.
Türkiye’de fındık sektörünün gelişimine yönelik yapılan mali destekler artan enflasyon ve girdi maliyetleri karşısında yetersiz kalsa da fındık üretilen bölgelerde sektöre yönelik alan bazlı gelir desteğinin fındık rekoltesini ve üretim alanını olumlu yönde etkilediği görülmektedir.
Türkiye fındık ihracatının önemli bir bölümünü Avrupa ülkelerine ve Rusya’ya yapıyor. Avrupa’da çikolata ve şekerleme sanayinin gelişmiş olması, Rusya’nın pazar büyüklüğü ve coğrafi yakınlığı bu noktada belirleyici oluyor.
Fındığın yüzde 70'i çikolata sanayinde, yüzde 20'si pastane ve bisküvi mamullerinde, yüzde 10’u ise kuru yemiş ve yağ sanayinde ham madde olarak kullanılıyor. Şekerleme ve çikolata sanayisi büyüdükçe, fındığa olan talepte artıyor.
Üretici olmamalarına rağmen fındığı ham madde olarak ithal eden ve reeksport yapan yani ithal ettiği ürünü başka bir ülkeye ihraç eden Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Avusturya, İngiltere, İrlanda, İsviçre, Bulgaristan ve Kanada gibi sanayisi gelişmiş ülkeler; fındığı ileri işlenmiş mamul ürün olarak dünya piyasasına pazarlıyor.
Dünyanın en büyük fındık üreticisi Türkiye buradan kendi payına düşen dersi çıkarmalıdır. Türkiye’de fındık verimliliğinin düşmesi kârlılığı da olumsuz anlamda etkiliyor. Bu nedenle daha fazla ve kaliteli ürün elde etmek için verimliliğin önemsenmesi rekabetçi ve sürdürülebilir fındık tarımının geliştirilmesi ve uygulamaya geçmesi gerekir.
Fındık verimliliğini ve kalitesini üst seviyeye çıkarmak suretiyle fındıkta ihracat gelirini artırmak için katma değeri yüksek olan sanayi ürünleri üretecek yeni yatırımlar ve teşvikler ortaya koyulmalı.
Fındık geçim kaynağı bakımından üreticiler için önemli bir yere sahiptir. Nitekim yine her şey gelip devlet politikalarına, siyasete dayanıyor. Sonuç olarak Türkiye tarımsal faaliyetlerini önemsemeli. Bu noktada hem iç hem dış piyasada etkinliğini göstermeli. Yeni pazarlara yönelik çalışmalar yürütülmeli. Üretici verdiği emeğin karşılığını almalı...
Fındık, sağlık açısından da birçok faydası bulunan besleyici bir üründür. Özellikle kalp sağlığı, beyin fonksiyonları, sindirim sistemi, kilo kontrolü ve kanser riskini önlemede etkilidir. Fındıktan soğuk presleme yöntemiyle elde edilen yağ cildi, saçı besler. Fındık, Türkiye için bir marka değeridir, kıymetli bir besin kaynağıdır. Bu farkındalık ve bilinçle devlet politikaları geliştirilmeli fındığa ve fındık üreticilerine hak ettiği değer verilmeli…