Girdik çıktık; girdik çıktık 13 yıl sürdü; hayırlı olsun…
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gazeteci kontenjanında Nagehan Alçı’dan boşalan koltuğu dolduran Nevşin Mengü olsaydı, bunu “Girdisi çıktısı 13 yıl sürdü” diye açıklardı muhtemelen.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek dün Türk Bayrağını da etiketleyerek “Başardık” diye açıklayınca heyecanlandık “Neyi başardık?” diye.
Meğer GRİ LİSTE’den çıkmışız.
Yıllarca yabancı yatırımlardan olmamızın ve fon akışının durmasının sebebi olarak gösterilen bu durum, yine Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından başarılmış oldu.
Öyle dendi.
Ama atladığımız gerçek şuydu ki Gri Liste’ye 2011 yılında yine Mehmet Şimşek Maliye Bakanı olduğu sırada girmiştik.
Ne yapalım şimdi?
Gri Liste’nin gerçek adı Artırılmış İzlemeye Tabi Ülkeler Listesi. Bu listeyi İngilizce kısa adı FATF olan Mali Eylem Görev Gücü oluşturuyor. FATF, 1989'da ABD, Almanya, İngiltere, Japonya, Fransa, Kanada ve İtalya’dan oluşan G-7 ülkeleri tarafından, OECD bünyesinde kuruldu.
Türkiye, FATF’ye 1991 yılında üye oldu.
Türkiye Suriye krizi patladığında 2011 yılında Gri Liste’ye alınınca, bu süreçte terörizmin finansmanı ve kara paranın aklanmasına karşı geliştirilen 40 FATF tavsiyesinin bitirilmesi amacıyla Şubat 2013’te Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’u çıkarıldı. Böylece ülkemiz FATF tarafından yapılan 24 Ekim 2014 tarihli açıklama ile düzenli takip sürecinden, yani GRİ LİSTE’den çıkarıldı.
FATF, Türkiye ile ilgili 4’üncü Tur Karşılıklı Değerlendirme sürecine 2018 yılında başladı. Bu süreçte Adalet, Dışişleri, Hazine ve Maliye, İçişleri ve Ticaret Bakanlıkları ile MASAK ve kolluk birimleri bir ortak çalışma grubu oluşturdu ve 40 FATF tavsiyesi ile ilgili çalışmalar devam ettirilerek büyük başarı kaydedildi.
19-21 Ekim 2021 tarihleri arasında düzenlenen FATF Genel Kurulu sonucunda hazırlanan raporda Türkiye’nin gösterdiği ilerleme, 40 tavsiyeden 11’inde uyumlu, 20’sinde büyük ölçüde uyumlu, 7’sinde kısmen uyumlu ve 2’sinde uyumsuz notu ile kayda geçti. Ancak FATF, 2019'dan bu yana atılan olumlu adımları açıkça kabul etmesine rağmen 2021’de Türkiye'yi GRİ LİSTE’ye aldı.
Büyük bir haksızlıktı bu.
Çünkü Türkiye tüm konularda ilerleme sağlamış, uyumluluk çalışmalarına da devam etmekteydi.
Ancak küresel sistem Türkiye’ye fatura kesmeye kararlıydı. FATF, kalan 2 uyumsuz maddeyle çalışmalar devam ederken, Gri Liste'den çıkarmak için Türkiye’den 19 başlıkta 28 maddeden oluşan YENİ BİR EYLEM PLANI’nı tamamlamasını istedi.
Oysa suç gelirleri ile mücadele kapsamında 2019 yılında 67, 2020 yılında 108, 2021 yılında 242, 2022 yılında 323 olmak üzere 4 yılda 7262 sayılı kanun ile birlikte toplam 740 suç geliri soruşturması yapıldı.
Yine, 2019 yılından 2022 yılı sonuna kadar suç̧ gelirlerinin aklanmasına yönelik toplam 4 milyar 398 milyon 788 bin lira nakit paraya, 2 bin 828 adet araca, 1143 gayrimenkule el konuldu.
Bu yüzden Gri Liste kararının siyasi olduğu yolunda kuvvetli bir kanaat var.
Sebebi açık.
Türkiye’nin terörle mücadelesinden birileri rahatsızdı. İkincisi hükümetin o zaman izlediği düşük faiz ve üretim odaklı ekonomik politikası da bir başka rahatsızlık konusuydu.
O tarihten bu yana 19 başlıktaki 28 eylem planını da tamamladı ve sonuçta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıkladığı üzere o sevindirici haber geldi.
Mali Eylem Görev Gücü (FATF) Başkanı Raja Kumar dün saat 12.00’de beklenen açıklamayı yaptı.
Türkiye GRİ LİSTE’den çıkarılmıştı.
Artık yabancı yatırımcının ülkemize gelmesinin önünde hiçbir engel kalmadı.
Uyguladığımız bu ekonomi politika küresel sistemin hoşuna gittiği sürece mesele yok.
Ama alınan bu sonucu geçmişi yok sayarak değerlendiremeyiz.
Suç gelirlerinin ve kara paranın aklanması, terörizmin finansmanıyla mücadeleye yönelik adımlar yeni atılmadı.
Gelinen nokta geçmişten bugüne topyekûn bir mücadelenin sonucu.
Ülkemizde algılara dans ettirmek çok kolay ama hakikatleri öğrenmek birilerine zor geliyor nedense.
NOT: Bu yazıda Ceyhun Bozkurt'un sosyal medyadaki paylaşımından ve Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nden gelen bilgilerden faydalandım.