Gebelik döneminde ortaya çıkan akciğer hastalıklarına dikkat!
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Tuğçe Hürkal, gebelik dönemindeki akciğer hastalıkları hakkında bilinmesi gerekenleri sizler için anlattı. Hamilelik öncesi ve sonrasında nelere dikkat edilmelidir? Hamilelikte solunum sistemi değişir mi? Gebelik döneminde hangi akciğer rahatsızlıkları görülebilir?
Hamilelik sırasında akciğer rahatsızlığı olan kadınlar benzersiz zorluklarla karşılaşabilirler. Hormonal değişiklikler, artan kan hacmi, daha yüksek pıhtılaşma riski ve hamilelik sırasındaki fiziksel değişiklikler, önceden var olan akciğer koşullarını kötüleştirebilir ve yeni semptomlar ortaya çıkarabilir. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Tuğçe Hürkal, “Hamilelik öncesi ve sonrasında nelere dikkat edilmelidir? Hamilelikte solunum sistemi değişir mi? Gebelik döneminde hangi akciğer rahatsızlıkları görülebilir?” sorularını sizler için yanıtladı.
Gebelik döneminde hangi akciğer rahatsızlıkları görülebilir?
Önceden var olan akciğer rahatsızlıkları arasında astım, kistik fibroz, pulmoner hipertansiyon, vokal kord disfonksiyonu ve sarkoidoz gibi diğer hastalıklar yer alır.
Hamilelik sırasında ortaya çıkan akciğer koşulları ise astım, pulmoner hipertansiyon ve pulmoner emboliyi içerebilir.
Hamilelik planlayan önceden akciğer rahatsızlığı olan kadınlar ve hamilelik sırasında akciğer sorunları gelişen kadınlar özel bakım gerektirir.
Hamilelik öncesi ve sonrasında nelere dikkat edilmelidir?
Önceden önemli akciğer rahatsızlıkları olan kadınlar için, hamilelik sırasında koşulların en iyi şekilde nasıl yönetileceğini anlamak için tıbbi ekiple planlama, gebe kalmadan önce başlamalıdır. İlaçta ayarlamalar gebe kalmadan önce önerilebilir. Anneler ilaçları kendi başlarına azaltmamalı veya kesmemelidir.
Ayrıntılı bir doğum öncesi bakım planı, annenin bireysel sağlık sorunlarını ele alacaktır. İdeal olarak, ilaç ayarlamaları ve planlaması hamilelikten önce veya erken başlar. Annenin semptomları ve solunum fonksiyonunun hamilelik boyunca ekip tarafından dikkatle izlenmesi gerekir.
Kabaca 10 hamile kadından birini etkileyen astım, doğurganlık çağındaki kadınlarda görülen daha yaygın akciğer rahatsızlıkları arasındadır. Hamilelik sırasında sık görülen durumlar olan rinit ve gastroözofageal reflü hastalığı (mide ekşimesi) astım semptomlarını tetikleyebilir.
Hamilelik sırasında, multidisipliner bir bakım ekibi, annelerin astım semptomlarını en iyi şekilde kontrol etmesine ve hastaneye yatışa yol açabilecek astım alevlenmelerinden korunmasına yardımcı olabilir. Genellikle, semptomların optimal kontrolünü sağlamak için hamilelik sırasında ilaçlar değişir veya dozlar artar.
Doğum öncesi bakım ekibine ek olarak, doğum anestezistleri doğum sürecinin önemli bir parçasıdır. Multidisipliner tıbbi ekip tarafından geliştirilen bir doğum planı, doğum sırasında oluşabilecek farklı senaryoları öngörmelidir. Astım ve diğer akciğer rahatsızlıkları da doğumdan sonra kötüleşebilir. Doğum sırasında ve doğum sonrası dönemde bakımın optimize edilmesinde uzmanlar arasındaki koordinasyon çok önemlidir.
Hamilelikte solunum sistemi değişir mi?
Hamilelik sırasında solunum sisteminde birçok değişiklik meydana gelir. Büyüyen fetüsün neden olduğu hormonlar ve fiziksel değişiklikler üst ve alt solunum yollarını etkileyebilir.
Hamilelikle birlikte solunum sisteminde meydana gelen yaygın değişiklikler nelerdir?
Burun tıkanıklığı veya akıntısı ve burun kanaması, göğüs önden arkaya doğru büyür. Akciğerlerin hemen altında bulunan, solunum için kullanılan büyük düz kas olan diyaframın üstüne doğru hareket eder. İçeri ve dışarı solunan hava miktarında artış olur. Akciğer kapasitesi azalır ve oksijen kullanımı artar.
Bu değişiklikler nedeniyle, birçok kadın hamilelik ilerledikçe nefes darlığı hisseder veya nefes almakta zorluk çeker. Akciğer hastalıkları geliştiğinde veya astım gibi önceden var olan bir durum olduğunda, akciğerler kompanse etmekte güçlük çekebilir.
Hamilelikteki anatomik ve fonksiyonel değişiklikler solunum ve kardiyovasküler sistemleri etkiler. Gebelikte solunum yolu hastalıklarının yönetimi, hastalık durumlarının klinik ve laboratuvar belirtilerinin yorumlanması için bu değişikliklerin uzman doktor tarafından düzenli olarak kontrol edilmesi gerekir.